Cevşen ve Risâle ile ebed yoluna çıktılar

Bursa’nın bir çınarıydı, Motorcu Ömer Ağabey. Risâle-i Nur dersini dinlediği esnada kalp krizi geçirerek vefat etti. Dün de ebedî istirahatgâhına tevdi edildi.

Hanımı Ayten Ablamız da 2006 yılı Ağustos ayı sonunda benzer mahiyetteki bir hüsn-ü âkıbetle rahmet-i Rahman’a kavuştu. Tam da Cevşen okuduğu esnada beyin kanaması geçirdi ve kaldırıldığı hastanede vefat etti.

O tarihte onlarla “yaz komşusu” idik. Ömer Ağabey ile hanımı Ayten Ablamız, yazlık evin salonunda başbaşa oturuyorlardı. Biz de bahçedeydik. Kanepede Cevşen okumakla meşgul olan ablamız, oturduğu yerden aniden düşüyor. Düşmesiyle bayılması bir oluyor.

Evde bir telâş olduğunu fark eder etmez, hemen koşarak yanlarına gittik. Yenge hanım, yarı felç geçirmiş ve hareketsiz haldeydi. Biraz sonra gelen ambulansa onu koyduğumuzda, sadece nefes alıp verdiği belli oluyordu. Yatırıldığı Sakarya Devlet Hastanesinin yoğun bakım servisinde ise, 30 Ağustos günü son nefesini verdi.

Ne mutlu ona… Zira, Cevşen okurken ebed yolculuğuna çıkmak, her fâniye nasip olmaz.

Ölüm, şüphesiz sarsıcı, ürkütücüdür. Fakat, ablamızın vefât şekli, cidden imrenilecek kadar güzeldi.
* * *
İşte, Ömer Ağabeyimizin vefâtı da, diyebiliriz ki aynı mahiyette ve aynı güzellikte oldu.

Salı akşamı katılmış olduğu Risâle-i Nur dersini dinlediği esnada rahatsızlandı. Hastaneye kaldırılırken de yolda vefat etti.

Ömer Abi, Bursa’da daha ziyade “Motorcu” lâkabıyla bilinir, tanınırdı.

Kendisi, gençliğinden beri motor ustasıydı. Ayrıca, motor meslek lisesi mezunuydu. Üstad Bediüzzaman’ın hayatta iken kullanmış olduğu Chevrolet marka arabasını tamir ettiğinden dolayı, 1960’lardan itibaren ona “Motorcu Ömer Abi” diye hitap ediliyordu.

Üstad Bediüzzaman’ın vefatından kısa bir süre sonra, bal renkli bu otomobili Bursa’ya tamir için getirten Tahirî Mutlu, doğruca gidip Ömer Ekler Abiyi buluyor ve motor aksamını ona tamir ettiriyor. Ömer Abi, bu yaptıklarına mukabil hiçbir ücret talebinde bulunmuyor.
* * *
Tâ gençlik yıllarından itibaren Nur dairesi giren, bütün hayatını bu daire içindeki iman-Kur’ân hizmetine vakfeden Ömer Ağabey ile yaşadığımız pek çok hatıra var.
Yaz mevsiminde, biraraya geldiğimiz günlerde vaktimizin çoğunu Risâle okumakla, Nur sohbetlerinde bulunmakla, civar merkezlerdeki derslere katılmakla ve birlikte teravih namazlarını kılmakla geçirdik.

Aynı yerde idrak ettiğimiz Ramazan-ı Şerif ayındaki teravih namazlarında da, kemâl-i vakar ve tevâzu ile bize imamlık yaptı. Teravihten sonraki vaktimizi ise, o fıtrî mekânlarda yaptığımız çay sohbeti ve Nur dersleri ile geçirdik.
* * *
Dört kız babası olan Ömer Ağabeyin ayrıca Erzurum, İstanbul ve İngiltere’de ikamet eden çokça sevdiği kız-erkek torunları vardı.

Geçen sene (Haziran 2012), ailesi Erzurum’da olan 16 yaşlarındaki torunu bir trafik kazası sonucu vefât etti.

Cenazesinin kaldırıldığı 19 Haziran günü, adeta bütün Erzurum ayağa kalktı. Zira, aynı kazada kendisi gibi genç yaştaki dört arkadaşı daha feci şekilde can verdi.
Ömer Abiye taziyetlerimizi sunarken, şu manidar sözü söyledi: “Biz hep şöyle duâ ederdik: ‘Ya Rab! Bize evlât acısı yaşatma’ diye. Meğerse torun acısı da varmış. Torun acısını yaşamamak için duâ etmeyi unutmuşuz.”

Hanımından sonra torun acısı da yaşayan Ömer Abi, bu fâniden tertemiz şekilde ayrıldı. Ne mutlu ona.
* * *
Bursa’nın ulu çınarlarından olan “Motorcu Ömer Abi”ye Cenâb-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret dilerken, değerleri kızlarına, damatlarına ve torunlarına da taziyetlerimizi sunuyoruz. Allah onlara sabır ve metanet versin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*