CHP’deki değişiklikler ve Bediüzzaman’ın tespitleri

Siyasette bir haftanın uzun bir zaman olduğu, CHP ve eski genel başkanı Deniz Baykal hadisesiyle bir kere daha anlaşıldı. Baykal bir haftada bitirildi ve Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP balonu şişirilerek havalandırıldı!

Bunu kim yaptı, niye yaptı, hedefi ne? Türkiye’nin hayrına mı? CHP iktidara gelebilir mi? Dışarıdan içe doğru meselenin çeşitli boyutlarını, Bediüzzaman’ın tesbitleriyle tahlile çalışalım:

“Biz müteharrik-i bizzat değiliz, bilvasıta müteharrikiz. Avrupa üflüyor, biz burada oynuyoruz. O tenvim ile telkin eder, biz kendimizden hayal edip, asammâne tahribimizde eser-i telkini icra ederiz.”1 Yani, biz kendimizden harekete geçmiyoruz, başkaları vasıtasıyla harekete ediyoruz. Dış güçler bize telkin ediyor, biz de kendimizden zannederek oynuyoruz! Tanzimattan bu yana, bütün içtimâî-siyâsî hareketlerimiz böyle olmadı mı?
Türkiye’deki siyaseti yeniden dizayn etme, bir hayır getirir mi? ANAP, DSP ve AKP iktidar yapılma dizaynları elle tutulur, gözle görülür, temel meselelerde hayır getirdi mi? Şimdilerde “halk adamı, Gandi” diye takdim edilen Kılıçdaroğlu’nun CHP’sine mi toplanmak isteniyor oylar? O zaman bu oyunun arkasında ”derin devlet” yok mu? Meselenin bu boyutu asla göz ardı edilmemeli.

“CHP muvaffak olabilir mi?” sorusunun cevabına gelince: Bir kere, zihniyet aynı zihniyet, kafa aynı kafa, yapı aynı yapı olursa, değişim olabilir mi? Değişen, başkan ve ekipler; zihniyet, sistem, tüzük, kanun değil ki! Başarılı olmanın tek bir yolu var: Kemalist ilkelerini terk etmesi, milletin değerleriyle kucaklaşması. CHP, ancak Bediüzzaman’ın 1948’lerde zamanın CHP Genel Sekreteri Hilmi Uran’a yazdığı tavsiyelerini yerine getirmekle kurtulup muvaffak olabilir:

“Eski dahiliye vekili, şimdi parti kâtib-i umumisi Hilmi Bey, (…) Bu milletin yüzde doksanı, bin seneden beri an’ane-i İslâmiye ile, ruh ve kalble bağlanmış. Zahiren muhalif, fıtratındaki emre itaat cihetiyle serfüru etse de, kalben bağlanmaz. (…) Bu asrın Kur’ân’a şiddet-i ihtiyacını hissetmekte İsveç, Norveç, Finlandiya’dan geri kalmamak size elzemdir. Belki onlara ve onlar gibilere rehber olmak vazifenizdir. (…) Siz, şimdiye kadar gelen inkılâp kusurlarını üç dört adamlara verip şimdiye kadar umumi harp ve sair inkılâpların icbarıyla yapılan tahribatları—hususan an’ane-i diniye hakkında—tamire çalışsanız, hem size istikbalde çok büyük bir şeref ve ahirette büyük kusuratlarınıza kefaret olup, hem vatan ve millet hakkında menfaatli hizmet ederek milliyetperver, hamiyetperver nâmına müstehak olursunuz.”2Ayrıca, CHP’nin iktidara itiliş metodu gariptir. Baykal’ın bitirilmesi, Kılıçdaroğlu’nun şişirilmesi, Önder Sav ekibinin orada kalması vs. tabiî ve fıtrî değil ki, başarılı olsun. İçtimâî ve siyasî hayattaki başarının sırını, yine Bediüzzaman’dan dinleyelim:

“Hayat-ı içtimâiye-i beşeriyede (insanlığın sosyal hayatında) bir çığır açan, eğer kâinattaki kanun-u fıtrata (yaratılış kanununa) muvafık hareket etmezse, hayırlı işlerde ve terakkîde muvaffak olamaz. Bütün hareketi şer ve tahrip hesabına geçer.”3

Dipnotlar:

1- Said Nursî, Sünuhat, YAN, s. 64-65.

2- Said Nursî, Emirdağ Lahikası, YAN, s. 190.

3- Said Nursî, Lem’alar, YAN, s. 174.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*