Çocuk terbiyesi ve okul öncesi eğitim

0124

Çocuklarımız cennet kokulu yavrularımız. Rabbimizin bizim emanetimize verdiği melek misal evlâtlarımız.

Peygamberimiz (asm) “evlât kokusu cennet kokusudur” buyuruyor. Ayrıca “Çocuklarınızı Peygamberi (asm), Ehl-i Beyti ve Kur’ân okumayı sevmek gibi üç özellikte terbiye ediniz.” buyurarak terbiye vazifemizi nasıl yapmamız gerektiğini hatırlatmakta.

Bu ve benzeri hakikatler ışığında İmam-ı Cafer, “İyi babaların çocuklarına bırakabileceği en büyük miras, servet değildir; güzel eğitim ve ahlâktır” diyerek yine aynı noktaya işaret etmekte.

İnsan çok acayip bir canlı. Cenâb-ı Hak bilinmek iradesinin tecellisi ile en üstün fıtratla yaratılan insanı muhatap ve yaratılan her şeyin özü olarak yaratmış. Ona en üst bilme kapasitesini vermiş. İşte bu bilme ve öğrenme vazifesi daha anne karnından başlamakta.

Daha o anda çocuk dış âlemle annesi aracılığı ile iletişim halinde ve bilinci her şeyi kayıt altına almakta. Cihad farizası kadar efdal olan hamilelik döneminde annenin yanında malayani boş konuşmaların yapılmaması ihtarı bu sırdan olsa gerek.

Bir odaya bırakılan ses cihazının ayırt etmeden her şeyi kayıt yapması gibi, çocukta anne karnından itibaren 3 yaşına kadar her şeyi filtresiz kayıt altına almakta. Doğumundan itibaren eşyayı, varlığı algılamaya ve öğrenmeye başlayan çocuk, bulunduğu ortama göre şekillenmekte. Dili, lehçesi, iyi, kötü, doğru, yanlış her şey o dönemde temel olarak belirlenmekte.

Sihirbaz bir Hindu ailede yılanlar arasında büyüyen bir çocuğun yılan algısı ona göre bir hal alacağı gibi, Hıristiyan, putperest, serkeş ya da Müslüman bir ailede yetişen çocuk pek tabiî ki algı ve davranış kalıplarını o ailenin değerlerine göre bina edecektir.

Bu hakikati Peygamberimiz (asm), “Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar” hadisiyle işaret etmiştir.
Çocuk ilk 3 yaşına kadar hiçbir filtre kullanmadan yaptığı kayıtları 6 yaşına kadar test etmekle beraber eskisi kadar olmasa da yarı filtreli kayda devam ediyor, ta ki bülûğ çağına kadar.

Sonraki dönemde algı ve davranış modüllerini isteyerek ve inanarak olmadığı takdirde kesinlikle değiştirmiyor. Değiştirmiş gibi gözükse de daha derinlerde daha güçlü olarak saklıyor. Ta ki uygun zamana kadar. Çocuk ve ebeveyn arasındaki sorunların ana kaynağı tam da burasıdır. Yani ağacın büyüdükten sonra şekil alma ihtimali yok. Binanın temelinde bir eksik varsa inşaat yükseldikten sonra tamiri zor çoğu zaman imkânsız. Bu konuyu Hz. Ali (rh), “Çocuğun kalbi ekilmemiş tarlaya benzer; ne eksen tutar” diye ifade etmiştir. O zaman aileler olarak özellikle bu asırda ilk 6 yaşa kadar çok hassas ve dikkatli olmalıyız.

Bu hususta Bediüzzaman Said Nursî’nin tesbiti bize çok önemli bir nasihat hüviyeti taşımaktadır. “Çünkü bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Adeta gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabanî düşer.

Bilhassa, peder ve validesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanîlik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nev’î belâ olur. Ahirette de onlara şefaatçi değil, belki dâvâcı olur: ‘Neden imanımı terbiye-i İslâmiye ile kurtarmadınız?’ der.”

Demek ki yavrularımızın ilk 6 yaş dönemi en büyük mirasımız güzel ahlâk ve İslâm terbiyesi için en önemli dönem bunu çok iyi değerlendirilmeliyiz. Lâkin televizyon, internet, sosyal çevre, sokak bir de okul başladığı andan itibaren maalesef çocuklarımız artık bizim kontrolümüzden çıkıyor.

İşte okul öncesi eğitim tam da burada imdadımıza yetişiyor. Bu dönemde İslâm ahlâkına göre verilecek bir eğitim çok önemli bir temel olduğu için, yavrularımızın dünya ahiret iki hayatının saadeti açısından ciddî katkıları olabilir.

Bilinçli bir kurumda aynalama metodu ile akranlarıyla beraber profesyonel bir eğitim alan çocuk; müsbet bir sosyal çevre, etkin bir İslâm terbiyesi, sağlıklı bir duygu gelişimi ile ebeveynler olarak bizim yükümüzü hafiflettiği gibi en önemli vazifemiz deruhte edilmiş oluyor. Sonuç olarak yavrularımıza hayatlarının bu en önemli gelişim sürecinde böyle kurumlarla destek olunması kaçınılmaz bir gerçektir.

Ayrıca aileler olarak bu vazifenin ciddiyetini hiçbir zaman dikkatten kaçırmamalıyız.

Daha küçükken iyi-kötü, güzel-çirkin her şeyi öğrensin yaklaşımıyla doğru ve meşrû olmayan bazı davranışların, algıların, kılık-kıyafet gibi seçimlerimizdeki dikkatsizlik geri dönüşümü çok zor tahribatlara yol açabilir.

Ali ocağında, Peygamber kucağında, Fatıma şefkatiyle büyüyen reyhanlar Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimizin yetişme tarzı bizim için en güzel model olabilir.
Biz ebeveyn olarak sadece iyiyi, güzeli, doğru ve meşrû olanı öğretmek ve yaşayarak göstermekle mükellefiz.

Bunların zıddı olanlar zaten fıtratta mevcut. Kalpte melek-i ilhamın hemen yanında lümme-i şeytaniye zaten mekanizmaya derc edilmiş.

Son olarak, yavrularımızın bu ilk 6 yaş dönemindeki temel kayıtlarında onu ikileme sokmadan, zihnini şaşırtmadan istikametli bir hayat olan İslâmı yani Sünnet-i Seniyyeyi yaşayarak örnek olmalıyız.

Zira çocuklarımız; söylediklerimizi değil, yaşadıklarımızı dikkate alır. İstediklerimize göre değil, işlediklerimize göre şekil alır.

Bu alanda çok önemli bir boşluğu dolduran ve işini iyi yapan Can Kardeş Eğitim Kurumları çalışanlarını yavrularımızın terbiyesinde bize yardım ettikleri için teşekkür ediyorum.

Baki kabristanında Peygamberimizi (asm) gülümsüyor sahabe efendilerimiz soruyor; “Ne oldu ya Resulallah (asm)?”

“Bu kabirde yatan kişi kabir azabı görüyordu geriye bıraktığı hayırlı evlâdının amelleri ile şimdi cenneti seyretmeye başladı” diyor.

Çünkü üç kişinin amel defteri kapanmaz: Salih evlât yetiştiren anne-baba, ilmiyle âmil talebe yetiştiren âlim, sadaka-i cariye bırakan hayırsever.

Yavrularımızın amel defterlerimizin açık kalmasına vesile olacak hayırlı evlâtlar olması duâsıyla.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*