Çocuklar ve Risale-i Nur

Nurların neşrinde çocukların da kendi el yazıları ile çalıştıkları, tashih etmek üzere yazdıkları nüshaların Üstad Hazretlerine ulaştırıldığı, Külliyat’ın satırları arasında yer alan bir vakıadır.

Lâhikalarda yer alan Şefik Ağabeyin bir mektubunda çocuklara yaptığı Haşir Risalesi dersini onların nasıl büyük bir ilgiyle dinledikleri yer alır ki, gerçekten ibretli bir olaydır. Birkaç saat boyunca ölümden sonra ikinci hayatın varlığı ile ilgili bu bahsi büyük bir dikkatle ve keyifle dinlemişlerdir. Oysa ki, haşir bahsi dahi ulema olan İbn-i Sina’nın bile akıldan uzak gördüğü, hadis ve Kur’ânda yer aldığı için inandığını ifade ettiği bir iman esasıdır.

Evet Risale-i Nur, ahiret âlemlerinin varlığını çocukların bile anlayabileceği sadelikte ispatlayıp aktarır.

EMİRDAĞ’IN MANİDAR BİR HATIRASI

Bediüzzaman Hazretleri çocukların Risale-i Nur’a bu ciddî yaklaşımlarını Nur Risalelerinin hakkaniyetine bir delil olarak görür. “Hanımlar Rehberi”nde yer alan “Emirdağ’ın manidar bir hatırası” başlıklı makale bu açıdan dikkate değer tesbitlerle doludur.

“Kanaatimiz geldi ki: Bu masum taifenin masumiyetleri cihetiyle sevk-i fıtrî denilen bir hiss-i kablelvuku ile Risale-i Nur’un bu memlekette masum çocuklara ve kendilerine çok faydaları olacak diye akıl ve fikirleri derk etmediği halde o masumane his ile ve Risale-i Nur’un manası itibariyle tercümanına, analarına yalvarmalarından ziyade bir iştiyak ile koşuyorlar. Biz de bir hiss-i kablel vuku ile hissediyoruz ki ileride bu masum küçücük mahlûkların içinden büyük Nurcular çıkacak ve Nur’un has şakirdleri olacak ki, bu vaziyeti gösteriyorlar…”

Onları her sabah Nur Talebeleriyle beraber duâlarında yad ettiğini, evlâdı olmadığından “evlâd-ı manevîleri” olarak kabul ettiğini de yukarıdaki satırlara ekler.

ÖĞRETMENİM KÂİNAT

Risale-i Nur’u okumanın dünyevî ve uhrevî çok faydaları vardır şüphesiz. Nur Risaleleri çocukların imanlarını takviye ettiği gibi kelime hazinelerini, düşünce dünyalarını da zenginleştirir.

Medyanın da etkisiyle, kitap okuyanların sayısı azaldıkça, günlük kullanımda sarf ettiğimiz kelimelerin sayısı da buna bağlı olarak azalıyor. Oysa ki, bütün eğitimcilerin bildiği bir gerçek de şudur ki: Kullandığımız kelime sayısı düşünce ufkumuzun derinliğini gösterir. Birbirinden farklı ne kadar çok kelime ile meramımızı anlatıyorsak düşünce dünyamız o kadar zengindir.

Sınıfta tahtaya kaldırdığı talebesi “kâinat” kelimesini kullanınca öğretmen hanım şaşırır. Kendisinin bile nadiren kullandığı bu kelimenin, küçücük talebesi tarafından konuşma içinde sarf edilmesi  ilginçtir. “Sen bu kelimeyi nereden öğrendin?” diye sorar. Aldığı cevap şudur: “Ben Risale-i Nur okuyorum öğretmenim. Oradan öğrendim!”

Evet, düşünce ufkunun derinliği çocuğun okul derslerini de müsbet yönde etkiler.

RESİMLERLE RİSÂLE-İ NUR

Çocuklara yönelik Risale-i Nur derslerinde ilkokul dönemi çocuklarına eğitimci kardeşlerimizin uyguladığı yöntemlerden biri de resim çizdirmektir. Bu resimler panolarda sergilenir de. Özellikle Küçük Sözler’de yer alan minik hikâyeler çocukların hayal dünyalarına büyük pencereler açar, konuyu farklı açılardan kavramalarını sağlar.

Geçtiğimiz günlerde yaptığımız bir ders sonrası “Şimdi de sıra küçüklerde” diyerek onlardan bir ders dinledik. Sırayla okuyarak bize Sekizinci Söz’ü yaptılar. İçlerinden Can Kardeş dergimize devamlı resim gönderenlerden birine eğilerek “Buradaki hikâyenin resmini çizsen ne güzel yaparsın!” dediğimde “Evet ben de şimdi onu düşünüyordum. Aslında daha önce çizmiştim, ama şimdi okuyunca aklıma başka bir fikir geldi. Çizeceğim” dedi. Gözlerindeki ışıltıyı görmeliydiniz. Gerçekten de bu okuyuşunda daha önce fark etmediği başka bir noktayı keşfetmişti…

HÜLÂSA
Risale-i Nur, küçük talebelerinin büyük ruhlarında tahmin edemeyeceğimiz kadar büyük inkişaflara vesile olur…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*