Çocuklarda din eğitimi

alt

Çocuklarda din eğitiminin ne zaman başlaması gerektiği konusunda ebeveynler ciddî sıkıntılar yaşamaktadır. Hiç şüphesiz, bir ferdin yarınlara hazırlanması konusunda ilk ve kalıcı eğitimin verildiği başlangıç yeri ailedir.

Dünyevî hayata ve geleceğine dair yönlendirmeler ve çabalardan belki de daha fazla çocuğun manevî hayatına dair çaba göstermek şarttır. Nitekim mana ve maneviyatı ihmal edilmiş fertler dünyevî makamlara gelebilir, dünyalıklarını kazanabilirler iken, dünyada dahi manevî ciddî sıkıntılar ve boşluklar yaşamakta ve belki de ahiret hayatlarını kaybetmektedirler.

İşte ebeveynlerin en önemli sorumluluklarından birisi de çocuklarına dinî eğitim vermeleridir. Fakat bu eğitimin nasıl, ne zaman verileceği ayrı ve önemli bir konudur. Çünkü bilinçsiz atılan adımlar çocukları dinden daha da uzaklaştırabilmektedir.

Bedenin beslenmesi nasıl bir ihtiyaç ise, ruhun beslenmesi de bir o kadar, belki de daha önemli bir ihtiyaçtır. Yapılan araştırmalarda dinî duygulara sahip olan insanların iman derecelerine göre karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmesi, daha ümitvar olmaları, ruhsal hastalıklara karşı daha güçlü olmaları gibi kazanımlar hep inançları sayesindedir. İnanç problemleri olan insanlarda tükenmişlik, ümitsizlik, mutsuzluk, kaygı, stres gibi problemler daha çok görülmektedir.

İnsanın dünyaya gelişi ile beraber ruhunda bir inanç ihtiyacı ile doğar. Bu ihtiyacının doyurulması ise, ancak din ile mümkündür. Ruhun bu açlığı eğer hak bir din ile beslenmezse, o boşluk batıl şeylerle doldurulacaktır.

Çocuklara dinî eğitim verilmesi konusunda bazı ebeveynler kendilerince bir metot uygulayarak bu eğitimi vermeyi tercih ederlerken, bazı ebeveynler de tamamen zuhurata bırakıp, çocuğun kendi iradesiyle olması gerektiğini düşünerek bu konuyu ileriki yaşlara havale etmektedirler. Fakat çocuğun dini terbiyesi onun iradesine bırakılmayacak kadar önemlidir ve anne babaların üzerlerine düşen, bu noktada hesaba çekilecekleri önemli bir sorumluluktur.

Çocukların elbette iradesiyle tercih yapacakları dönemleri gelecektir. Fakat bu yaşa kadar anne ve babaların çocuğa doğru bir rehberlikte bulunması, telkin ve yönlendirme yapması şarttır. Çünkü bilinçaltı inşası, özellikle çocuğun anne babası ve yakın çevresinde gördükleriyle şekillenmektedir. Dolayısıyla bu bilinçaltı yazılımını telkin, yönlendirme ve hâl diliyle örnek olma noktasında ihmal eden ebeveynin çocukları temyiz yaşına geldiklerinde de doğru tercihler yapmaları güç olacaktır.

İnsanın bilinçaltı mıknatıs gibidir. Siz oraya hangi düşünceleri, davranış modellerini ve inancı ektiyseniz ileride çocuk ona göre tercih yapacaktır. Sizin ekmediğiniz ve şekillendirmediğiniz bir bilinçaltında başkalarının ektiği fikirler yer bulacak ve gelişecektir.

Ebeveynler bu konuda bilinçli olmak ve hangi eğitimin ne zaman verileceğini bilmek zorundadır. Bir eğitimin başarılı olabilmesi için bir çok etken vardır. Meselâ yaş, bireysel farklılıklar, sevgi ve ilgi gibi hususlar bunlardan bir kaçıdır. Zamanlama ise, başarının en önemli etkenidir. Nitekim her yaşın kendine göre zihinsel, fiziksel, duygusal, sosyal özellikleri vardır. Bu yüzden çocuğa anlatılacak kavramların bu özellikleri dikkate alınarak anlatılması, çocukta doğru bir inanç oluşması için çok önemlidir.

Bir çocuğun din eğitimi anne babanın maneviyatı ile doğrudan alâkalıdır. Yine anne babanın rolleri de, çocuğun dinî alt yapısında çok önemli bir etkendir. Meselâ, çocuk doğar doğmaz güven duygusuna ihtiyaç içindedir. Bu duygusunu annesinde ve babasında karşılayamayan bir bebeğin ileride Allah inancı noktasında problemler yaşayacağı bir gerçektir.

Yine kemal, yani mükemmellik denen şey, celâl ve cemalin beraberliği ile oluşur. Evdeki baba rolü celâli, anne rolü cemali sembolize eder. Dolayısıyla bu noktadaki rolleri oturmuş bir anne babadan çocuk hem güven, cesaret, yiğitlik, salâbet gibi celâlî dersleri hem de merhamet, şefkat, fedakârlık gibi cemâlî dersleri alacaktır. Bu rol dersleri de çocuğun hem sosyal hayatını hem de ileride kuracağı aile hayatını dahi etkileyecektir.
Evet, çocuklara dinî eğitim üç yaşa kadar daha çok hâl diliyle verilirken, üç yaşından sonra taklit yoluyla öğrenme aşaması gelir. Anne ve babalar tarafından verilmesi gereken ilk bilinçli adımlar bu dönemde başlar.

Etrafını merakla takip eden çocuk, somut bir çok soru sorar. Yağmur nasıl yağıyor? Ay nerede? Güneş nereye gitti? vs. sorular, aslında Allah inancının anlatılması için birer zemin ve basamak yapılmalıdır.

Bazı anne ve babalar çocuklarını terbiye ederken korkuyu ve cezayı şefkat ve merhamete göre daha çok kullanma meylindedirler. Kendilerinin çocuk üzerindeki otorite boşluğunu Allah, Cehennem, Şeytan kavramlarıyla doldurmaya çalışırlar ki, bu çocuğun din ve dinî hayattan uzaklaşmasını netice verecek çok yanlış bir tutumdur.

Bu yüzden çocuklarını terbiye ederken, korku ve cezayı kullanmak yerine daha olumlu, sevdiren ve vicdanlarını harekete geçirecek söylemler daha etkili olacaktır. Böylelikle çocuk vicdanı devreye girecek, anne babanın dahi olmadığı yerlerde kendine hakim olmayı becerebilecektir. Yani anne ve babaların Allah’ı sevdirmek için uğraşması, onlara Cehennemden ziyade Cennet fikriyle yaklaşması çocuğun dinî eğitimi için doğru adımlar olacaktır.

Hâsılı, anne ve babaların çocuklarının dünyasına doğru bir inanç temeli oturtması için, ciddî çaba sarf etmeleri şarttır. Eğer çocukların imanlı, iç mukavemeti güçlü, imandan kaynaklanan bir cesaret ve özgüven sahibi olması isteniyorsa, önce anne babaların kendi hayatlarında tutarlı ve samimî bir yaşantı içinde olması şarttır. Her zaman onların nazarında saygı duyulacak, sözüne güvenilecek birileri olarak kalmak çocuk terbiyesinde çok önemlidir. Çünkü çocuk zihnindeki anne ve baba imajı zayıflamış ve güvenilmez bir hâl almışsa, böyle bir çocuk için terbiye zorlaşmıştır.

Çocuklar anne ve babalarını ibadet ederken, duâ ederken, kitap okurken, yardım yaparken, başkaları için gözyaşı dökerken, Kur’ân okurken ve iman, Kur’ân hizmeti ederken görmelidir. Tâ ki bu görüntülerle çocuğun bilinçaltı inşası yapılsın, maddî ve manevî sağlıklı evlâtlar yetişsin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*