Çocuklarımız: Kalp meyvelerimiz

alt

Günümüzde aile kurumunun sancılı bir süreç yaşadığını hep birlikte müşahede ediyoruz.

Ortada büyük bir eğitim problemi var. İşin ilginç yanı kimi zaman eğitimli üniversite mezunu dediğimiz insanların, problemleri çok daha sancılı yaşaması. Demek ki eğitimin muhtevası önemli. Peki, nasıl bir eğitim?

Hayatımıza sinen günlük hayata aktarılamayan bir muhabbet eksikliği yaşıyoruz.

Yetişkinler olarak gençlerimize, çocuklarımıza kalplere muhabbeti yerleştirenin Allah olduğunu ve duygularımızı O’nun rızası dairesinde kullanmamız gerektiğini aktarmamız gerekiyor.

NEBEVÎ EĞİTİM MODELİ

Peygamberimizin (asm) hayatı ve öğütlerinin fırtınalı bir denizde gemilere yol gösteren pusula gibi hayatımıza yön, hayat verdiğini hiçbir zaman unutmayalım!
Bu konuda Bediüzzaman Hazretleri din eğitimini küçük yaşlarda verilmesinin gereği üzerinde ısrarla duruyor. Çünkü ileri yaşlarda din eğitimi vermek, gayr-i müslim birisinin İslâm’a girmesi kadar zor olur diyor.

EĞİTİM NE ZAMAN BAŞLAR?

0–3 yaş döneminde çocuğumuz, beyin ve kişilik gelişiminin % 60’ını tamamlıyor.

Nasıl olsa ilerde öğrenir dersek, çocuğumuzun din eğitimini alması için okula başlamasını beklersek çok geç kalmış oluruz. Bugün okullardaki din eğitimi, geç kalmış bir eğitimdir.

Evet, eğitim ailede başlar.
Kur’ân ve hadis eşliğinde bilgilerimizi tazeleyelim dilerseniz:
Rabbimiz Kelâm-ı Ezelîsinde

“Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrim Sûresi, 6.) diyor.

Peygamberimiz (asm) kendimizi ve ailemizi ateşten korumak için ne yapmamız gerektiğini kendi hayatıyla gösteriyor.

Din eğitimcileri âyetteki “kendinizi ve ailenizi” ifadesine dikkati çekiyorlar. Neden önce kendimizi, sonra ailemizi?

Aydınlanmazsak aydınlatamayız, reşit olamazsak mürşid olamayız!

Uçaklarda bile acil ilk yardım bilgilerinde annenin oksijen maskesini önce kendisine sonra çocuğuna takması gerektiği anlatılmakta. Yetişkinler olarak bizler kendimizi eğitmezsek, evlâtlarımıza faydalı olamayız!

Dolayısıyla çocuğun eğitim geleceğini her anne baba kendisi planlamalı, başkasına bırakmamalıdır.

Bunu sevgi ve muhabbetle yapmalıdır. “Güzel söz sadakadır”, “Gülümsemek, tebessüm etmek sadakadır” diyen bir Peygamberin ümmetiyiz.

Güzel sözler söylenen, gülümsenen su zerrelerinin geçirdiği değişim ve dönüşüm deneyini bilirsiniz.

Su zerresinde öyle olursa, insanoğlunda nasıl etki yapacağını düşünelim.

DOĞUM ÖNCESİ VE SONRASINDA ANNE BABANIN GÖREVLERİ

* Eş seçimi.

* Çocukların hayat hakkına hürmet.

(Hayatî bir problem olmaksızın istenmeyen bebeği düşürmek için özel çaba harcamak, kürtaj gibi…)

* Güzel isim vermek, Akika kurbanı kesmek, kız erkek çocuk ayrımı yapmamak önemli.

* Peygamberimizin (asm) “Erkek çocuğunu seviniz” hadisini Bediüzzaman Hazretleri “kız çocuklar zaten fıtraten kendisini sevdirir” şeklinde izah ediyor.

ÇOCUĞUMUZA ALLAH’I NASIL ANLATALIM?

1. KURAL: DUYDUKLARI ÖNEMLİDİR.

Bitkiler topraktan, insan ruhu da kulaktan beslenir. Duyduklarımız önemlidir. Dinimizde bebek doğduğunda kulağına ezan ve kametin üflenmesi sünnetini bu açıdan tefekkür etmek gerek.

Bu yüzden evde sesli olarak Kur’ân okumak, “Hu Allah”, “Sen uykular ver Allah” tarzında ninniler söylemek, çocuğun tevhid eğitimi açısından önemlidir.

2. KURAL: KONUŞMA ÇAĞI ÖNEMLİDİR

Çocuğun ilk kelimeleri önemlidir. Âlimler “Her çocuk, İslâm fıtratı üzere dünyaya gelir. Ebeveyni (Yahudi ise) onu Yahudi; Hıristiyan ise onu Hıristiyan; Mecusi ise onu Mecusi yapar” hadisini yorumlarken, her çocuk fıtrat üzere doğar ve bu konuşma çağına kadar devam eder tarzında izah ediyorlar. Konuşma çağı ile birlikte çocuk bir dine yönelir.

Peygamberimiz (asm) “Çocuklarınıza ilk öğrettiğiniz söz La ilahe illallah olsun!” diyor.
Çocuklarımıza “Bismillah, Elhamdüllah, Allahu Ekber” kelimelerini öğretmeliyiz.

3. KURAL: ÇOCUĞUMUZA ÖNCE ALLAH’I SEVDİRELİM

İnsan Allah’ı sevmeye hazırdır. O fıtratla doğar zaten. Bize bütün nimetleri gönderen zatın Allah olduğunu anlatalım. Sevdiği her şeyi Allah’ın gönderdiğini öğrenen çocuk O’nu sevecektir.

4. KURAL: ALLAH KORKUSUNU KOZ OLARAK KULLANMAMALIYIZ

Biz tam tersini yaparsak hata yapan çocuğa “Allah cezanı versin!” dersek Allah ile ceza kelimelerini yan yana kullanırsak onu Allah’tan korkutur ve soğuturuz. Allah’tan şeker isteyen çocuğun hali çok fıtrîdir. Bir süre geçtikten sonra zaten Allah’tan ne isteyip istemeyeceğini bilir. Sonra tevekkülü öğrenir. Elinden geleni yapıp neticeyi Allah’a bırakmak gerektiğini öğrenir. Peygamberimiz (asm): “Sizler her şeyinizi Allah’tan isteyin! Ayakkabınızın bağını bile!”

Çocukları Allah’tan korkutursak, Allah’tan bir şey istemezler…

Çocuklara cenneti anlatmak, Cehennemin ise var olduğunu söyleyip tafsilata geçmemek, gençleri cehennemle korkutmak önemli. (11. Şuâ)

5. KURAL: ALLAH İLE İLGİLİ SORULARI HOŞGÖRÜ İLE KARŞILAMAK

Allah ağaçtan büyük mü? Ne renk? Gökyüzünde mi? Bizi nasıl görüyor? …
Sabırla, özellikle Güneş örneği üzerinde durarak anlatılabilir…

“Üç kişi muâheze olunmaz: Uyanmadıkça uyuyan, bulûğa ermedikçe çocuk, akıllanmadığı süre içerisinde deli.” (Hadis)

6. ÇOCUĞUN GÖNLÜNE HİTAP EDİN!

Şiirler, ilâhiler, duâlar, kâinat tefekkürleri, maniler, yaşlıların hayat hikâyeleri, çizgi filmler, cami ziyaretleri, Hz. Peygamber’in (asm) ve diğer peygamberlerin hayatları, çocuklukları…

Kur’ân’daki kıssalar anlatılabilir.
Peygamberimiz (asm) çocukların gönlüne hitap ediyordu.

Torunları omuzlarındayken secdeyi uzatıyor, sokakta oyun oynayan çocuklarla birlikte oynuyor, kuşu ölen çocuğa taziyeye gidiyor, hasta çocuklara geçmiş olsun ziyaretinde bulunuyor…

“Her oyun bir seyirci ister!” Çocuk da oyuncakları ile yapmış olduğu işleri gösterip “Aferin yavrum” diye iltifat ister. Risale-i Nur’da birçok yerde geçen şu ifade; “Her san’at sahibi san’atını görmek ve göstermek istemesi” mucibince, çocuklar da eserlerini göstermek isterler.

7. KURAL: EDEB DERSLERİ

Selâm, izin isteme, oturup kalkma, konuşma, susma, oyun oynama, yolda yürüme, yardımlaşma, giyinme, süslenme, tuvalete gitme, başkalarının hakkına riayet etme, başkalarını rahatsız etmeme, yaşlılara hürmet, temizlik…

Basit gördüğümüz şeyler aslında çok önemli. Kur’ân bize edeb dersi veriyor:

Kur’ân’dan bir örnek: “Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.
İnsanları küçümseyip yüz çevirme. Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Allah kendini beğenip böbürleneni şüphesiz ki hiç sevmez.

Ve yürüyüşünde mutedil ol ve sesini indir. Muhakkaktır ki, seslerin en çirkini, elbette ki eşeklerin sesidir.” (Lokman Sûresi: 17. 18. 19)

8. KURAL: ONLAR İÇİN DUÂ ETMELİ, ONLARA DUÂLAR ÖĞRETMELİYİZ!

Çocuklarımıza kısa duâlar öğretmeliyiz. O zaman büyüdüğünde de duâ, hayatının bir parçası olur. Kur’ân’da yer alan peygamberlerin evlâdları için, hatta zürriyetleri için yaptıkları duâlara bir örnek verelim:

“Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duâmı kabul et! Ey Rabbimiz! (Amellerin) hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve mü’minleri bağışla!” (İbrahim Sûresi, 40–41.)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*