Corona virüs kimi tehdid ediyor?

Kur’ân ve hadiste, en fazla tehdit edilenlerin inkârcı âsiler olduğunu ve bunlara çoğu kez “tuğyan-tâğî” de denildiğini inceleyenler bilirler.
İnanmamak, inanıp emirlerini yerine getirmemek veya batıl itikatlarla inanmayı; isyan ve tuğyandan kesin hatlarla ayırmamız gerekiyor. Yaratıcıya isyan etmiş ve O´nun gönderdiği elçilere zulmetmiş kavimlerin uğradıkları musîbetler de Kur’ân’da çokça yer alır: Helâk olmuş Kavimler… Ayrıca inkâr ve isyanda çok ileri giden hüküm sahipleri ve zalim diktatörler: Nemrut, Firavun, Ebû Cehiller, Deccal ve Süfyan gibi isim olarak bahsedilmiş şahıslar da bu kategoriye girerler.

19. Asır ile başlayıp zamanımıza gelen “Yaratıcıyı inkâr“ düşüncesinin 20. Yüzyılda dünyamızın başına getirdiği felâketleri biliyoruz. Yalnızca İki Harpte insanlık tam 80 milyon mensubunu kaybetmiş. Bazı kaynaklar bu sayının; insanlık tarihindeki savaşlarda ölen bütün rakamların üstünde olduğunu kaydediyorlar. Burada isim ve resimlerden ziyade “esas kimlikteki“ Yaratıcı Düşmanlığı, semavî din ve ahlâk ile mücadele öne çıkıyor. Bu bağlamda; isyancı-tuğyancı rejimlerin 20. Yüzyılın sonlarında resmî olarak sahneden çekildiklerini, fakat farklı kimlik ve üslûplarla daha dehşetlice insanlığa saldırdığını her an ispat edebiliriz. İşte bu çerçevede; Avrupalı dinsizlerin rehberliğinde 1940’ların sonunda komünizme yuvarlanan Çin’in, maalesef diğer musîbetzede ülkeler kadar şanslı olmadığını ve hâlâ komünist kapitalistlerin pençesinde kıvrandıklarını hüzün içinde izliyoruz.

İnsanlık ve demokrasiden intikam peşinde koşan Avrupalı ve Amerikalı Troçkistler ile Marksist Yeni Liberallerin Sovyetlerin dağılışından sonra Çin Komünist Partisi’ne yaptıkları küresel destek; hür dünyayı şaşkına çevirdi. Hatırlarsınız… Bazıları köpek balıkları ve Avrupalılar da bu sermayedarlara Çekirge Sürüsü diyorlardı. Bu insanlık ve demokrasi karşıtı ittifakın Amerika ve Avrupa’daki fabrikalara dadanıp üretimi Çin’e kaydırmalarına, maalesef fazla itiraz edilmemişti. Hatta birçok dindar, demokrasi yanlısı ve adaletli bir dünyadan yana olan sermayedarlar da oyunu fark edemediler, makinelerini Çin coğrafyasına taşıdılar. Çin’i demokrasiden alıkoyan bu dinsiz müşterikler, 1990’ların başında Çin Komünist Partisi ile anlaştıklarını sonradan öğreniyoruz. Bu coğrafyayı fabrikalar ve çiftlikler ile donatanlar, Çin Halkını da köle olarak burada çalıştırma yoluna gittiler. Batı’daki aydınların ekserisi de bu işin felsefesine fazla itiraz etmediler, yalnızca Çin’in ekonomik bir dev, bir güç olmasından rahatsız oldular. Bütün Çin halkına yapılan zulüm, kaybolmuş hak ve hürriyetler, inanç ve ailenin bitmesi çevre ve adalet gibi insanî boyutları unutan Amerika, yalnızca Çin’in ticaretteki rekabetinden bahsetti. İnsanî boyut onları fazla alâkadar etmeyince de, kader Nemrut’a sivrisineği, Firavun’a karıncayı ve Süfyana küçücük bir mikrobu asker olarak gönderip, onların isyan ve tuğyanlarını sonlandırdığı gibi, komünistlik, dinsizlik ve insanlık dışı idare de ısrar eden Çin’e de bir virüs gönderdi…

Corona, ilk elden Çin’i tehdit etse de, Çin’in kaybolan yüz milyarlarca dolarının Çinlilere değil; neocon neoliberal ittifaka ait sermaye olduğunu herkes gibi, Türkiye kamuoyu da artık duymalı… Batı’nın Airbus uçaklarının montajından meşhur Tesla Firması’nın arabalarına kadar. Demokrasi, insanî değerler ve adalet olmadan medeniyetin kurulamayacağını küçük Corona ispat etmeye devam edecek. Hem Çin’in şımarık kominist idarecilerinin ve hem de Batı’nın Marksist sermayedarlarının ve bütün haris insanları tehdit ediyor Corana.

GLOBALLEŞMEYİ TEHDİT EDİYOR…

Bilhassa Neoliberaller, dünyayı bir köy haline getirip tapusunu ceplerine indirmeye çalıştılar. Amazon, Alibaba, Zuckerberg, Vodafone, Mc Kensey ve daha onlarca isim de hem dünyamızın teknolojisini, hem tarımını ve hem de ticaretini zapt u rapt altına aldılar. Önce globalleşme ile millî devletleri esir aldılar ve sonra da “sosyal devleti“ ortadan kaldırmaya başladılar. Avrupa’nın köklü siyasî partilerini teknoloji ve rüşvet ile adeta maskaraya çevriyorlar. Fransa’nın en güçlü siyasetçisine darbe yapıp, bankalarında çalışan bir elemanlarını devlet başkanı tayin ettiler. Avrupa Birliği’nin sekreterliğine kadın elemanlarını getirerek; demokrasi, adalet, insanî değerler ve çevre gibi meselelerde bu ittifakı tamamen pasifize etmeye çalışıyorlar. Fakat küçük Corona, ahirzamanın bu dehşetli isyancı-tuğyancı cereyanının fazla hareket edemeyeceğini göstermeye başladı: Ya hep beraber batacağız veya insanlık müstebit dinsizliği yenecek…

İRAN’A GELİNCE…

Evet, Vuhan’ı anladık da. Kum’a, Necef’e ve İtalya’ya ne diyeceksiniz, üslûbundaki sorunuzu duyar gibiyim. Bize göre demokrasi meselesi her şeyin önünde geliyor. İran şiasının Kum’da hem şeriata ve hem de hürriyetlere vurduğu darbeyi tarih unutmadı. Şeriat ve İslâmiyet adına burada yapılan yanlışlara kader artık “dur!“ diyor. Hem dine, hem ahaliye ve demokrasiye ve hem de mazlumlara reva görülen rejimin yanlışlarına kader dur derken; henüz afat, tokat ve zecir noktasında olmadığına şükretmeliyiz. İnşallah bu da İran’ın bir an önce adaletli ve doğru bir demokrasiye geçeceğine işaret olsa gerek.

Necef de ilginç… Şia için kutsal bir belde. Ve Irak demokrasisini engelleyen İran’a tehdit var. Yanlış uygulama ve zulmü halka dayatmanın akıbeti çok tehlikeli. Zira İran; yanlış icraat, beyanat ve siyaseti ile hem Müslüman ülkelerdeki demokrasi ve hürriyetlere zarar veriyor ve hem de bizzat İslâmiyeti tahrip ediyor.

İtalya’ya gelince… Vatikan üzerine düşeni yapmaktan korkuyor, gibi… İslâmiyetten tam destek aldıkları şu zamanda; yersiz endişe ve korkularla demokrasi ve insanî değerlere yardım etmeyen İtalya da tehdit altında…

Bir tevafuk: Bu defa iş gayet ciddî. Batı’dan Çin’e hareket halindeki hakikî çekirge sürülerini Pakistan’da durdurmaya çalışıyor Çin’in Hükümeti. Bunun için yüz binden fazla ördeği Pakistan’a çekirgeleri imha için sevk ettiler.

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. Ağabey Tebrikler. Müstefid olduk.Bahse konu ilgili merkezlere bir şekilde ulaştırılmalı. ..

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*