Corona virüsü ve Dabbetül-Arz

Fetih Suresi 7. ayet:

“Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.”

Göklerin ve yerin orduları Allah’a aittir. Yani Allah emir verdiği zaman bütün mahlukat bir ordu hükmüne geçer. Bu ordularla bazen zalim kavimleri ikaz eder, tokatlar.

İşte hava unsuru Allah’ın bir ordusudur:

Kahhar-ı Zülcelal havaya emreder, bir bakarsınız o zayıf gözle görülemeyen hava unsuru bir anda canavar kesilir. Öyle bir hızla eser ki karşısındaki her şeyi yerle bir eder. Fırtına olur, kasırga olur, hortum olur en ağır eşyayı bile alır kaldırır ve yere savurur.

Su unsuru da bir ordudur:

Allah su unsuruna emreder, bir de bakarsınız ki o sakin ve yumuşacık olan su unsuru bir derya olmuş, sel olmuş önüne kattığı her şeyi yıkar geçer.

Ya ateş:

Ateşe de emreder, o her şeyimizi pişiren o faydalı ateş o emirle zalim kavimlerin başında söndürülmez bir bela olur. Karşısına çıkan her şeyi yakar yutar.

Toprak da Allah’ın emrine bakar:

O Kahhar-ı Zülcelal toprağa ve zemine bir emrettiği zaman bu emirle öyle bir coşar ve silkeler ve silkinir ki, en zalim kavimleri bile uyandır ve ayağa kaldırır. Bu silkelenme ile bir de bakarsınız ki o tevazu sahibi toprak bir anda koca şehirleri yıkar geçer.

Bu saydıklarımız gibi Allah’ın diğer mahlukları da böyledir. Uysal ve sakin görünen o mahluklar da emir aldığında bir aslan kesilirler.

Öyle değil mi gerçekten?

İşte çekirgeler: Allah çekirgeye emreder tarlaları talan eder. Kuşlarına emreder zalimlerin başına taş yağdırır. Karıncaya emreder Firavunun sarayını yıkar. Sineğe emreder Nemrut gibi bir zalimi yere serer. Gözle görülmeyen bir mikrobuna emreder Deccal ve Süfyan gibi dehşetli bir zalimin ciğerini söker atar. Bir virüsüne emreder Deccalin kalesi olan koca bir ülkeyi dize getiri, hizaya çeker.

İşte Çin’de yaşanan “Corona virüsü” belasının tanımına tam olarak uymaktadır bu durum. Kainatta tesadüf yoktur. Koca cisimler, güneşler, aylar ve diğer gezegenler Allah’ın emri ile hareket ettiği gibi, atomların etrafında dönen elektronlar da yine O Hakim-i Ezelinin emri doğrultusunda hareket ederler. Cornona virüsü bundan ayrı kalır mı? Elbette ki kalamaz. O virüs de emir tahtında hareket eder. Zalim bir topluluğu ikaz etmek için hayatlarına hücum eder. Bazılarını da yere serer. Ve lisan-ı hali ile insanları doğru yola ve hakka davet eder.

Zulümden uzak durmalarını, işkenceden vazgeçmelerini, ihtar eder.

İşte Çin’de yaşanan olay içinde şiddetli bir ikazı barındıran tam da böyle bir olaydır. Çünkü Çin hem kendi milletine hem de çevresindeki Uygur Türklerine karşı çok zalim bir tutum sergilemektedir. Baskı ve işkence had safhadadır. Emri altındaki insanları da köleleştirmek istemektedir. Doğu Türkistan ve Hong Kong gibi bölgelerde yaşananlar bunun en açık delildir.

Hatta bırakın çevre ülkeleri kendi halkına da ağır bir zulüm yapmaktadır. Çin’deki Tiananmen meydanında yaşananlar hala hafızlardadır. Bir tankın bir genç tarafından engellenmesi sembol bir olay olmuştu. Demek ki Çin kendi halkına da zulmediyor.

Dünya ise ekseriyetle zayıf bir tepki vererek olayı seyrediyor.

Bu nedenle Corona virüsü salgını denilen bu musibet sadece Çin’de gözükmekle birlikte tüm dünyayı, tüm insanlığı da ikaz ediyor. Çünkü büyük musibetler ekseriyetin hatasından meydana gelir. Belki de bu umumi hata Çin’de yapılan zulüm ve halsızlıklara karşı diğer ülkelerin çok da fazla tepki vermemesi nedeni ile meydana geldi. Ticari nedenler ile her kes sustu. Ya şimdi? Her kes Çin’den kaçamaya çalıyor. Yakında “Aman ha Çin malı almayın” diye bir yaygara çıkarsa hiç şaşmayın.

İşte bu da Corona virüsünün etkisinin zannediliğinden daha büyük olacağını gösteriyor.

Böylece Allah da gözle görülemeyen bir mahlukunu vazifelendirerek tüm devletleri ve milletleri ikaz ediyor:

Buraya kadar anlattıklarımız görünen resmin büyük tarafı. Bir de işin küçük gibi görünen; ancak daha büyük bir vechesi var; o da şu: Çin’de yaşan bir çok insanın gayr-i fıtri yaşaması. İnanç yönü zaten eksik olan bir çok kişinin şahsi hayatlarının da fıtri yaşayıştan uzak olmaları. Zira duyduğumuza göre yılan, böcek, maymun, köpek türü bir çok hayvanın orada yenmesi ve tüketilmesi fıtratı bozuyor. Hatta bu Corona virüsünün çıktığı yerde yarasa türü hayvanların da çokça tüketilmesi bu salgın hastalığı vesile oldu diye iddialar var. Cenab-ı Hakkın insan metabolizması için yarattığı hayvansal gıdalar bellidir. Bunlar da Kuran’da bir bir sayılmıştır. Diğer hangi tür mahlukların yenmeyeceği de dinimizde açık ve nettir. Bunlar her insan için geçerli fıtri kurallardır. Siz bu fıtri kuralları fiilen çiğner iseniz karşınıza böyle bir bela ve musibet çıkar.

İşte böyle gayr-i fıtri bir yaşam tarzının da böyle bir salgın ve musibete yol açması kuvvetle muhtemeledir. Bu durum elbette ki tüm insanlığı ilgilendiriyor. Temiz ve fıtri yaşam konusunda ikaz ediyor.

Bu noktada bazılarının aklına bu “Corona virüsü bir Dabbetü-l Arz mıdır?” sorusu geliyor. Tıpkı AIDS ve HIV gibi virüslerde olduğu gibi bu da ağaç kurdu misalinde insan bedenini kemiren bir dabbe misali bir mahluk mudur?

Bu sorunun cevabını da Beşinci Şuadaki aşağıdaki bölümü okuyarak değerli okuyucularımız bizzat kendileri versinler:

“Amma “dâbbetü’l-arz”: Kur’ân’da, gayet mücmel bir işaret ve lisan-ı halinden kısacık bir ifade, bir tekellüm var. Tafsili ise, ben şimdilik, başka mes’eleler gibi kat’î bir kanaatle bilemiyorum. Yalnız bu kadar diyebilirim:

Nasıl ki kavm-i Firavuna çekirge âfâtı ve bit belâsı ve Kâbe tahribine çalışan kavm-i Ebrehe’ye ebâbil kuşları musallat olmuşlar. Öyle de, Süfyanın ve deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana ve Ye’cüc ve Me’cüc’ün anarşistliği ile fesada ve canavarlığa giden ve dinsizliğe, küfür ve küfrana düşen insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zîr ü zeber edecek. Allahu a’lem, o dâbbe bir nevidir. Çünkü, gayet büyük bir tek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez. Demek, dehşetli bir taife-i hayvaniye olacak. Belki “Asâsını kemirmekte olan bir ağaç kurdu.” Sebe’ Sûresi, 14. âyetinin işaretiyle o hayvan, dâbbetü’l-arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek. Mü’minler iman bereketiyle ve sefahet ve su-i istimalâttan tecennübleriyle kurtulmasına işareten, âyet, iman hususunda o hayvanı konuşturmuş.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*