Cüz-ü ihtiyari nasıl seyyiata merci olur?

26. Söz’den kader ile ilgili mühim bir ifade:

“Demek, kader meselesi, teklif ve mes’uliyetten kurtarmak için değil, belki fahr ve gururdan kurtarmak içindir ki, imana girmiş. Cüz-ü ihtiyarî, seyyiâta merci olmak içindir ki, akideye dahil olmuş; yoksa mehâsine masdar olarak tefer’un etmek için değildir. Evet, Kur’ân’ın dediği gibi, insan, seyyiâtından tamamen mes’uldür. Çünkü seyyiâtı isteyen odur. (Sözler, s. 624)”

İfadeye göre kötülük ve şerrin kaynağı insan iradesi. Cüz-ü ihtiyari denen insan iradesi kötülük ve şerrin hem mercisi, hem de asıl sebebi. Yani seyyiatı isteyen ve bu nedenle seyyiatından tamamen sorumlu olan da yine insan iradesidir. Bu ise yaratılıştan gelen bir özellik.

Demek ki, insan iradesinde yaratılıştan böyle bir kabiliyet var. Yani kötülük ve şerrin kaynağı ve asıl sebebi olma özelliğine sahip. Peki, Hikmet-i İlahi böyle bir ilginç uygulamaya nasıl müsaade etmiş? Bu durumda daha yaratılıştan bir eksiklik ve noksanlık ortaya çıkmaz mı? Yani insan seyyiata tamamen merci olacak bir fıtratta yaratılmış ise bu insan için haksız ve hukuksuz bir durum ortaya çıkarmaz mı?

Bu sual çokların aklına geliyor. Zahiren bakıldığı zaman da sanki insan aleyhinde bazı eksiklikler varmış gibi bir durum da söz konusu olabilir. Ancak işin aslına dikkat edildiğinde ne bir haksız uygulama ve ne de bir eksiklik olduğu gözükür. Zira Kudret-i İlahi her türlü şer ve kötülükten münezzehtir. Allah için asla ki bir eksiklik ve kusur düşünülemez. Bütün mahlukatın ve insanın yaratılış sürecinde de bu böyledir. İşte Hikmet-i İlahi her türlü kusur ve noksanlıktan münezzeh olduğundan insan için böyle bir yaratılış sürecini irade buyurmuş. Yani insanı kötülük ve şerre merci olacak bir fıtratta yaratmış.

Bu durum ise insanlık için bir eksiklik olmak yerine bir zorunluluktur. İnsanlığın gereği budur. Yani insan olmanın en öncelikli şartı seyyiata merci olmaktır. Aksi taktirde insana ihtiyaç yoktur.

Peki niçin böyle bir durum söz konusu olsun?

Yani niçin insan seyyiata merci olacak bir fıtratta yaratılmış?

Çünkü Allah kainatı kendini tanıttırmak ve bilinmek için yaratmış. Kendini tanıttırma ise isim ve sıfatlarının tecellisi ile olur. Allah’ın isim ve sıfatları ise ekseriyet itibari ile menfi zıtlıklar aynasında kendini gösterir. Bu nedenle Allah’ı isim ve sıfatları ile tanıyabilmek için menfi zıtlıklara ihtiyaç vardır.

Zira acizlik olmaz ise kudret, cehalet olmaz ise ilim, çirkinlik olmaz ise güzellik, zulmet olmaz ise nur anlaşılmaz. Yani Kudret acizlik aynasında, ilim cehalet aynasında, güzellik çirkinlik aynasında tezahür eder, kendini gösterir.

Onun için bir çok ilahi isim ve sıfat menfi zıtlık aynasında gözükür.

Peki seyyiat, kötülük, şer çirkinlik gibi menfi zıtlıkları kim üretecek? İşte onu da insan yapacak. Allah için kötülük ve şer düşünülemeyeceği için, bir ölçüde bu sanal menfi zıtlıklar insan davranışları ve insan tercihleri sonucunda ortaya çıkacak. Bu nedenle insan iradesi seyyiata merci, bir ölçüde kaynaklık etmiş olacak. Eğer durum böyle olmasa idi insana ihtiyaç olmayacak idi. Allah’ın zaten milyarlarca meleği ve ruhanisi var. Şayet insan seyyiat üretim merkezi olmasaydı bir ölçüde melek sınıfında olacaktı ve o zaman da insana ihtiyaç olmayacaktı.

Demek ki insan seyyiata mercilik ve kaynaklık etmek yolu ile Allah’ın bin bir isminin tanınmasına ve bilinmesine vesile oluyor. İşte insanın tüm mahlukattan daha yüksek ve önemli bir mevki ve makamda bulunmasının sırrı da budur. Yani seyyiat işleme yeteneğinin olmasıdır. İnsan bu yeteneğini doğru bir şekilde kullanabilir ve bu yolla Allah’ın isim ve sıfatlarını tanır ve tanıtır ise meleklerden çok daha yüksek makamlara çıkabilir.

Demek ki cüz-ü ihtiyarinin seyyiata merci olması bir eksiklik ve haksızlık değil; doğru şekilde anlaşılır ve kullanılır ise çok büyük bir fırsat ve meziyettir. Ve kainatın yaratılışındaki en büyük maksatlardan da birisidir.

İşte onun içindir ki sahih bir hadisde şöyle denmiştir:

“Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı.” (Müslim, Tevbe, 9, 10, 11).

Benzer konuda makaleler:

2 Geri Dönüşüm

  1. Cüz-ü ihtiyarinin kötülüklere merci olması | EuroNur · SaidNursi.de
  2. Cüz-ü ihtiyari sadece kötülük ve şer için mi var? | EuroNur · SaidNursi.de

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*