Değeri bilinmeyen habbe: Çavdar

İnsan, başucunda bulunmasına rağmen, ilâhî ikramların farkına varmadan ve yeterince değerlendiremeden, adeta bollukta yokluk, hastalık ve açlık sıkıntılarını yaşamaktadır.

Özellikle nev-i beşeri sayısız nimetlerle besleyen Rezzak-ı Kerîm (cc), öyle gıdalar ihsan etmiş ki, kullarına hem rızık hem de şifadır. Yeteri kadar değerlendirilip, faydalanılmayan bu nimetlerden birisi de çavdardır. Beslenmede önemli bir yer tutan buğday, arpa gibi tahıllardan biri de çavdar olmasına rağmen, halkın ilgi ve kullanım alanına girmemiştir. Hemen hemen her iklimde, en fazla da İskandinav ülkelerinde yetiştirildiği gibi, Türkiye’de de tarımı yapılmaktadır. Buğdaya göre daha besleyici, doyurucu ve şifa kaynağı olan çavdar, hayata destek veren, sağlık ve enerji kaynağı bir gıdadır.

Çavdar, “çözünebilir ve çözünemeyen lif miktarı ile mineral muhtevası yüksek olduğundan besleyici ve bağırsaklarda emilimi uzun sürelidir. Bu özelliği dolayısıyla, ŞEKER HASTALARI için tavsiye edilen bir undur. Öğütme sırasında kepek ve rüşeym kısmını tamamen uzaklaştırmak, çavdarın kendine özgü formundan dolayı zor olduğu için, çavdar un haline geldikten sonra da besleyici ögelerini korur.”1 B ve E vitaminleri, kalsiyum, magnezyum, fosfor, potasyum, demir, çinko gibi birçok mineralleri ihtiva eder. Bunlardan başka, daha birçok faydalı maddeden terkip edilen, “çavdarda bulunan çözülemez lifler diğer tahıl mahsullerine oranla, kanser ve kalp koruyuculuğu sunan, daha fazla lignan (bağırsaklarda bulunan bitkisel kaynaklı bağışıklık sistemini güçlendiren madde) yoğunluğuna sahiptir. Bir araştırmaya göre, çavdardaki lif buğdayınkinden bağırsak gelişimi açısından daha etkilidir. 1989’dan 2000 yılına kadar 3588 yaşlı erkek ve kadın, uzun süreli sağlık araştırmasında yer almıştır. Veriler arasında çavdar ekmeğinin diğer koyu ekmeklerle beraber tüketim belirtilerinin, dolaşım sistemi hastalık riskini azalttığı görülmüştür. Yapılan hücre araştırmalarında PROSTAT, KOLON, GÖĞÜS kanserlerinde, tümör hücrelerinin önemli ölçüde azaldığı ve çoğalmaları önemli ölçüde engellendiği gözlemlenmiştir. Ayrıca çavdar kepeğinin sık sık oluşan safra taşlarını azalttığı belirlenmiştir. 2

Çavdar unundan yapılan ekmek, barsak hareketlerini düzenlediğinden, hafif bir müshil olarak etkisini gösterir. Yüksek tansiyona çok faydalı olup, kolesterolü dengeler.

Arteroskleroz’a (damar sertliği) olan faydalarıyla, kan dolaşımını düzenleyip, kireçlenmelerden koruyarak damar sistemini gençleştirir. Aynı zamanda gözün görme kabiliyetini kuvvetlendirir.

Kabızlığı gidermek için, 1 litre suya bir yemek kaşığı çavdar ezmesi veya unu konur. On dakika kaynatılır, soğuyunca süzülür ve bir günde su yerine içilir. Kaynatılan bu çavdarlı sudan, ılık hale geldiğinde temiz gazlı bezle, 15 dakika kompres yapıldığında, gözde meydana gelen şiş ve arpacıkta da faydalıdır.

Günümüzde insanlar, her zamankinden çok yemelerine rağmen, yetersiz ve zararlı gıdalarla beslenmektedir. “Gıdayı genellikle bir enerji kaynağı, vücudumuzun yaşamak ve çalışmak için ihtiyaç duyduğu yakıt olarak görürüz. Ancak, yeni bilimsel gelişmeler gösterdi ki, yiyecekler kelimenin tam anlamıyla genlerimizle konuşuyorlar. Vücudunuzun, yediği gıdalardan aldığı bilgiler, genlerinizi açmakta ve kapatmaktadır. Bu vücudunuzun her lokmada, metabolizmanızı anbean, günbegün nasıl kontrol edeceğine dair talimatlar verir. Düşünün bitki genleri, genlerimize ne yapacaklarını söylüyorlar. Bu devrim niteliğinde bir buluştur. İki deneme grubu arasında yapılan araştırmada, biri çavdar ekmeği ve makarnası alırken, diğeri yulaf, buğday ve patates aldı. 12 hafta sonra, ciltaltı yağ biyopsisi yaptılar. Sonuçlar çavdar yiyen grubun yağ hücreleri daha düzgün ve küçüktü. İnsüline karşı daha hassastı. Çavdar genlerindeki bilgi sayesinde, diyabeti iyileştiren genler uyanmışlardı. Çavdar grubundaki hücreler güçlenirken, diğer gruptaki genler harekete geçerek, stres moleküllerini, iltihabı ve serbest radikalleri arttırmıştır.”3 Mana-i harfî penceresinden bakıldığında akıl, bu san’atların Sani’ine (cc) hayran kalarak ALLAH-U EKBER demektedir.

Sağlığın beslenme ile korunup sağlanacağını, Tıbb-ı Nebevi’den öğrenip, hayat tarzı olarak benimseyen, başta Finlandiya olarak diğer Avrupa ülkeleri, çavdar ekmeği ve ürünlerini yediklerinden, sağlıklı nesillerin yetişmesine ve hastalık oranlarının düşmesine vesile olan beslenme programlarını uygulamaktadır. Hastalıkların azalması, ekmeklerin kaliteli ve küçük yapılmasıyla, ekonomiler israftan kurtulup, refah seviyesinin arttırılmasına aktarılmaktadır.

Türkiye’de gıda ve beslenmeyle ilgili olan bütün yetkililerin çavdar tarımını teşvik ederek, beslenmenin merkezine almaları, kalitesiz ekmek üretimini de engelleyerek, israfı önlemeyi kararlaştırıp bir an önce hayata geçirilmesi kararlaştırılmalıdır.

Çavdarın beslenmemizde daha fazla kullanılması, ekonomileri ve kalkınmayı da güçlendirecektir.

SAĞLICAKLA KALIN

Feyzullah Ergün

Dipnotlar:
1) Emine ŞAHİN, Gerçek Ekmek, s. 32 Hayykitap 2015.
2) Dr. David GROTTO, Hayat Kurtaran 101 Yiyecek, s. 93 Martı Yayıncılık.
3) Dr. Mark HYMAN, Kan Şekeri Diyeti, s. 115 Pegasus Yayınları 2013.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*