Demokrat misyonun her zaman %40-50 arası bir oyu olmuştur.
İhtilaller ve siyasi fitnelerle bu kitle dağıtılmış olsa da…
Her defasında kısa zamanda geri toplanmayı başarmışlar.
12 Eylül gibi dehşetli bir fitne sonrasında bile.
Hatırlayın 1991 seçimlerini.
ANAP gibi aynı kulvarda bir parti olmasına rağmen…
Demokratların partisi DYP % 27 oy almıştı.
Tüm baskılara rağmen o zaman çok önemli bir sayı idi bu.
2002 seçimleri sonrasında ise bu oy kitlesi dağıldı.
Ancak bu gün bile Demokrat misyonun oyu %30’dan aşağı değil.
Peki bu oylar nerede?
Sorunun cevabı açık:
Demokrat Parti hariç her yerde.
Peki bu oyların Demokrat misyon temsilcisi olan DP’de olması gerekmiyor mu?
Burada bir gariplik yok mu?
Var elbet…
Ancak;
Öncelikle bu oyların nerede olduğu üzerinde kısa bir analiz yapalım, sonra da Demokratlar nasıl geri toplanabilir onun üzerinde duralım.
Evet…
Demokrat kitlenin dağılma süreci rahmetli Demirel’in cumhurbaşkanı olması ile başladı.
Ardından gelen liderler ise toplamaya çalıştıkça dağıttılar.
Elbette ki Demokrat kitle üzerindeki oyunlar da göz arı edilemez.
Yani hadiseler tabi mecrasında ilerlemedi…
Demokratlar hep mayınlı yollarda gitmek zorunda kaldılar.
Hal böyle olunca da…
2002 seçimleri sonunda Demokratlar büsbütün dağıldılar.
Bir kısmı milliyetçi cepheye gitti.
Bir kısmı ise halkçı cephede yer tuttular.
Kahir ekseriyet ise AKP içinde bu gün.
Bilhassa milliyetçi ve muhafazakar çizgide olanlar.
Bu nedenle;
Mevcut iktidarın tabanını iki ana kitle temsil etmekte: Milli görüş geleneğinde olanlar ve Demokratlar.
Çoğunluk ise yine Demokrat oylarda.
Ancak etki ve üst düzey temsil edilme oranı ise tam tersi.
Yani;
Milli görüş geleneğinden gelenler adeta tüm yönetim kadrolarına hakimler.
Bu gün Erdoğan çevresine bakınız.
Neredeyse tüm kadro eski Milli Görüş geleneğinden gelmekte.
Vitrinde sadece Süleyman Soylu var.
Ağar, Çiller, Toptan gibi demokratların önde gelen isimleri ise “destek kıtası” olarak istihdam edilmekte.
Veya Sayın Soylu gibi, “AKP’de Demokrat oy tutucu” görevi görmekte bu kişiler.
Ancak gelinen noktada iş tersine dönmüş gibi gözüküyor.
AKP’den ciddi bir kaçış var.
Bu kaçan oylar da ekseriyetle demokrat oylar.
Görünen o ki buna hiç kimse engel olamayacak, ne Soylu ve de ne diğerleri…
İşte bu noktada mevcut Demokrat misyon temsilcisi DP’ye büyük bir görev düşüyor.
Bu kaçan oyların doğru merkezde toplanması gerek.
Yani DP de…
Zaten anketlere göre bu oylar da diğer muhalefet partilerine gitmiyor.
Bazıları “kararsız oyların en büyük parti durumuna geçtiğini” söylüyor.
Bu nedenle karasızların “kararlı ve istikrarlı Demokrat misyonda” toplanması gerek.
Bu potansiyel DP’de ve lideri Sayın Uysal’da var.
Hem de fazlasıyla…
Peki bu nasıl olacak?
DP ne yapmalı ki bu demokrat oyları geri toplayabilsin?
Elbette ki mevcut DP yöneticileri ve Sayın Uysal bu konuda kafa yoruyorlardır.
Bizler bu büyük toparlanma konusunda DP yönetiminin etkili adımlar atmasını bekliyor ve gözlüyoruz.
Zira zaman ve zemin buna çok hazır.
İyi bir çalışma ile 2021 de pekala 14 Mayıs 1950 benzeri bir olay yaşanabilir.
Benzer konuda makaleler:
- AKP’deki Demokrat oylar ve Gültekin Uysal
- AKP zayıfladı mı?
- “Demokratlar ittifakı” ne kadar mümkün?
- Akşener, DP ve ittifaklar
- Akşener niçin önemli?
- Demokrat ve İYİ Parti ittifakı
- Almanya´da örtü yasağına red
- “Menderes ruhu”na doğru
- Lider sultası mı, prensipler demokrasisi mi?
- Demokrat Misyon ve Demokratlar
Hakkın hatırı âlîdir; hiçbir hatıra feda edilmez!
İlk yorum yapan olun