Demokrat siyaset Bediüzzaman’ı örnek almalı

Bazen dostlarımız diyor ki:

“Kardeşim ne ona buna karışıp duruyorsun. Sen de çiçekten böcekten yazsana!..”

Güzel tavsiye.

Mevsim bahar, her taraf hayat kaynıyor, tam zamanı…

Ancak;

Bu konuda yazacak bir çok yetenekli kardeş ve yazar var.

Bizim sahamız ise siyaset ve içtimaiyat.

Risale-i Nurdaki içtimai ve siyasi konulara odaklanıyoruz.

Oradaki içtimai ve sosyal ve siyasi prensipler ışığında günümüz olaylarını anlamaya ve yorumlamaya çalışıyoruz.

Gayretimiz ve çabamız bu yönde.

İşte bu nedenle;

Risalelerdeki bazı kitapları zaman buldukça tekrar derinlemesine okuma kararı aldık.

Bunlar; Divan-ı Harbi Örfi, Hutbe-i Şamiye, Münazarat, Lahikalar, bilhassa Emirdağ Lahikası gibi daha çok içtimai ve siyasi ve idari konuların yer aldığı eserler.

Müdafaaları da unutmayalım.

Hatta bazı ağabeylerin şerh ve izahları da gündemimizde.

Bu eserleri biraz da dikkatli okumak niyetindeyiz.

Tabi ki tahmin ettiğiniz üzere “Bismillah” deyip Münazarat’tan başladık.

Zira bu eser tam bir “başat eser.”

Sahasında yazılmış tek ve en önemli eser de diyebiliriz.

Çünkü bu eser;

“İslam’a göre bir devlet nasıl olur, Müslüman bir toplumda hürriyet, demokrasi ve cumhuriyet gibi temel kurallar nasıl uygulanır, esasında İslam’ın malı olan hak, hukuk, adalet, demokrasi ve meşrutiyet gibi insani değerlere nasıl sahip çıkılır, bu ulvi hakikatler nasıl topluma mal edilir” gibi sorulara tam cevap veriyor.

Böyle bir Müslüman toplumda yaşayan her siyasetçinin okuması gereken bir eser Münazarat.

Sağda, solda, merkezde ve siyasetin her yelpazesinde olanlar için de…

Bilhassa Demokrat siyaset sahasında çalışanlar bu eseri “baş ucu eseri” yapmalı.

Çünkü Demokratların Üstad Bediüzzaman’dan alacağı çok örnekler var.

Hem fikri sahada, hem de fiili sahada.

İşte Münazarat eseri tam böyle bir çalışma.

Zannedilmesin ki bu eser kütüphanelerin dirseklerle eskimiş masaları üzerinde yazılmış.

Hayır..

Bu eser tam bir saha çalışması.

Üstad demokrasiyi, cumhuriyeti, hak ve hürriyetleri bizzat yerinde ders veriyor.

Dağ başlarında, ovalarda, aşiret çadırlarında, işçi barınaklarında, tarlalarda çapa yapanların yanında, medreselerde tedrisat yapan talebe mekanlarında…

Yani toplumun tüm katmanlarında ders veriyor…

Bizzat onların yanına giderek…

Yani eser tam bir saha çalışması sonunda ortaya çıkıyor.

Teorik laflar yerine pratik uygulamaların, milletin ve halkın sesi olarak ortaya çıkıyor.

İşte bu çok mühim bir ders.

Aynı zamanda siyaset yapanlar için de en etkili “yol gösterme” şekli.

Siyasette başarının yolu, halkın ve milletin ayağına gitmekte, çünkü.

Bu nedenle diyoruz ki;

Demokratlar, demokrat siyaset yolunda gitmek isteyenler Üstad Bediüzzaman’ı örnek almalı.

Onun tarzında hareket etmeli.

Yani;

Bizzat milletin ayağına gitmeli.

Demokrasiyi, hakkı, hukuku, millete yerinde anlatmalı.

Yoksa;

Ankara’nın sıcak mekanlarında twit atmakla bu iş olmaz.

Altılı masaya çok fazla misyon yükleyerek çözülmez bu iş.

“Dahili ve harici fesat şebekelerin desteği ile ayakta duran” mevcut hükumetin menfi politikaları nostaljik atraksiyonlarla iptal edilmez.

Evet, çare millete gitmekte.

Uyuyan ve uyutulmuş devi uyandırmakta…

Demokratların eskiden bir “Çelik çarık, demir asa” diye bir prensipleri vardı.

Bu prensip millet ile Demokratlar arasındaki siyasi aşka işaret ederdi.

Demokrat siyaset hiç olmazsa bu prensibe sahip çıkmalı.

Milletin ayağına giderek gerçek demokrasinin yolunu açmalı.

Böylece Demokratlar doğru siyaseti doğru yolla ele almalı.

İşte bu gün tam zamanı…

Bu kadar ekonomik ve siyasi krizin olduğu bir zeminde bu olmayacaksa…

Daha ne zaman olacak?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*