Demokratlar çıktı, istibdadı bir derece kırdı

Image
Eski tahribatı tamirata başlayan hakikî vatanperverler olan Demokrat namında hamiyetli Ahrarlar, yani hürriyetperverler,
Nur ve Nurcuları takdir etmelerine çok minnettarım. Onların
muvaffakiyetine çok duâ ediyorum. İnşaallah, o Ahrarlar istibdad-ı mutlakı kaldırıp tam bir hürriyet-i şer’iyeye vesile olacaklar.

Otuz seneden beri siyaseti bırakıp havadislerini merak etmediğim halde, mu’cizâtlı Kur’ân’ımızı iki buçuk sene müsadere edip bize vermemekle beraber, dünyada emsâli vuku bulmamış bir tarzda Afyon Mahkemesi bizi tâzip ve kitaplarımızın neşrine mâni olmak cihetiyle, ziyade beni incitti. Ben de, beş on günde iki üç defa siyaset dünyasına baktım, acip bir hal gördüm. Müdafaatımda dediğim gibi istibdad-ı mutlak ve rüşvet-i mutlaka ile hareket eden bir cereyan-ı zındıka masonluk, komünistlik hesabına bizi böyle işkencelerle ezmeye çalışmış. Şimdi o kuvveti kıracak başka bir cereyan bu vatanda tezahüre başladığını gördüm. Fazla bakmak mesleğimce iznim olmadığından daha bakmadım.

Emirdağ Lâhikası, Mektub No: 230, s. 513

***

Şimdiye kadar gizli komiteden, siyaseti dinsizliğe ve zındıkaya âlet edenler, istibdad-ı mutlakla Nurcuları ezdiler. İnşaallah, bir sebep çıkarHAŞİYE o istibdadı kıracak, masum ve mazlûm Nurcuları kurtaracak. Fakat çok dikkat ve ihtiyat lâzımdır. Risâle-i Nur, dünyada her cereyanın fevkinde bulunması ve umumun malı olması cihetiyle, bir tarafa tabi ve dahil olmaz. Belki mütecaviz dinsizlere karşı haklı tarafa yardımcı olur ve dost olur ve ihtiyat kuvveti hükmünde onlara bir nokta-i istinat olur.
Haşiye: Demokrat çıktı, bir derece kırdı.

Emirdağ Lâhikası, Mektub No: 102. s. 276

***

Otuz beş senedir ki siyaseti bırakmıştım ve Nurculara da “Bırakınız!” diyordum. Sebebi, siyaset ihlâsı kırar. Fakat şimdi hissettim ki, bazı münafıklar dindarları perde yapıp dini siyasete âlet; sonra da siyaseti dinsizliğe âlet etmeye çalıştıklarından safdil dindarların hatırı için bir-iki defa siyasete baktım, gördüm ki: Bizi bu üç-dört mahkemede “Dini siyasete âlet ediyor” diye itham edenler kendileri dessasane dini tezyif etmek için kendileri sonra da siyaseti dinsizliğe âlet etmek için dinsizlik düsturlarını kanuna bağlamak gibi dünyada hiçbir şeddat, hiçbir zalimin yapmadığı bir dehşet gördüm. Şiddetli bir me’yusiyetim içinde, hürriyet başında bizimle, yani İttihad-ı Muhammedi (asm) Cemiyeti ile, İttihadçıların bir kısmındaki gizli farmasonlara muârız ve manen bizimle, yani İttihad-ı Muhammedi ile müttefik olan Ahrar Fırkası yine otuz beş sene sonra dirildi, yine uyandı. Birden şeâir-i İslâmiyenin başında olan ezan-ı Muhammedi’yi farmasonların zincirlerini kırıp ilân etmesiyle; siyasetten kat-ı alâka eden, eskide “İttihad-ı Muhammedi” şimdi “Nurcular” namını alan ve İttihad-ı İslâm içinde bulunan kardeşlerimiz yanlış basmamak için bazı şeyleri söylemek isterdim. Fakat Risâle-i Nur benim bedelime konuşuyor dedim, yüzümü çevirdim.

Beyanat ve Tenvirler, s. 305

***

Saniyen: Benim son hayatımı Isparta havâlisinde geçirmek büyük bir arzumdur. Ve Nur Efesinin dediği gibi demiştim: “Isparta, taşıyla toprağıyla benim için mübarektir.” Hattâ yirmi beş seneden beri beni işkence ile tâzip eden eski hükûmete kalben ne vakit hiddet etmişsem, hiçbir zaman Isparta hükûmetine hiddet etmeyip, o mübarek vatandaki hükûmetin hatırı için ötekileri de unutuyordum. Hususan oradaki eski tahribatı tamirata başlayan hakikî vatanperverler olan Demokrat namında hamiyetli Ahrarlar, yani hürriyetperverler, Nur ve Nurcuları takdir etmelerine çok minnettarım. Onların muvaffakiyetine çok duâ ediyorum. İnşaallah, o Ahrarlar istibdad-ı mutlakı kaldırıp tam bir hürriyet-i şer’iyeye vesile olacaklar.

Emirdağ Lâhikası, s. 519

***

14 Mayıs bayramı
14 Mayıs seçimleriyle çeyrek asrın diktatöryası zîr ü zeber edilip çatır çatır yıkılırken, millet, kendi mukadderâtına hâkim olmaktan duyduğu hudutsuz bir sevinç içersinde bayram ediyor.

Nihat Yazar

Tarihçe-i Hayat, s. 969, “Bediüzzaman’ı Zehirlediler” makalesinden…

***
Üstadın kıymetli hayatı hapishânede geçmiştir. Halkçılar ona çok mezâlim revâ gördü. Elhamdülillâh, bunların devr-i istibdâdı gitmiş, Demokratlar gelmiştir. Biz Pâkistanlılar, bunun için Menderes hükûmetinin hâmîsiyiz. Eğer Demokratlar olmasaydı, ne Türk-Pâkistan dostluğu olurdu, ne de Bağdat Paktı ve sizlerle taallûkat-ı îmâniye.
Karachi Pâkistanlı Nur Şâkirdi Errabadlı M. Sabir

Tarihçe-i Hayat, s. 622
 
 
LÛGATÇE:

 
Ahrar: Hürriyetçiler; II. Meşrûtiyet devrinde Osmanlı Ahrar Fırkası (Partisi)’nın mensupları.
istibdad-ı mutlak: Tam ve sınırsız bir baskı, mutlak diktatörlük, istibdat rejimi.
farmason: Mason.
taallûkat-ı îmâniye: İmânla ilgili olanlar.
kat-ı alâka: Alâkayı kesmek.
mezâlim: Zulümler.
hâmî: Koruyan, himâye eden.
İttihad-ı Muhammedî: Süheyl Paşa, Mehmed Sadık, Ferik Rıza Paşa, Derviş Vahdeti ve arkadaşları tarafından 5 Nisan 1909 tarihinde İstanbul’da kurulan cemiyetin adı.
İttihadçılar: Osmanlı Devleti’nde İkinci Meşrûtiyet’in ilânına önayak olan ve 1908-1918 yılları arasında–kısa kesintilerle–devlet yönetimine hakim olan siyasî örgüt. Batı dillerinde daha çok Jön Türkler olarak adlandırılır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*