Demokratları yok sayamazsınız!

Demokrat Parti’yi maziye gömmek tıynet ve zihniyetinde olanlar kervanına daha daha kimlerin katıldığını görüyoruz da hayret ve şaşkınlığımızı bertaraf etmekte zorlanıyoruz.

Emirdağ Lâhikası’nda “Bu Vatanda Dört Parti” izahında sağlam bir mevkiye yerleştirilen Demokrat misyonu yok sayma cür’etinde bulunanlar, beyhude ümitlenmesinler.

Demokrat misyonu ademe mahkûm etmek zihniyetinde olanların, zamanla nasıl yok olduklarına, siyaset sahnesinden nasıl silinip gittiklerine bu kısacık ömrümüzde bile çok şahit olmuşuzdur.

‘Kur’ân, İslâmiyet, Vatan ve Millet’ namına bir desteğin muhatapları, Türkiye siyasetinde daima var olacaktır.

Bu dâvâ var oldukça, bu ihlâslı destek de sürecektir. Bir çekirdekten ağaca kadar olan mertebeler nisbetinde onlar da varlıklarını hissettirecekler, gösterecekler ve gösteriyorlar.

Belli ki, onlar da nokta-i istinadlarının farkında olarak geleceğe ümitle bakıyorlar.

Onların nokta-i istinadı olan Nur Talebelerine gelince, Risale-i Nur’a çalışmak ve Risale-i Nurla çalışmak, onların asıl gayeleridir. Değişen şartlara ve siyasetlere göre değişmeyen kaidedir bu. Demokratlığı, adaleti, hakkı ve hürriyetperverliği fikren hayata geçirme istidadındadırlar.

Bediüzzaman’ın destek verdiği bir misyonun dışlandığı siyaset arenasından ne beklentimiz olabilir ki..

Kaldı ki, Demokratlara destek mânası da, ‘Kur’ân, İslâmiyet, vatan ve millet’ hesabınadır.

İşte bakınız, kimler hak ve hakikat için gayret sarfediyor, kimler dünya siyaseti için çabalıyor? Kimler demokrasi mücadelesi veriyor, kimler iktidar olma mücadelesi?

Yeni Asya diyor: “Said Nursî 1946’da CHP Genel Sekreteri Hilmi Uran’a mektubunda partiyi olumlu değişime teşvik ederken, ‘Bunu yaparsanız oyumuz size’ demedi. CHP dinle ve dindarlarla barışırsa, dinî değerler polemik ve siyasî rant konusu olmaktan çıkar. Siyaset reel zeminde hizmet yarışına dönüşür. CHP dinle barışsın, AKP demokrasiyi içselleştirsin, MHP ve BDP (Şimdiki HDP. M.Y.) etnik siyaseti bıraksın, Demokratlar artık ayağa kalksın.”(*)

*

Demokrat misyonu, 9. Cumhurbaşkanı merhum Demirel, 2011’de bir vesileyle kısaca şöyle özetlemişti:

“Bu misyon Türkiye’nin birliği, bütünlüğü, beraberliği ve kardeşliğidir. Misyon, Türkiye’de demokrasinin geliştirilmesidir. Misyon, Türkiye’de uygar olan her şeyin varlığıdır. Misyon, Türkiye’de millî ve manevî değerlere sadâkattir, kalkınmadır, büyümedir, güçlenmedir. Misyon, milletimizin geleceğine güvenle bakması, geçmişiyle övünmesidir.”

Biz her şeyden önce şuna inanıyoruz ki; din, vatan ve milletin hayrına Allah için çalışanlar her hal ile kârdadırlar. Hem de netice ne olursa olsun kârdadırlar. Bunda da yol gösterici olan, “Vazifeni yap, vazife-i İlahîyeye karışma” düsturudur.

Yayın hayatımız boyunca, ülkenin kötü durumlara düşmesine değil, iyiye gitmesine katkı sağlamanın huzuru içinde vicdan azabına düçar olmadan, kurtuluş ve çıkış yollarını da başta Rabbimizden niyaz ederek, Risale-i Nur ışığında fikirler üreterek yola devam etmişiz, ediyoruz.

Hem de: “Biz, kul hakkı yiyenle ittifak yapmayacağız.”

“Biz Türkiye ile, Türk milleti ile ittifak yapacağız.”

Diyenlere destek vererek..

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*