Demokratların toplanma vakti gelmedi mi?

Bir yazımızda;

“6’lı masanın adayı Gültekin Uysal mı?” diye sormuştuk.

Ardından fikrimiz beyan etmiştik:

“En uygun aday Sayın Uysal diye.”

Biz bunu bir temenni ve hüsn-ü zan olsun diye söylemedik.

Ya da sıkı bir Demokrat taraftarlığı nedeniyle de değil…

Ya?

Şu an için en gerçekçi çözüm de onun için.

Yarın ne olur bilemeyiz.

Ama bu gün için…

Bakınız şu anki tabloya…

Gerçekten de altılı masada en makul aday Sayın Uysal değil mi?

Bizce öyle.

Öyle olduğunu da 15 Aralık günü ispat etti Sayın Uysal.

Hem de o mitinge damgasını vurarak.

“Yeter söz milletindir” sözünü gök kubbede sedalandırarak.

Gerçekten ilginç bir durum.

Hani Sayın Akşener “Kul kurar, kader gülermiş” diyor ya.

Sanki Kader bir şeyler hazırlıyor.

İşte 14 Aralık bunun ilginç bir kilometre taşı oldu.

Evet…

14 Aralıkta bir siyasi kişiliğe yasak geldi.

Elbette bu kabul edilemez bir durum ve iktidar cephesine büyük bir eksi puan olarak yazıldı.

Aynı zamanda CHP ve üst yönetiminin hanesine de, “Bir belediye başkanına sahip çıkmayıp da Almanya’ya gidilmesi nedeniyle” yine eksi puan olarak yazıldı.

15 Aralıkta ise farklı bir manzara vardı.

Zira Saraçhane meydanı kamuoyu önüne iki lider çıkardı.

Daha doğrusu iki aday.

Yani şu an altılı masa önünde bütün seçenekler bitti.

İkisi kaldı sanki.

Altılı masa “ya herro ya merro” deyip Sayın İmamoğlu’nu aday gösterecek.

Her türlü sonuca katlanacak.

Ya da…

Makul olan, herkesin oy verebileceği, merkez siyasetten demokrat bir kişi olan Gültekin Uysal isminde karar kılacak.

Çünkü 14 Aralık altılı masaya başka seçenek bırakmadı.

Evet son durum böyle.

Altılı masa kimi aday yapar bilemiyoruz.

Bizi ilgilendiren daha çok Demokratlar.

Yaşanan son olaylar…

Özellikle de 15 Aralık mitingi bize gösterdi ki…

Artık Demokratların günden güne gelişen bir lideri var.

Bunu rahatlıkla söyleyebilriz.

Birikimli, uzlaşmacı, demokrasi davasını bilen birisi.

Sayın Uysal ister aday olsun, isterse olmasın.

Şu an için en önemli görevi Demokrat kitleyi toparlamaktır.

Bu davaya gönül verenlerin bir çatı altında bir araya gelmesini sağlamaktır.

Zemin ve zaman buna müsait.

Yeter ki doğru çağrılar ve doğru girişimler yapılsın.

Bu kitle kısa sürede toplanır ve ciddi bir alternatif olur.

Sayın Uysal’da da bu kapasite gözüküyor.

Bize düşen ise bu kapasitenin açığa çıkmasına yardımcı olmak.

Hem Üstad demiyor mu, “Demokratlar hürriyet-i şer’iyeye vesile olacak” diye.

Daha henüz “hürriyet, insan temel hak ve hürriyetleri, adalet, eşitlik, hukukun üstünlüğü, seçim, meclis, liyakat ve diğer demokratik prensipleri de ihtiva eden” hürriyet-i şer’iye tam olarak gelmediğine göre…

Bu önemli görev Demokratları bekliyor demektir.

Öyle ise bu sahada liyakati olan herkes vazife başına.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*