Devrim kanunları yeni anayasada yer almamalı

Düzce Yeni Asya Derneğinde “Yeni anayasada neler olmalı, neler olmamalı? konulu bir seminer veren Avukat Kadir Akbaş, “Yeni anayasada Kemalizm, Atatürk milliyetçiliği, devrim kanunları ve bunlara dair atıflar yer alırsa felâket olur” şeklinde konuştu

ANAYASA’NIN DEĞİŞMESİYLE HERŞEY BİTMEYECEK

“Yeni anayasa’da güçlü bir hayvan hakları düzenlemesine yer verilmelidir” diyen Akbaş, bunun gerekçelerini Said Nursî’nin Eskişehir hHapishanesi ve sürgün yıllarında, hayvanların haklarına gösterdiği hassasiyet örnekleriyle açıkladı. Üstad Said Nursî’nin hapishanede yapılan ilâçlamayla sinek böcek, vb. hayvanların ölümlerine üzülüp ağladığını, “Zikir arkadaşlarımı öldürdüler” dediğini; çamaşır ipine konan sineklere müdahale ettirmediğini, hayvanların gıybetini yasakladığını, ifade etti. Anayasa’nın değişmesiyle herşeyin bitmeyeceğini, asıl toplumdaki zihniyetin değişmesi gerektiğini vurgulayan Kadir Akbaş, sözlerini şöyle tamamladı: ”Herbirimiz temel hak ve hürriyetlerimizi bilmeli, günlük hayatımızda, ailemizde, çevremizde bilfiil yaşamalıyız. Üstadın dediği gibi, ”bir millet cehaletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti dahi müstebid eder.”
Yeni anayasada devrim kanunları olmasın

Avukat Kadir Akbaş, Meclis’te yapılacak yeni anayasa’da Kemalizm, Atatürk Milliyetçiliği, Devrim Kanunları ve bunlara dair atıfların yer alması durumunda felâkete yol açılacağını kaydetti. Düzce Yeni Asya Derneği’nin düzenlediği “Yeni Anayasada Neler olmalı?” konulu seminerde konuşan Avukat Kadir Akbaş 1982 Anayasası’nın darbeciler tarafından gayri demokratik usul ve yöntemlerle hazırlatılıp, millete onaylatıldığını hatırlattı. Akbaş, yapılacak yeni anayasa hususunda da şunları söyledi: “Yeni anayasa’da lâiklik doğru, net, tarif edilmeli. Din tanımı yapılmamalıdır. Dînî inanç ve ibadetlere engel koymamalı, tarafsız kalmalı, özgürlükçü bir din anlayışını göstermelidir. Bediüzzaman’ın [Lâik devlet, dinsizlere sefahatçılara ilişmediği gibi, dindarlara, takva sahiplerine de ilişmemelidir] dediği gibi olmalı. Yeni anayasa’da, 1982 anayasası’nda koruma altına alınan ‘devrim kanunları’ yer almamalıdır. Bir kişinin muhayyilesi ilânihaye bizler açısından bağlayıcı olarak kabul edilemez. Günümüz Türkiye’sinin problemlerini çözebilmek için bunları aşmalı, yeni anayasa’da asla yer verilmemelidir. Yeni anayasa’da Kemalizm, Atatürk Milliyetçiliği, Devrim Kanunları ve bunlara dair atıflar yer alırsa felâket olur. O zaman bu anayasa asla ruhuyla yeni demokratik ve sivil bir anayasa olmaz, tarihî bir fırsat heba edilmiş olur. Unutmayalım ki, milletin referandumdaki talebi, demokratik sivil bir anayasadır” diye konuştu.

Siyasîler bugün Kemalizm’e atıfla Türkiye’nin problemlerinin çözümünü dillendiriyorlarsa, açık söylüyorum, sivil anayasa hayaldir” diye sözlerine devam eden Akbaş, “yeni anayasa, suçta şahsilik ilkesini samimî olarak benimsemeli. Birinin suçuyla onu yakınlarının, başkalarının cezalandırılamayacağını, hakikî adaletin bu anlayışla sağlanacağını vurgulamalıdır. Anayasanın ruhunda adalet ve merhamet anlayışı hakim olmalıdır” diye konuştu.

DEVLET, MİLLETE HİZMET EDEN BİR AYGIT OLMALI

Avukat Kadir Akbaş, Yeni Asya camiasının, her zaman demokratik, hürriyetçi, parlamenter rejimi savunduğunu, 1982 Anayasasına ilişkin herşeye rağmen red oyu verilmesini kamuoyu’na açıkladığını ve red oyu verdiğini, tarihin şahadetiyle yüzünün ak ve başının dik olduğunu söyledi. “Anayasa’yla devlet, insanların geleceğini belirliyor, çocuklarımızın, torunlarımızın istikbalini şekillendiriyor” diyen Akbaş, sözlerine şöyle devam etti: ”Anayasa insana nasıl bakıyor bu çok önemlidir. İnsanı ve ihtiyaçlarını hedeflemeyen bir anayasa, milletle sürekli çatışır. Bireysel ve toplumsal problemler, kaoslar üretir. Anayasa, özellikle insan onurunu ön plânda tutmalıdır. Devlet, millete hizmet eden bir aygıt olmalıdır. Bizi T.C. vatandaşı olarak kabul etmeli, inaçlarımıza, ırkımıza, mesleğimize göre iyi, kötü diye tasnife tabi tutmamalıdır. Hepimizi birinci sınıf vatandaş kabul etmelidir.” Akbaş, bugünkü anayasanın hoşnutsuzlar kitlesi oluşturduğunu, inançlarından veya etnik kimliğinden dolayı, çok sayıda insanın mağduriyetlerine sebebiyet verdiğini söyledi. “Devlet, farklı inanç ve görüşlere karşı hep belirleyici olmuştur” diyen Akbaş, “Oysa lâik devlet dinle ve onun müntesipleriyle mücadale etmez. Devlet, otuz yıldır tesettür mağduriyetlerini tehlikeli ve sakıncalı göstermiş, dindarların ibadet hak ve hürriyetlerini engellemiştir. Mevcut anayasa, inançları vicdanlara hapseden bir anlayışa sahip. Biraz daha geçmişe gidersek, devletin ezan, cami, Kur’ân gibi kutsallarımıza da müdahale ettiğini görürüz” şeklinde konuştu.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*