“Din dersi”ne “seçmeli” revizesi!

Meclis Millî Eğitim Komisyonu’nda kavgalı tartışmalarla görüşülen “4+4+4 teklifi”nde, Millî Eğitim Bakanı’nın ifâdesiyle “rötuşlar”la “geri adımlar” devam ediyor.

Sâdece 28 Şubat’ın dayatması “8 yıllık zorunlu eğitim”in devam ettirilmesi ve temel eğitimin 11 yıldan 12 yıla çıkarılmasıyla kalınmıyor. Bakan’ın savunmasıyla, “28 Şubat”tan kalma “mevcut uygulamaların hiçbirinde değişikliğin olmadığı” sistemde, yeniden “din öğretimi“ne ilişildiğinden bahsediliyor.

Medyada geçiştirilerek âdeta kamuoyundan saklanan, Alt Komisyon’da ilköğretim müfredatındaki önemli bir revizeyle, “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi” derslerinin “on iki yıllık temel eğitim”in ilk dört yılında kaldırılması ve ikinci dört yıldan itibaren “seçmeli” hale getirilmesi, satır aralarında gözden kaçırılıyor.

Gerçek şu ki, hâlen “zorunlu” halde iken bile yetersizliğinden yakınılan “din dersleri”nin müfredatını zenginleştirmek yerine, ancak ikinci kademede verilecek “din dersleri”nin de bazı dil bilgisi dersleri gibi “seçmeli dersler” kategorisine alınması halinde, “28 Şubat postmodern darbesi”nin bile cür’et edemediği şekilde müktesep bir hak peşinen kaybedilecek.

Ve bu tâvizle, “eğitimde reform” iddialarıyla ortaya atılan “teklif”, daha baştan güdük duruma düşecek…

ZÂTEN KİFÂYETSİZ…

Bilindiği gibi, 2005-2006 eğitim-öğretim yılında Tâlim Terbiye Kurulu’nun “din eğitimi”ni “din öğretimi”ne dönüştürmek gerekçesiyle “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi”nde yaptığı müfredat değişikliği hâlâ düzeltilmiş değil.

Bu dersler, ilgisiz bilgilerle doldurulmuş. “Din dersi” kitaplarında “Atatürk ve Din” başlığı altında, “Atatürk’e göre din”in ve “Atatürk’ün din görüşü”nün işlendiği üniteler, “Atatürkçülük”ün anlatıldığı “okuma parçaları” okutuluyor.

Böylece, yüzde 99’u Müslüman olan milletin çocukları, mevcut müfredatla dinlerinin temel bilgilerini bile öğrenemezken, aynı derste dinle ilgisi olmayan resmî ideolojinin körpe zihinlerin bulandırılmasına devam ediliyor.

Ne var ki müfredattaki bu derin muhtevasızlığa ve çarpıklığa, “seçmeli” revizesinin eklenmesi, ciddî bir kırılganlığa ve yeni sıkıntılara sebebiyet verecek.

“Zorunlu ve temel eğitim” içinde “din dersleri”nin “seçmeli” hale getirilmesi, zaten yetersiz olan bu dersleri daha da zayıflatacak…

Peki, bu durumda, hâlen ilköğretimin ilk üç sınıfında okutulmayan, dördüncü ve beşinci sınıfında okul yöneticilerinin takdirine bırakılan “din dersleri”nin vaziyeti ortada iken, ikinci kademeden itibaren “seçmeli” hale getirilmesiyle, çocuklar öğrenmeleri gereken temel dinî bilgileri 10-11 yaşından sonra nasıl edinecekler? Küçük yaşlarda bellenmesi gereken namaz sûrelerini nasıl belleyecekler?

Sonra ikinci kademenin “zorunlu” olmasıyla “açık öğretim”e imkân verilmezken, Peygamberimizin (asm) 7 yaşından itibaren teşvik edilip öğrenilmesini istediği Kur’ân öğrenimi nasıl yapılacak? İlk kademeden sonra çocuğunu “açık öğretim”e çekip Kur’ân kursuna göndermek isteyen ya da hâfız olarak yetiştirmek isteyen ebeveynlerin-velilerin ve çocuklarının demokratik eğitim hakkı ve hukuku ne olacak?

MÜFREDAT GELİŞTİRİLMELİ

Devletin, çocukların dinlerini öğrenmelerini engellemeye hakkı yoktur.
Tam tersine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gereği, “devlet, ebeveynlerin çocuklarına kendi dinî ve felsefî inançlarına uygun olan eğitim ve öğretimin verilmesini isteme haklarına saygı göstermek” zorundadır.

Bundandır ki zaten kifâyetsiz kalan “din dersleri”nin içini daha da boşaltacak adımlardan kaçınılması ve “din dersleri”nin muhtevasının geliştirilmesi gerekir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*