Dinlemeler, tecessüsler ve üflemeler üzerine

Kur’ân-ı Kerîm’de tecessüs, gizli dinleme veya üfürme kelimeleri mutlak şerr veya kötülük çerçevesinde zikredilip ele alınmıştır. Şeytanların işleri veya vasıfları olarak zikredilir. Levh-i mahfuz ve isbat’ta vazifeli yazıcı meleklerin bilgilerine ulaşmak üzere yükselen şeytanlara Rabbimin yaptığı muameleyi de Kur’ân’dan öğreniyoruz.

Dinleme ve tecessüs fiilleri kadar ‘‘üfleme’’ fiili de semavî dinlerde çirkin görülmüştür. Eski Mısır’daki Firavunun sihirbazlarından günümüzdeki dehşetli dinsizlik cereyanı, Yeni Muhafazakârlar ismini almış Troçkistlere kadar tarih, çeşit çeşit üflemelerle muhatap veya rakiplerini tesir altına alan bu üflemecilere şahit olmuş.

Bediüzzaman Hazretlerine göre I ve II. Dünya Savaşlarında da bu üflemelerin önemi büyüktür. Emmanuel Karasso’dan General Milne’ye kadar ve bilhassa 2. Dünya savaşını anlatan: ‘‘Maddî ve manevî şerlerini siyasî diplomatların radyo diliyle herkesin kafalarına sihirbaz ve zehirli üflemeleriyle ve mukadderat-ı beşerin doğma ve ukdelerine gizli planlarını telkin etmeleriyle bin senelik medeniyet terakkiyatını vahşiyane mahveden şerlerin vücuda gelmeye hazırlanmaları tarihine tevafuk ederek …”ifadelerini Felak Sûresinden çıkaran Said Nursî Hazretleri bu şerlerin bir ucunu da Cengiz ve Hülagu fitnelerine bağlıyor.

Tarih, belki de 21. yüzyılın en dehşetli tahribatlarının başına 11 Eylül ihtilâliyle başlayan Arap-İslâm katliâmını yazacaktır. Bilhassa Arap katliâmına yol veren plan ve projenin terörist Julian Assenge’in Wikileaks sızıntılarıyla birlikte sahneye konulduğunu hepimiz biliyoruz. Neoconların üfürükcüsünün elini kolunu sallaya sallaya dünyayı dolaşması ise, bu meselenin devletleri aştığını ve devletlerin içine yerleşmiş bu dehşetli cereyan mensuplarının ne kadar tahripkâr olduklarını gösteriyor. Neocon’ların bizde yaptırdıkları 12 Eylül’den itibaren 1980’leri, 90’ları ve 2000’li yılları enstitülerinde olgunlaştırdıklarını ve bütün ihtilâl ve kaoslarını buralarda detaylıca hazırladıklarını sonradan öğreniyoruz.

Julian’a karşı Edward

Risale-i Nur’daki ahir zaman atlasını takip etmeyenleri içine düştükleri cehalet labirentleri cehennemi tedai ettiriyor. Çıkışı olmayacak daracık sokaklar…. Ufuksuzluk…. Ve de ümitsizlik…

Bir asrı aşkındır Bediüzzaman diyor ki; devletler ve milletler savaşı, yerini sınıf ve menfaat grupları savaşına terk etti, demesine rağmen bizdeki muhakemesizler aktüel global olaylara kırk sene öncesinin gözlüğüyle bakıyorlar. Amerika, Rusya, AB veya Almanya Türkiye düşmanlıklarından bahsediyorlar. Ahmaklığın bu derecesine pes doğrusu.

Yani bu nakıs görüşlüler, Edward Snowden’ın ABD hükümetinin bilgisi dahilinde Moskova’ya uçtuğuna inanamazlar. Neoconlarla baş edemeyen Hıristiyan Batı’nın birçok meselede Rusya ile ittifak içinde olduklarını da bilemezler. AB içindeki 1. ve 2. Avrupa (Hıristiyan AB ile saldırgan ateist AB) mücadelesini de idrak edemezler. Zira onlar üfürüklerle hipnoz olduklarından yalnızca Asange’nin doğrularına inanırlar. Rasmussen, Merkel, AKP ve Sarkozy gibi siyasetçilerin mensup oldukları mahfilin Avrupasıyla; Clinton’ların, Chirak, Schrüder, Solana, Putin ve Türk Demokratlarının mensup oldukları mahfiller arasındaki amansız mücadeleyi nereden bilecekler ki… Medyanın Global manada neocon ve neoliberal taraftarı finansörlerin tesirine girdiği bir dünyada, zehirli üfürmelerin ve tecessüslerin kimler tarafından yapıldığını anlamak elbette kolay olmuyor. Türkiye’deki medya fecaatını (AKP’nin bekçiliğini yaptığı havuzdan beslenen medya) bilenler, Türk insanının sair milletlerden daha şanssız olduğuna elbette karar verirler.                    

ALMANYA BND’Sİ  TÜRKİYE’Yİ  DİNLEMEZ…

Almanya Türkiye’nin nesini dinleyecek… Veya şöyle soralım. Bizim Almanya’nın ali menfaatlerini alâkadar eden hangi sırrımız var ki… Düne kadar Amerika’nın Merkel’i dinlemekte olduğu konuşuluyordu. Almanya’nın dört bir yanında bulunan ABD askerî üsleri, dinleme merkezleri ve kurumları acaba neden Merkel’i dinlemeye almıştı? Almanya ve Türkiye hükümetlerinin bilgisi dahilinde bu coğrafyalarda cirit atan neocon teröristlerin yaptıklarını elbette birileri takip edecekti. Julian Assenge’nin fitnelerini Snowden’ın NASA’dan getirdiği bilgilerle durdurmaya çalışan I. Avrupa’nın küresel manada II’inci Avrupa ile gizli bir savaş içinde olduğunu bilemeyenler, vakit-i haşre kadar cehalet labirentlerinde üzüntü içinde koşuşturacağa benziyorlar. Yeni Asya mükerreren yazdı. Hem Ukrayna, hem Suriye, hem Arjantin ve hem de Orta Afrika’da bu iki Avrupa’nın savaşı devam ederken, Amerika Almanya’yı, Almanya Türkiye’yi dinlemiyor. Belki küresel manada terör organize eden; daha önce El-Kaide’yi sonra Arap katliâmını ve bugün IŞİD’i harekete geçiren güçlerin siyasetçileri, devlet içindeki bürokratları ve ajanları dinleniyor. Wikileaks sızıntılarına karşı seçilmiş hükümetler ve millî devletler bir şey yapamayınca; o fitneleri deşifre edecek neocon siyasetçiler hakkında dosya oluşturacak ve yangınları öncesinden durduracak dinlemeler yapılacaktır. Türk halkına Türk siyasetinin bağımsız olduğu süsü veren AKP’lilerin 2002’den günümüze gelen çizgide hiçbir fiilinde hür olmadığını ve neoconlardan bağımsızca hareket etmediğini milletimiz öğrenebilseydi, meselelerin mahiyeti anlaşılmaya başlayacaktı. Deniz Baykal’ın Erdoğan’ın yasağını kaldırması, iki ana muhalefet hakkındaki kasetler, Suriye’nin dostları tiyatrosunun iç yüzü ve Erdoğan ile Merkel arasındaki zillete uğrayan AB Serencamı da, kıyamet kopmazsa o dinlemelerle ortaya çıkacak gibi. Bediüzzaman’ın ifadesiyle “kendi menfaatleri için küre-i arzı ateşe atan üfleyicilerin ve sihirbaz diplomatların tahribata ait bütün işleri aynı şeydir…”

Bu üflemelerin biçimlerine teknolojiyle zamanın elbiselerini giydirenler; dinleme, tecessüs ve üflemelerin global mahiyetini anlayacaktır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*