Bugün bir çoğumuz baba ocağından ayrı, diyar-ı gurbetlerde yaşasak da, hafızamızın derinliklerinde çocukluk hatıralarımızın derin izleri vardır. Tahta beşiklerde yatarken annemizin söylediği ninniler ve ilâhiler kulaklarımızda çınlamaya devam etmektedir. Ninelerimizin masalları, dedelerimizin anlattığı dînî menkıbeler, babamızın askerlik hatıraları, hep bizimle birlikte gittiğimiz yerlere taşınmıştır. Bayramlık elbiselerimize bulaşan çamurlar, çamurlara karışan gözyaşlarımız, annemizin azarı, komşuların bize şefaatçi olması, şımarık hareketlerimiz, taşkınlık ve muzırlıklarımız, hep doğduğumuz yerlerde kalmadı mı? Hafızamızın köşelerini bir yoklasak, en güzel hatıraların, en hırçın kavgaların, en masum sevdaların çocukluğumuzun geçtiği evlerde, sokaklarda ve köylerde kaldığını göreceğiz. Onun için memleket deyince yüreğimin bir yerlerinde yanık kokuları yükselir.
Hayatın akışı içinde sürüklenip giderken, suların durulduğu yerlerde durup geriye doğru şöyle bir bakıyorum. Hayalimin ayakları beni memleketime, hem de yıllar öncesinin toprak damlı evlerine götürüyor. Toprağın kokusunu ne kadar özlediğimi fark ediyorum. Çimenlerin arasında şırıl şırıl akan çayları, karşı tepelerden yayılan kekik kokularını, yamaçların sislerini, serçelerin seslerini, ne kadar çok özlediğimin farkına varıyorum. Beni memlekete bağlayan en kuvvetli bağın ise, köyümün mezarlığında olduğunu görüyorum. Memleket hatıralarının en canlı örneği, ölüler diyarı olan mezarlıklarda yaşıyor. Yıllar sonra da olsa, annemin mezarının başına vardığım zaman, biri baş ucunda, biri de ayak ucunda dimdik duran iki uzun taşla karşılaşırım. Annemden on beş yıl sonra vefat eden babamın mezarı ise, böyle yüksek taşlar dikili olmadığından, her gittiğimde otlar arasında uzun süre babamın mezarını aramak zorunda kalırım. Demek ki babamın anneme gösterdiği vefayı, bizler babamıza gösterememişiz diyerek kendime sitem ederim. Çünkü annemin mezarındaki o koca taşları babam kağnı arabası ile uzak yerlerden taşımış, ebedî hayat arkadaşının baş ucuna ve ayak ucuna kendi elleri ile dikmişti.
Memleket deyince daha bir çok hatıralar hatırıma hücum eder. Bazılarında gözüm dolarken, bazılarında yüreğim kabarır. Tatlı bir hüzün, sıcak bir sevinç, yoğun bir hasret dalgası ile gönül denizi dalgalanır. Gurbet şiirleri ve memleket türküleri ile bu dalgarın durulmasını beklerim.
Benzer konuda makaleler:
- Çocukluğumuzun bayram hatıraları
- Babalara dair…
- Sıladaki kabristan
- Kime benziyor?
- Kutlular ile kutlu hizmetler
- Tüketebildiler mi Nurcuları?
- Nurlar’la kucaklaşan bir mekân: Köçeri Köyü
- Biz, bu bayramın geleceğini günler önceden anlardık…
- Çocuğumuzu yeniden fark etmek
- Bir veli-yi şehidin aziz hâtırasına…
Okur-Yazar (Hem okur, hem yazar, şiir yazar, makale yazar, anı yazar, roman yazar…)
İlk yorum yapan olun