Doğmamış bebeğin hukuku üzerine yaşanmış olaylar

Bilim ve teknolojinin gelişmesi tıpta kadın sağlığı alanını da etkiledi şüphesiz. Anne rahmindeki bebeğin hareketlerini takip edip, renkli resimlerine bile ulaşabilirsiniz. Yalnız cinsiyeti ve sağlığı konusunda kesin bir sonuca ulaşmak yine de mümkün değil. Az da olsa bir yanılma payı her zaman var!

Bebeğin kız ya da erkek olması (daha çok kız bebekler alınıyor), zihinsel ya da bedensel bir engele sahip olduğunu tesbit etmek kürtajın sebeplerinden bir kısmını oluşturuyor.

Oysa ki, hepimizin çevresinde müşahede ettiği ya da yaşadığı gerçekler “Rahimlerde olanı ancak Allah bilir” ezeli hükmünü kör gözlere gösterir nitelikte.

İşte size onlardan birkaçı:

YAŞANMIŞ  OLAYLAR

* Doktor kontrollerinde ikinci bebeğinin  de kız olduğunu öğrenen anne, bebek çeyizlerini de buna göre hazırladı. Bütün dostlar ikinci bir kız bebeği kucaklamaya hazırlanırken, doğumhaneden gelen haber şaşırtıcıydı: Sağlıklı bir erkek bebek dünyaya gelmişti!

* Anne adayı yapılan tahlil ve kontrollerde büyük ihtimalle doğacak bebeğinin zihinsel özürlü olacağını öğrendi. Bebeğin kafasının büyük olmasının tesbit edilmesi de buna bir delildi. Üzgün, ama çok üzgündü.

Durumu arkadaşlarına anlattığında, onlar hamile annenin psikolojisini alt üst eden doktorun ihtisasından, donanımından endişe ederek, anneyi teselli ettiler: Bize düşen neticeye rıza göstermekti.

Üstelik hangi sağlıklı insan hayatının geri kalan bölümünde zihinsel ve bedensel engelli olmayacağını garanti edebilirdi ki? Geçirdiği bir kaza ya da hastalıkla zihinsel bedensel sağlığını kaybeden insanları unutmamalıydık.  Hepimizin başına gelebilirdi…

Haftalar sonra dünyaya gelen bebek son derece sağlıklıydı. İlerleyen aylardaki gelişimi de onun zeki bir çocuk olacağını gösteriyordu.

Gerçekten de şimdi o kurduğu cümleler, oynadığı oyunlar, yaptığı şakalarla annesinin ve akrabalarının gözbebeği…

* Yukarıdakilerin haricinde bunların tam tersi örnekler de yaşanmıyor değil!

Erkek bebek beklerken kız bebek ile karşılaşanlar, bedensel ve zihinsel açıdan sağlıklı olduğu ifade edilen bebeğin doğum sonrası safhalarda öyle olmadığının anlaşıldığı nice örnek!     

BİR ÖRNEK DE MİM KEMAL’DEN…

Mim Kemal Öke ülkemizin önemli ilim adamlarından biri. Şimdilerde okuyup, yazabilen, İngilizce öğrenen, müzikle uğraşan kızı down sendromlu dünyaya gelmiş. Anlattıkları ibretli: “Nazlı doğduğunda çok bocaladım. Erken doğumla dünyaya geldi. Down sendromlu olduğunu ‘dank’ diye söylediler. Korkunçtu. Hemşirelere ‘Annesine göstermeyin’ dedim. İki gün göstermediler… Şöyle düşünüyorsunuz: Otopark hizmeti veren bir yere paslayabilirim! Veyahut ümit ederim, yaşamaz! Veyahut da bir baba olarak yeni bir hayata, evliliğe adım atarım, yeni bir çocuğum olur.”
Bir özel hastanede, doktorun söylediği sözler  Mim Kemal’in zihnine yerleşir: “Bağışıklık sistemi zayıf! Camı açık bırakın, hallolur, sapır sapır dökülür!”

Öke, için kızı başta kendilerine verilen bir cezadır. Bu durum, bir Cuma namazına kadar devam eder: “Tanrıya küsmüştüm. O küslüğüm nedeniyle, eşimin zorlamasıyla Cumaya gittim. Bu küslük nedeniyle en arkaya oturdum. Bir anda hayale daldım. Bir uçurumun ucunda duruyordum. Karşı tarafa geçmem gerekiyordu. Fırtınalı bir havaydı. Karşıya geçmek için yan duran, keskin bir bıçağın üstünden yürümeliydim. Hep, sarışın ve mavi gözlü bir kız çocuğum olsun isterdim. Ona büyüyünce İskoç etek giydireyim, saçlarını iki yandan at kuyruğu yapayım isterdim. O kız karşımdaydı. ‘Baba, tut elimi, ben seni karşıya geçireceğim’ dedi. Elini uzattı ve çekti. Birden kendime geldim.”

Namaz biter bitmez, koşarak eve gider ve Nazlı’ya sarılarak ağlamaya başlar. Bu, hayatı için bir dönüm noktasıdır: “O anda ‘Bundan sonra bütün hayatımı Nazlı’ya adıyorum’ dedim. Eşim zaten o noktadaydı. Ondan sonra eğitimi için yurtdışına gittik.” (Aksiyon dergisi, 13 Haziran 2011)

GÖZLER ŞAHİT: CENİN ACIYI HİSSEDER

Teknoloji anne rahmindeki bebeğin görüntülerine rahatça ulaşabiliyor derken söylemeden geçmeyelim. İnternetten, kürtaj esnasında anne rahmindeki ceninin nasıl hareket ettiğini takip edebilirsiniz. Kendisini rahimden kazımak üzere gelen makas darbelerinden nasıl da kaçmaya çalışıyor. Ağzınızdan ister istemez “O hiçbir şeyden anlamayan cansız  bir et parçası değil, her şeyi fark eden bir insan tomurcuğu!” sözleri dökülüveriyor. (Zaten yapılan araştırmalar da hamileliğin ilk haftalarından itibaren ceninin acıya duyarlı olduğunu ispatlamış durumda…)
“Kürtaj cinayettir!” sözün abartı değil, tam da yerine oturan bir hakikat!  Bu hakikatin o kadar çok şahitleri var ki!
Başta gözleriniz!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*