Dondurucu güneşli günler…

Risale-i Nur’u dikkatlice okuyan Nur Talebeleri bilirler.

Bediüzzaman’ın Emirdağ Lâhikası’ndaki; “Çok tecrübelerimle umumî bir hatanın neticesinde hava ile zemin zelzele ile fırtına ile gadab-ı İlâhîyi haber vermek nevinden hiddet ediyorlar gibi âdete muhalif bir vaziyet gösterdiler…” diye devam eden satırlarından insanların fiillerine hava ve zeminin nasıl hiddet ettiğini çokça okumuşlardır. Avrupa’da bahar bekleyenler de bu mânâyı konuşuyorlar, bugün… Soğuk ve karlı Mart ayının haşin yüzüne baktıkça Müslümanlar; çevresini, medyayı ve Avrupa ile alâkalı uzak-yakın hadiseleri tedirginlik içinde takip ediyorlar. Bilhassa Mart ayının son iki haftası… Güneş nurunu alabildiğinde etrafa serptikçe, hava sıfırın altına düşmekte adeta inat ediyor. Berrak gökyüzü ve pencerelerden sizi sokağa dâvet eden güneşe aldanıp dışarıya çıktığınızda, donmuş sular ve topraklarla karşılaşıyorsunuz.

Avrupa son yüzyılın en soğuk Paskalyasını, dondurucu güneşli şu günlerde yaşıyormuş. Bahar tatilindeki çocukların sesleri sokağa taşmadığı gibi, geçmiş zamanlarda ötüşleriyle sabah namazını ilân eden kuşlar da görünmüyor, çevrede… İnsanların isyanını protesto eden havanın şu haline sebep olacak zahirde pek büyük bir hadise de görünmüyor, gibi. Fakat, Papa Fransiskus’un Şam-ı Şerif çağrısına kulaklarını tıkayan İngiltere, Fransa ve Almanya hükümetlerinin; deccaliyetin Suriye’de akıttığı kana seyirci ve bazen de gizlice destekçi olmaları, galiba dünyamızın karşılaştığı en önemli cinayetlerden birisi olmalı. Bağdat’ı bizzat elleriyle harabeye çeviren barış karşıtları, siyasal İslâmcıların humkundan istifadeyle Suriye’de yaktıkları ateşle, daha kolayca Müslümanları imha ediyorlar. Yalnız Papa’nın canını en çok sıkan husus, Selefi Benedikt 16.’nın değindiği üzere, Şam ve Halep’in kudsiyetleri… Bağdat ve Basra’da sadece İslâm tarihi ve mirası harap oluyordu… Fakat Suriye’de Hıristiyanlığın en değerli eser ve hatıraları da yangının içine düşmüş durumda. Francesko’nun Paskalya ayinindeki; “Müslüman kardeşlerim” ile “Suriye vurgusunu,” Hıristiyanların gözleriyle okumak gerekiyor. Bu bölgedeki ateşi söndürebilecek yegâne unsurun da AB olduğunu herkes biliyor. Gel gör ki; semavî dinlere de düşman mevcut politikacılar, ateşi söndüreceklerine alevlendirmeye çalışıyorlar. Avrupa’nın Mart sonunda zemheri ateşine yakalanmış olması bundan olamaz mı?

Avrupa’da nazardan kaçan diğer bir husus ise; dinsizlerin sefahat ve ahlâksızlığı, sosyal hayatın aktüel prensipleri arasına taşıma gayretleridir. Bu insanlık karşıtı fiillerini ise “Liberalizm” kimliğiyle yapmaya çalışıyorlar, Semavî dinlerin temel kabul ettiği ahlâkî değerleri ortadan kaldırmaya çalışanlar siyaset ve medyayı kullanarak, bir günahı milyonlar seviyesine çıkarıp umuma mal etmeye gayret ediyorlar. Bu ataklarının; insanlığın uyanması ve ahlâksızlık karşıtlarının haklarını efkâr-ı ammede arama süreciyle başladığını hepimiz biliyoruz. Yani bu coğrafyada, daha öncesinde olduğu gibi dinsiz-sefih Avrupa ile İsevî Avrupa arasında cereyan eden dehşetli bir çatışma söz konusu… Bankaların liberal geçinen bazı dinsiz ve sefih medya ve siyasete destek olmaları, adil olmayan bir mücadeleyi ortaya getirmiş, görünüyor. Şeffaflık, murakabe, adalet ve insanî değerler için vuruşan İsevî AB’ye duâdan başka bir şey elimizden gelmiyor, şimdilik…

Bulutsuz, berrak ve nurlu gündüzlerin, soğuğuna rağmen bazı müjdeleri koynunda sakladığına inanıyoruz. Beş on sene önceki meskenet, zillet ve tedirginlik toprağını üzerinden atmışa benzeyen AB coğrafyasında, önceden deccaliyet soğuğundan gizlenmiş filizler, “huzur” için gün sayıyorlar. Şark’tan doğan Kur’ân güneşinin biraz daha sıcaklarına olan ihtiyaçlarını artık gizlemiyorlar.

İki cenahtan birinci ve ikinci dinsizlik cereyanlarını (Mektubat, 15. mektup, 4. sual) sormaya başlamış İsevilerle insaniyetperver ehl-i ilmin son zamanlardaki gayretleri, güneşli soğuk gündüzlerin arkasına saklanmış Nisanın rahmeti günlerini müjdeliyor, kanaatindeyiz…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*