Dünyevîleştirmenin eğitimde görünen yüzü

Çağımızda şu dünyevîleşme dediğimiz unsur gittikçe hız kazanıyor…

Bu olumsuz hızın yansımalarını eğitimde ve eğitimcide de görmek mümkündür.

Bakınız devletin eğitim kurumlarına; ‘Arşiv’ adı altında ihsas edilen depolar yığınla araç gereç mezarlığına dönmüş adeta…

Kırtasiyesinden tutun bina onarımına kadar müthiş bir bolluk mevcuttur…

Tasarruf tedbirleri adı altında genelgeler yayınlanır, fakat arzu edilen olumlu sonucun alındığı inandırıcılıktan uzak görülmektedir…

Bütün bunların yanı sıra eğitime yatırım altında eğitime harcananların bir dünyevîleşme manzaraları izhar etmektedir. Tutumlu olmak tutumluluğa riayet etmek maalesef hep dilde ve kâğıt üstünde kalmaktadır.

Hiç unutmam öğretmenlik yıllarımızda tebeşir bulmakta ve temin etmekte zorluklar yaşardık. Dışarılarda bulunan beyaz küçük ve yumuşak taşlarla sınıftaki kara tahtalar üzerinde yazmak yoluyla eğitim – öğretim yaptığımızı.

Şimdiler akıllı tahtalar, bedava ders kitapları, okullar doğalgazlı, sınıflar elektrikli aydınlatmalı gibi ileri seviyede maddî imkânlar mevcuttur.

Şekil itibariyle çokta güzel okullar yapılmakta, içleri modern araç ve gereçlerle donatılmaktadır.

Yani fizikî ve donanım açısından bir hayli ileri mesafede olan eğitimimiz maalesef gelişen ve değişen çağımız şartlarına uygun bir sistemle yönetilmek ve idare edilmekten uzaktır.

Yeni şekilcilik itibariyle dünyevîleşmenin zirvesinde seyr eden eğitim kurumlarımız müfredat ve iyi yetiştirme unsurlarında sınıfta kalmaya devam etmektedir.

Eğitimde dünyevîleşmenin bir başka versiyonuda eğitimcide görünmesidir.

Güzel ve hayırlı bir meslek sahibi olmanın verdiği sonuç hamd ve şükrün yanı sıra gelecekte maddî ve manevî değerlere sahip çıkması yönünde ellerinin altındaki körpe dimağları olumlu yönde eğitmeleri iktiza eder; eğitimcilerin…

Eğitimci gibi onurlu bir meslekle kazandırılacak meselelerin doğru şuurunu esas alarak gerek hayatı ve gerekse icra ettikleri mesleklerini büyük sorumluluklarla icra etmeleri gerekmektedir.

İnsanın iki boyutlu bir varlık olduğu realitesinden hareketle, eğittikleri çocukların ruhî eğitimlerinde sağlam kriterlerle mücehhez olmaları yönünde hareketi esas almaları lâzım ve elzamdır.

Meslekleri dışında kendi dünyalarında, kendilerini doğru istikamette yenileyerek çalışmalar yapmaları sürekli ve düzenli bir okuma alışkanlığının yanı sıra araştırıcı ve geliştirici istikamette çalışmalıdırlar.

‘Boş’ denilen vakitlerde maddiyata yönelik sohbetlerden kaçınılmalı, ülke insanımız manevî ve millî değerlerimize yönelik projeler üreterek hareketi esas almalıdırlar.

Nezih ve olumlu tutum davranışı benimseyip hayatıyla bu olguları yaşadıkları gibi dil unsuru ile de yaptıkları iyilikleri etraflarına yansıtmalılar…

İyi bir insan vasıflarına hayiz oldukları gibi, iyi bir eğitimci olmaları da gerekmektedir.

Sonuçta toplum içinde ‘örnek insan’ profilini hem lisanî halleri ve hem de lisanî kalbiyle samimî bir şekilde gidermeleri gerekmektedir. Zira, toplumumuzda eğitimciye karşı gösterilen sıcak ilgi ve alâkanın karşılığını böylesine olumlu tutum ve davranışlarla vermeleri mümkündür diyoruz.

Maddiyatın dünyevîleşmede önemli unsur olduğu muhakkaktır. Dünyevîleşmeye giden yolun maddiyata ziyade değer vermekten geçtiğinin bilinmesi gereken bir olgudur.

Dünyevîleşme gibi bir tehlikenin topyekûn cemiyetimize sirayet etmesinin önemli engellerinden birisi de eğitim ve eğitimciden geçmektedir. Bozuk rejimin kıskacına aldığı,

Eğitim sistemi ve bunu elinde tutan devletinde, eğitimcinin de bu hususiyetlere çok dikkat etmeleri gerekmektedir.

Ülke ve insanımızın istikbali adına, topyekûn bir kalkınmanın yolu sadece dünyevîleşmeden geçmiyor…

Japonya, bu hususa bariz bir örnek olsa gerek.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*