Durmuş Ali Çiçek de rahmetli oldu

Bundan kırk sene önce, Risale-i Nur’u tanıyalı 2-3 sene kadar olmuştu.

Rahmetli validem ve babamla beraber Ankara’dan, babamın memleketi Ermenek’e gitmek için Konya’ya gelmiştik. Peder ve valideme “Burada bizim Yeni Asya büromuz varmış, orayı bir bulup da, ağabeylerle görüşelim” demiştim. Onlar da rıza gösterince, üçümüz birlikte Mevlânâ meydanındaki, zannedersem Fatih çarşısıydı, oraya gelmiş ve üst katlarda bulunan Yeni Asya büromuzu bulmuştum. (Allah’a şükür, Nurları tanıdıktan sonraki o ilk seyahatimizde başladığımız bu cemaat ve arkadaşlarımızı ziyaret ve irtibat işini her gittiğimiz yerde müfritane, devam ettirmeye çalışıyoruz.)

Büroya girdiğimde içeride üç-dört ağabeyi sohbet ederken bulmuştum. İçeri girip selâm verip kendimi tanıtınca memnun olan ağabeylere, Ermenek’e giderken uğradığımızı söyleyince, uzun boylu ve biraz irice olan ağabey, yine orada bulunan ve mütebessim çehreli ağabeye işaret ederek, “Özsoy Ağabey, bak bu kardeş senin hemşehrinmiş” diyerek bir sohbet ve muhabbet havası meydana getirmişti. Meğer o ilk muhatap olduğumuz ağabey, Yeni Asya’nın o zamanki temsilcisi Durmuş Ali Çiçek imiş. Tabiî “hemşehrin” diye tanıştırdığı mütebessim çehreli, güler yüzlü ağabeyimiz de, rahmetli Mustafa Özsoy Ağabey.

Artık o tarihten sonra Konya’ya sık sık gider gelirdik. Her gidişimizde de tabiî Özsoy Ağabeyin yanında Durmuş Ali Çiçek Ağabeyle de görüşür, hem-hâl olur, sohbet ederdik. Kendisi dâvâsına sadık, ciddî yapılı bir ağabeydi. Özellikle o yıllarda bir fırtına gibi esen hareketliliklere, siyasî hadiselere hep Risale-i Nur ölçüleriyle yaklaşırdı.

1981 senesinde Ankara’dan ayrıldıktan sonra tabiî Konya’ya gidişler de seyrekleşti. Dolayısıyla Durmuş Ali Ağabeyle de pek görüşemiyorduk. Sonra, onun İstanbul’a taşındığını öğrenmiştim. Şu yakın zamana kadar da Özsoy Ağabeyin büyük oğlu Dursun’dan (Abdulkadir) haberlerini alıyordum, hatta bir iki defa ziyaret etmeyi de düşündüm, ama nasip olmadı. Daha doğrusu bizim İstanbul’a geldiğimizde uğradığımız mekânlarda pek karşılaşamıyorduk, onun için de görüşememiştik.

16 Kasım Cuma öğleden sonra, yazar arkadaşlarımızdan Raşit Yücel ile beraber, İstanbul’da Risale-i Nur Enstitüsü’nün tertiplediği “Demokrat Anayasa Arayışları” paneline iştirak etmek için deniz otobüsüyle gelirken, Dursun’a telefon açıp, programımızı söyleyip, beraber olmamızı istemiştim. Konuşmanın sonunda, “Osman Ağabey belki haberin yoktur, Durmuş Ali Çiçek Ağabey bu sabah rahmetli oldu” dedi. “Allah rahmet eylesin” dedim. Mazide kalan bu birkaç satırla da olsa onu yâd ederek ruhuna rahmet ve Fatihalar gönderilmesine vesile olalım istedik. Allah sana rahmet eylesin Durmuş Ali Ağabey, mekânın Cennet olsun, şimdi berzahtaki makamında hizmetlerinin uhrevî meyvelerini alıyorsun inşaallah!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*