Ebu Katade (?-674)

Resulûllah’ın süvarisi lâkabıyla tanınmakta olup ünlü sahabelerden biridir. Uzun yıllar İslâma hizmet etmiştir. Gerçek ismi Haris olmakla birlikte Ebu Katade künyesi ile tanınıp meşhur olmuştur. Peygamber Efendimizin (a.s.m.) “Allah yüzünü ak etsin. Allah’ım, onun tenini ve tüyünü mübarek kıl” mealindeki duâsına mazhar olmuştur. Risâle-i Nur’da ismi bu duâ sebebiyle zikredilmiştir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte vefat tarihi esas alınarak bir tahmin yürütmek mümkündür. Çünkü, vefat ettiği zaman yetmiş yaşlarında olduğu nakledilmiştir.

Bu nakle göre, altı yüzlü yılların başında doğmuş olduğu kabul edilebilir. Gerçek ismi hakkında muhtelif rivayetler mevcuttur. Gerçek isminin Haris olmasının yanında; Amr, Avn, Numan ve Beldeme şeklinde olduğuna dair nakiller de mevcuttur. Medineli olup Hazrec kabilesinin Benî Seleme koluna mensuptur.

Ebu Katade’nin çocukluk yılları ile ilgili bilgi yoktur. İkinci Akabe Biatı’ndan sonra iman ettiği ve Müslüman olduğu nakledilmektedir. Bedir Savaşı’na katıldığı bazı kaynaklarda geçmekle birlikte, bu naklin zayıf olduğu ileri sürülmektedir. Bu savaşa katılıp katılmadığı kesin olarak bilinmemesine karşılık bundan sonraki bütün savaşlara katıldığı bilinmektedir. Katıldığı savaş ve seferler sırasında meydana gelen harika olaylardan bazılarına şahit olmuş ve bunları nakletmiştir. Naklettiği hadiselerden bir kaçı Risâle-i Nurda da yer almıştır.

Bazı hadis kitaplarında yer alan bir nakilde Ebu Katade, sefer sırasında Peygamber Efendimizin mucizesine şahit olmuştur; “Mûte gazve-i meşhuresinde, reislerin şehadeti üzerine, imdada gidiyorduk. Bende bir kırba vardı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm bana ferman etti: ‘Kırbanı sakla; onun büyük işi var.’ Sonra susuzluk başladı. Yetmiş iki kişi idik. (Taberî’nin nakline göre, üç yüz idik.) Susuz kaldık. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm dedi: ‘Kırbanı getir.’ Ben getirdim. O da aldı, ağzını ağzına getirdi. İçine nefes etti, etmedi, bilmem. Sonra yetmiş iki kişi geldiler, içtiler, kaplarını doldurdular. Sonra ben aldım; verdiğim gibi kalmıştı.” (Mektubat, 1994, s. 123).

Risâle-i Nurda, Ebu Katade’nin bir savaşta yüzünden yaralandığı ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) onun yüzünü eliyle meshettiği aktarılmaktadır; “Meşhur Ebu Katâde’nin, yevm-i Zîkarad denilen gazvede, bir ok mübarek yüzüne isabet etmiş. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm mübarek eliyle meshetmiş. Ebu Katâde der ki: Kat’iyen ve asla ne acısını ve ne de cerahatini görmedim.” (Mektubat, s. 139).

Ebu Katade, Hicret’in sekizinci yılında bir keşif kuvvetinin başında Hadre tarafına gönderilmiştir. Burada Gatafan kabilesi oturmakta ve bölgedeki Müslümanlara büyük bir rahatsızlık vermekteydiler. İkide bir Müslümanların arazilerine giren, onlara saldıran bu kabile muhasara altına alınmış ve bir daha Müslümanları rahatsız etmeyecekleri şekilde etkisiz hale getirilmişlerdir. Ebu Katade, aynı yıl içinde başka yerlerdeki eşkıyalık hareketlerini bastırmak için de gönderilmiş ve bunları önlemeye muvaffak olmuştur. Ebu Katade en son olarak Tebük Seferi ve Veda Haccı’nda da bulunmuştur.

Gayret ve sadakatiyle takdirini kazanan Ebu Katade’ye, Peygamber Efendimiz; “Allah yüzünü ak etsin. Allah’ım, onun tenini ve tüyünü mübarek kıl.” niyazında bulunmuş, bu duânın bereketiyle, Ebu Katâde yetmiş yaşında vefat ettiği vakit, on beş yaşında bir genç gibi olduğu, nakl-i sahihle şöhret bulmuştur.” (Mektubat, s. 145)

Peygamber Efendimiz Ebu Katade için, “süvarilerimizin en hayırlısı” ifadesini de kullanarak onu taltif etmiş ve övmüştür. Gece boyunca devam eden bir sefer sırasında, Peygamber Efendimiz at sırtında uyuklamaya başlamış, kendisini gören Ebu Katade uyandırmadan iki kez doğrulmasını sağlamıştır. Üçüncü kez aynı şeyi yapınca uyanan Peygamber Efendimiz, Ebu Katade’nin çok hoşuna giden bu hareketinden dolayı kendisine yine; “Peygamberini koruduğun için Allah da seni korusun.” duâsını etmiştir

Peygamber Efendimizden büyük ölçüde istifade eden, nuruyla nurlanan Ebu Katade, yüz yetmiş civarında hadis-i şerif rivayet etmiştir. Hadisleri naklederken çok dikkatli ve titiz davranmıştır. Bu konu ile ilgili sohbetlerde de bilgi verip uyarılarda bulunmuştur. Peygamber Efendimizin; “Benim söylemediğimi bana atfedenler Cehennemde kendilerine yer hazırlasınlar.” mealindeki hadisini o da nakletmiş ve hadis nakledenlere bu ciddî uyarıyı hatırlatmıştır.

Ebu Katade, mü’minler arasındaki sosyal ilişki ve yardımlaşmalara örnek olacak davranışlarda bulunmuştur. Bilindiği gibi Peygamber Efendimiz, kul hakkı konusunda büyük ikazlarda bulunmuş ve Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna kul hakkıyla çıkılmaması ikazında bulunmuştur. Cenazesini kıldırdığı kişilerin borçlu olup olmadıklarını sormuş, şayet borçları varsa ödemeyi garanti altına aldıktan sonra cenaze namazlarını kıldırmıştır. Bir seferinde namazı kılınmak üzere getirilen şahsın borcunun olup olmadığını sormuş, borcunun olduğunu, karşılığında da bir şey bırakmadığını öğrenince cenaze namazını kıldırmamıştır. Bu sırada hazır bulunan Ebu Katade borcu üzerine aldığını bildirince cenaze namazı Peygamber Efendimiz tarafından kılınmıştır. Böylece Ebu Katade çok güzel bir tavır sergilemiştir.

Büyük halifeler döneminde de kendisinden istifade edilmiş, aralarında valilik olmak üzere muhtelif görevler kendisine tevdi edilmiştir. Ebu Katade, Peygamber Efendimizin (a.s.m.) duâsının bereketiyle çok güzel bir hayat yaşamış ve yetmiş yaşlarında iken 674 yılında Küfe’de vefat etmiştir. İleri yaşına rağmen vücudunda yaşlılık emarelerinden çok, dinçliği ve güzelliği ile dikkat çekmiştir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*