Eğitim hiç değişmemiş

Sabahtan akşama kadar eğitimin dertlerini konuşsak yine de azdır. Nasıl ki adalet mülkün temelidir, adaletsiz olmaz; aynı şekilde eğitimsiz de hiçbir şey olmaz.

Türkiye’deki ezbere dayalı eğitim sisteminin çocuklarımıza bir fayda vermediği, onları hayata hazırlamadığı ortak bir kanaat olarak karşımızda duruyor. Hepimiz, millî eğitim bakanlarının çok sık değiştiğinden hareketle eğitim sisteminin de değiştiği düşünürüz. Elbette eğitimle ilgili bakanların devamlı değişmesi, gelen her yeni yöneticinin kendisine göre sistem kurmaya çalışması eğitim sisteminin temel dertlerinden biridir. Ancak gerçek anlamda bir değişiklik olmadığı yetkili mercilerce ifade ve ilan edilmiş durumda.

“Yeni dönemde kurumsal eğitimin tasarımı” konulu panelde konuşan Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Müsteşarı Yusuf Tekin öğrencilerin artık devlet, toplum ya da aile dayatmalarına göre değil bireysel yeteneklerine göre yönlendirileceğini söylemiş. 8’inci sınıfı bitiren öğrenciye puanına göre hangi liseye, hangi üniversiteye gideceğinin dayatıldığını vurgulayan Tekin, “Zekiyse fen lisesine, puanı düşükse meslek lisesine gönderiyoruz. Ne okuyacaklarını, nasıl öğreneceklerini, hangi meslek sahibi olacaklarını çok önceden belirliyoruz. Yeni dönemde çocuklarımız devletin onlara sunduğu paradigmalarla mı yetişecek yoksa yepyeni, bireysel yetenekleri doğrultusunda içlerinden gelen farklılıklarıyla yetişmelerini mi sağlayacağız buna karar vermemiz lâzım” demiş.

Çocuklarımızı kabiliyetlerine göre teşvik edemediğimiz belli. ‘Yeni dönem’de bunun yapılabilmesini arzu ederiz, ama yapılabileceğine pek de ihtimal vermiyoruz. Sebebine gelince yıllardan beri devam eden anlayış değişmiş değil. “Arife tarif gerekmez” ölçüsüyle ifade edecek olursak, Türkiye eğitimde de ‘Ankara Kriterleri’ni devre dışı bırakmadıktan sonra çocuklarımızı kabiliyetlerine göre eğitmemiz mümkün olmaz.

İmparatorlukları yıkan ve bugünkü ulus devlet yapısını oluşturan eğitim sisteminin tüm dünyada kullanılan mevcut sistem olduğuna dikkat çeken MEB Müsteşarı Tekin şunları da söylemiş: “Herkes bu hükümet döneminde eğitim sistemi çok değişti eleştirisi yapabilir, ama ben Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’de eğitim sisteminin hiç değişmediğini söylüyorum. İlkokulu 5’ten 4’e indirmek, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarmak, liseye geçiş sınavını değiştirmek, üniversite soru modelini değiştirmek eğitim sistemini değiştirmek değildir. Eğitim sistemi çok değişti diyenler, asıl değişimin gelmesini istemeyen, statükoyu destekleyenlerdir.” (Sabah, 1 Mart 2017)

Bin defa değilse de yüz defa ifade edilmedi ki “İsimlerin ve resimlerin değişmesiyle hakikat değişmez.” MEB Müsteşarı Tekin’in “İlkokulu 5’ten 4’e indirmek, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarmak, liseye geçiş sınavını değiştirmek, üniversite soru modelini değiştirmek eğitim sistemini değiştirmek değildir” tesbitine itiraz etmek mümkün mü?

Peki bu ‘ayrıntılar’la meşgul olup da “Eğitim sistemini çok iyi hale getirdik. Okullu oranı çok yükseldi. Kızlar daha fazla okullu oldu” diye göz boyayanlara ne demeli?

Eğitim sistemi “daha iyi yönde” olmak üzere mutlaka değişmelidir. Türkiye’nin bu sistemle ilerlemesi mümkün görünmüyor, vesselâm…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*