Eğitimde Risale-i Nur eserlerinden faydalanmak

Çağımız pozitif ilimlerinin hakim olduğu bir süreç yaşamaktadır. Risale-i Nur Eserleri serapa ilim, irfan, fen ve din ilimleriyle mücehhez kültür hazinesi eserlerdir. Mahiyet itibariyle muhteşem Kur’ân tefsiri olan bu şaheserlerin müellifi muhteremi “Aklın Nuru (ışığı) fünunu medeniyettir. Vicdanın ziyası (Nuru) ulum-u din (Din ilimleridir) ikisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder. (Münâzarât) diyerek yaptığı tesbitiyle eğitimde hakikatler adına çağımız ve çağların şartlarıyla özdeşleşen fikirleri izhar ediyor.

Eğitimde, doğru eğitimin kilit noktasını yukarıdaki sözleriyle izah eden Bediüzzaman, yönetimi ellerinde tutan zevata, eğitimde olması gereken ilim, fen, sosyal ve din adına doğruların yollarını aralamaktadır.

Bakınız mevcut eğitim sistemi ülkemizde kahır ekseriyet tenkidine medar olan bir çok hususiyetleriyle adeta yolda seyreden bir vasıtanın şanzımanının dağılması gibi bir hal ve vaziyet içinde olduğunu düşünüyor kanaatindeyiz.

Seksen yılı aşkın bir süredir şekilcilikten öteye gitmeyen, şahıs ve şahısları öne çıkararak kalıplaşmış bir takım argümanlarla antidemokratik bir yapı içinde nereye kadar gideceği halinden belli olan eğitim sisteminin yeniden formatlanması gereğine inananlardanız.

Mevcut eğitim sisteminin mevcut haliyle ülke ve insanımızın gelişen ve değişen şartlar içinde faydasına yönelik fıtrî kriterlerle mücehhez olmadığı da aşikârken, çözüm olarak önerilen Risale-i Nurdaki akıl, mantık, ilim ve irfan normlarıyla daha sağlıklı hale getirilmesi pek mümkündür diyoruz.

Eğitimde mevcut görüntü ve yapı içindeki asıl problem fıtrî bir eğitim modelinin uygulanır olmayışından çıkmaktadır.

Bu hususları sadece biz değil, eğitimle alâkalı düşünen kafa yoran bir çok okumuş-yazmış insanlarda aynı kanaati paylaşıyor.

Mevcut eğitim sisteminin sakatlıkları noktasında fikir beyan eden ülke insanlarımızdan hatta bir dönem Eğitim Bakanlığında Talim ve Terbiye Kurulu gibi ciddî bir beyin merkezinin başkanlığını da yapan değerli ilim adamlarımızdan Prof. Dr. Ziya Selçuk Bey eğitimdeki problemler ve çözümlerine dair şu tesbitleri yapıyor ve diyor ki,

“İnsan tabiatından ne anlıyoruz? Fıtrat ne demektir? İnsanın doğası ne anlama geliyor? Çocuktan ne anlıyoruz? Bütün bunlarla ilgili eğitim verebileceğimiz bir alfabeye döneceğimiz günü hayal ediyorum” (Y. Asya Gazetesi 19.03.2013)

Eğitimde olmazsa olmaz konumundaki öğretmenlerin eğitimi ile alâkalı da fikir beyan eden Ziya Selçuk sistem için öğretmenlere yönelik yapılması gerekenlere de dikkat çekerek şunları söylemektedir.

“Eğitmeye çalıştığımız çocuklarımızı bırakıp, onları eğitenlere yönelmeliyiz. Asıl işimiz öğretmenleri eğitmek olmalıdır.” (A.g.g) Mevcut sistem içinde öğretmen eğitiminde yeterli olmadığı kanaati paylaştığımız noktalar arasında olduğunu da belirtmiş olalım.

Öğretmenlerin konumu noktasında Bediüzzaman’ın şu tesbitleri de ölçüdür. Diyor ki, “Bu zamanda avam-ı mü’minin itimat etmesi ve iman hakikatlerini tereddütsüz ders alması için öyle muallimler lâzımki, değil dünya menfaatlerini, belki ahiret menfaatlerini dahi ehli imanın menfaati uhrevîyesine feda ederek o dersi imanîde her cihetle şahsî faydalarını düşünmeyip yalnız hakikatlere rıza-i İlâhî ve aşk-ı hakikat ve hizmet-i imanîyedeki şefk-i hak ve hakkaniyet için çalışsın” (Hizmet Rehberi, 149)

Öğretmenin eğitimi ve konumu noktasında bütün ruhumuzla katıldığımız bu tesbit ölçü alındığında fıtrî ve her yönüyle mükemmel bir eğitimci modelinin varlığından şüphe edilemez diyoruz.

Eğitimde kalitenin gerçek manada teessüsü için; hayalci, edep ve ahlâk yoksunu bireylerin yetişmemesi adına Risale-i Nurdaki müfredata yönelik hakikatleri okullarımızda ders kitapları olarak okutmanın zarureti, iflâs eden mevcut eğitim sistemine mukabil zarurî hal ve vaziyetler alarak kendini günümüzde artık kuvvetlice hissettirmiş durumdadır.

Gerek müfredat gerek insanımızın geleceği ve ülkemizin bekası adına eğitimde doğru olanı yapmada Risale-i Nur gibi serapa hakikat dolu fıtrî bir eğitimle mücehhez hakikatlerden faydalanma adına geç kalınmasın istiyoruz.

Uzun yıllardır antidemokratik hal ve vaziyeti içinde sürekli tartışılır olan eğitim sistemi artık sos veriyor.

Mevcut sistem yetiştirdiği insanları adeta bir manevî yangınla özdeşleştirmiştir.

Ahlâk, edep, hayalci, maddeci bir ruh profili içinde yetişen nesillerin bu yangında halas edilmesi gerekmektedir.

Eğitimde bütün bu olumsuzlukların izalesinin ölçülerini Risale-i Nur adı verilen kültür hazinesi eserlerde mevcuttur.

Risale-i Nurların okullarda ders kitabı olarak okutulmasının hiç kimseye zararı olmaz, üstelik ülke insanının bekası adına sayılamayacak kadar faydaları da izahtan varestedir.

Son söz Bediüzzaman’ın olsun.

“Önümde müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor içinde evlâdım yanıyor. Onu kurtarmaya koşuyorum.”

Bu ülkenin gençliği ve topyekûn insanı ve bekası adına eğitimde mesuliyet makamında olanları ve ülke yönetimi ne gibi çareler düşünürler?

Bediüzzaman fikirleriyle nereye koşuyor? Dersiniz?

Bir düşünün.

Not: Millî Eğitim Bakanı sayın Nabi Avcı’nın, İstanbul paneli vesilesiyle gönderdiği mesajda ifade ettiği Bediüzzaman ile ilgili sözlerinden dolayı kutluyorum..

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*