Elimizde nur var, topuz yok

altEvvelâ: Hem o zat, hem sizler biliniz ki, ben Risale-i Nur’un bir hizmetkârıyım ve o dükkânın bir dellâlıyım; o ise (Risale-i Nur) Arş-ı A’zamla bağlı olan Kur’ân-ı Azîmüşşan ile bağlanmış bir hakikî tefsiridir. Benim şahsımdaki kusurat, ona sirayet edemez, benim yırtık dellâllık elbisem onun bâkî elmaslarının kıymetini tenzil edemez.

Saniyen: O vaiz ve âlim zata benim tarafımdan selâm söyleyiniz. Benim şahsıma olan tenkidini, itirazını başım üstüne kabul ediyorum. Sizler de, o zatı ve onun gibileri münakaşa ve münazaraya sevk etmeyiniz. Hatta tecavüz edilse de, beddua ile de mukabele etmeyiniz. Kim olursa olsun, madem imanı var; o noktada kardeşimizdir. Bize düşmanlık da etse, mesleğimizce mukabele edemeyiz. Çünkü, daha müthiş düşman ve yılanlar var.

Hem, elimizde nur var, topuz yok. Nur, kimseyi incitmez, ışığıyla okşar. Ve bilhassa ehl-i ilim olsa, ilimden gelen enaniyeti de varsa, enaniyetlerini tahrik etmeyiniz. Mümkün olduğu kadar, “Boş sözlerle, çirkin davranışlarla karşılaştıkları zaman, izzet ve şereflerini muhafaza ederek oradan geçip giderler. (Furkan Suresi: 72.)” düsturunu rehber ediniz.

Hem, Hasan Avni ismindeki zat, madem evvelce Risale-i Nur’a girmiş ve yazısıyla da iştirak etmiş, o daire içindedir. Onun fikren bir yanlışı varsa da, affediniz. Biz, değil onlar gibi ehl-i diyanet ve tarikate mensup Müslümanlar, şimdi bu acib zamanda, imanı bulunan ve hatta fırak-ı dâlleden bile olsa onlarla uğraşmamak ve Allah’ı tanıyan ve ahireti tasdik eden Hıristiyan bile olsa, onlarla medar-ı niza’ noktaları medar-ı münakaşa etmemeyi, hem bu acib zaman, hem mesleğimiz, hem kudsî hizmetimiz iktiza ediyor. Ve Risale-i Nur’un âlem-i İslâmda intişarına karşı, hayat-ı içtimaiye ve siyasiye cihetinde mâniler çıkmamak için, Risale-i Nur Şakirdleri musalâhakârâne vaziyeti almaya mükelleftirler.

Kastamonu Lahikası, mektup no: 153, s. 256

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*