Elinizi vicdanınıza koyun!

13. Risale-i Nur Kongresi atmosferinde…

İnsanlar, ‘Ellerini vicdanlarına koyabilse…’ dünyanın rengi değişecek.

Bunun için ne yapıp edip, vicdanı harekete geçirmek lâzım.

Fert fert, vicdanın uyanması lâzım.

Vicdanlı insanların sayısının her geçen gün artması lâzım.

Ailede, sosyal teşekküllerde vicdanın hükmetmesi lâzım.

Böylece maşeri vicdanın harekete geçmesi lâzım.

Asrın vicdan asrına dönüşmesi lâzım.

Vicdansızlara inat, vicdanı ihya etmek lâzım.

Kara vicdanlara inat, vicdanı aydınlatmak lâzım.

Ne kadar çok ‘lâzım’lar var değil mi?

Dünyanın yaşanabilir bir yer olması, vicdanın umumî anlamda harekete geçmesine bağlı. Vicdan, insandaki İlâhî mah- kemedir. Oraya ulaşan gündemler sağlıklı adaletle, şefkatle sonuçlanır.

Keşke attığımız her adımda, aldığımız her kararda elimizi vicdanımıza koyabilsek. Çünkü vicdanda empati vardır. Vicdanlı insanlar, kendileri için istediklerini başkaları için de isterler. Dini, kültürü, coğrafyası, hayat tarzı ne olursa olsun bir yerde insan varsa, vicdan vardır.

Vicdanda, merhamet vardır.

Merhametli insanlar, canlı cansız kimsenin hak ve hukuklarına müdahale etmez. Herkesin yüzünün gülmesine çalışırlar.

Vicdan her insanda farklı düzeydedir.

Beslenmeyen vicdanlar zayıf, etkisiz ve güçsüz kalırlar.

Böyle insanlar vicdansız olurlar.

Sağlıklı beslenen vicdanlar safiyetini korur, fıtrata yakınlaşır.

İnsanlık vicdanı, sulh-u umumiyi temin eder.

Vicdan, Allah’ı kula anlatan, tanıtan bir öğreticidir.

Bu iç dinamik, insanlığı harekete geçirir.

İnsan bu dinamik etkisiyle bakar, dinler, düşünür, konuşur; yaşar.

O zaman her şey bu vicdanın gelişimine ve beslenmesine bağlıdır.

Vakıa şu ki, asırlardır insanlık vicdanı tahribe uğramış, bunun tamirii lâzımdır. Bunun da başlama yeri, elbette ailedir. Vicdan eğitimi ailede anne tarafından verilmelidir.

Dünyaya barış gelecekse, Müslümanlar arasında İslâm kardeşliği tesis edilecekse, bu önce insanın nefsinde, sonra ailesinde, sonra da toplumda görünür hale gelecektir.

Vicdanlı insanlar, yüksek hamiyetli insanlardır. İnsanlık menfaatlerini kendi menfaatinin üstünde tutar.

İnsandaki İlâhî mahkeme olan vicdanın, günahların alışkanlık haline gelmesiyle sesi kısılır, etkisi azalır.

İşte Risale-i Nurlar, İslâm kardeşliğinin önündeki engelleri kaldıran, vicdan dersleridir.

Vicdanın; his, irade, zihin ve lâtife-i Rabbaniye gibi şubeleri vardır. His, Allah’ı sevmekle, irade ibadetleri yapmakta, zihin Allah’ı tanımakta, Lâtife-i Rabbaniye de her yerde ve her şeyde Allah’ı görür gibi yaşamaktadır. Böylece vicdan inkişaf eder, insan takvaya ulaşır.

İmanlı vicdan kalpte, kafada daimî bir yasakçı bıraktığından fena meyiller histen, nefisten çıktıkça ‘yasaktır’ der; tard eder, kaçırır.

Risale-i Nur Enstitüsü, bir muhteşem kongre organizasyonuna daha imza attı. 13. Risale-i Nur Kongresi, Türkiye’nin ufkuna bir pozitif perde daha açtı. Risale-i Nur’dan beslenen toplulukların, Bediüzzaman’ın hayatında açtığı çığırı, yaptığı hürriyet mücadelesini şimdi onların yapması lâzımdır.

Tebrikler, güzel insanlar! Büyük bir ruh taşıyarak Türkiye’nin cesaretinin uyanmasına ve gülümsemesine ciddî katkı sağlıyorsunuz!

Türkiye sizi alkışlıyor!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*