Emanetin emin ellerde Kutlular Ağabey

Cenab-ı Hak, herkesin hakkını hak ettiği kadar mutlak adaletle; her ruha münasip bir beden, karakter, memleket, aile, milliyet, vatan, isim, ömür, zaman, din.. vermiştir ki yarın mahşer günü kullar şikâyet etmesin.
O sebeple, kimse diyemez ki; “Ben niye Hz. Âdem, Hz. Musa, Hz.Yusuf (as) devrinde, Asr-ı Saadette veya Üstadın döneminde gelmedim.

Hattâ çok tartışmalara ve kan dökülmesine sebep olan “Hilâfet Hz. Ali’nin (ra) hakkıydı, Hz. Ebu Bekir’e, Hz. Ömer’e, Hz. Osman’a (ra) kader cihetiyle bakıldığında niye verildi” diyemez. Zira görüldü ki ne o onun yerine olabiliyor, ne de diğeri. Her biri zamanında İslâm’ın bu güne gelmesine Resulullah’tan (asm) aldıkları bayrağı hakkıyla taşımışlar.

Üstadın Talebeleri de her biri bir noktada gönderilmiş ve hakkıyla vazifelerini yapıp gitmişler. Kimse Hafız Ali Ağabey 50’den sonra, Sungur Ağabey 30’dan evvel gelseydi diyemez. Zira herkes vakti zamanında en elyak biçimde gelmiş, vazifelerini tamamlamışlar. Allah onlardan ebeden razı olsun. Esasen elan her bir köşe başında, sebkat etmiş ehl-i hizmet kahramanlara dikkat edilse kader eliyle nokta atışı gibi serpiştirilmiş, her biri mahale..

SADÂKATTE FANİ Mehmet KUTLULAR

Son vefatlarla bir kaç yazıdır ağabeylere ayırmıştık ki, Mehmet Kutlular Ağabeyi ayrı bir yazıya münhasıran bıraktık.

83 yıllık hayatına baktığımızda;

Bediüzzaman için söylenilen; “Devr-i saadette, Müslümanlığın ilk kuruluş zamanlarında olsaydı, Hazret-i Peygamber, Kâ’be’deki putların parçalanması vazifesini ona verirdi” 1 takrizi gibi, Bediüzzaman da onun cesareti ve korkusuzluğu için en tehlikeli vazifeleri ona verirdi dersek, hata etmiş olmayız her halde.

Sadâkat bu hizmetin en mühim esaslarından biri, hattâ en başında gelir. Derler ki; “Bir mürşide sadâkat onun vefatından sonra anlaşılır.”

Mehmed Kutlular Ağabey sadâkat noktasında, Üstadına ve Nurlar’a hüve hüvesine bağlı olduğunu hayatının her safhasında gösterdi.

ÜVEYSÎ M. KUTLULAR

Mâlûm Veysel Karanî Hazretleri, Resul-i Ekrem’e (asm) görmeden iman ve onu görmek için adeta aşk derecesinde hırz-ı can etmiş, ancak nasib olmamış. Fakat mânâ âleminde ondan (asm) ders aldığından bu tarza “Üveysî” denilmiş.

Bediüzzaman da; “Ben üveysî bir tarzda bir kısım ilm-i hakikatı Hüccetü’l-İslâm olan İmam-ı Gazali’den (ks) almıştım. Şimdi anlıyorum ki, İmam-ı Gazali (ks) aynı dersi Üveysî bir tarzda İmam-ı Ali’den (ra) almıştır.”

Aynen Kutlular Ağabey de Üstadı görmediği halde (o rüyada emir aldım diyor) mânâ âleminde Üveysî tarzda ders aldığı kanaatimiz var. Hayat safahatı ve yaptıklarına baktığımızda; o Üstadı görmesi gerekmiyormuş ki kader müsaade etmemiş. Ancak Zübeyir Ağabeyle hemhal olup hizmet tarzını ve hadiseler karşısında ne yapması gerektiğini âdeta ezberlemiş. Sanki kader onu saklamış ve cereyan eden hadiseler bu durumu tefsir etmiş ki, son 60 seneye baktığımızda, bunca badireler, ihtilâller, kopmalar, derinlerin dünya menfaati için istikameti satma pazarlığına sırtını dönmesi ve bu uğurda bedeller ödemesi gösteriyor ki, bu zamana damgasını vurmuş resmen.

Bir çoğumuz gibi bizim de şahit olduğumuz süreç ve dönemeçlerde virajı alırken sarsıntılar olsa da, cemaati selâmete çıkarırken, bir kaptan gibi istikamette götürmesi…

En mühimi de cemaate meşvereti, hürriyeti ve parlamenter sistemi yerleştirmede büyük emekleri olması…

Paratoner gibi Yeni Asya’ya gelen şimşekleri çekmesi…

O sağlığındayken vekâlet dâvâ etmedi, onu sevenler de…

Şimdi onun yarım asırdan fazla taşıdığı bayrak; Avustralya’dan ABD’ye, Kıbrıs’tan Paris’e, Köln’e, İsviçre’den Viyana’ya, İstanbul’dan Van’a, Anadolu’nun her karış toprağında dalgalanmakta.

Kabrinde rahat uyu sevgili ağabeyim, emanetin emin ellerde..

Dipnot:

1- Tarihçe-i Hayat.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*