Emirdağ, Barla ve Isparta…

“Yollar seni gide gide yoruldum,
Ayağıma diken battı gül sandım.”

Yıllar boyu yolları mekân edinmiş idik. Yine yollardayız…
Ne yolun yorgunluğu, ne de hayatın acımasız engelleri…
İnsanın bazen şair olası gelir. Ne yazık ki nazar kısa, efkârlar dağınık.
Tıpkı Merhum Âkif gibi: “Ağlarım ağlatamam, / Hissederim söyleyemem, / Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzarım.”

Bazı şeyler başkalarına zor anlatılır. Neyse…
Şimdi Emirdağ yollarındayız…

İki aylık sıla hasretinden Emirdağ’ın bozkırlarına bakıyoruz. Girişte bir akaryakıt istasyonunda “Bediüzzaman’ın evini” sorduk. Hiç kekelemeden gösterdi. Belediye sokak ve caddelere ok işaretleri koymuş, daha kimseye sormadan bulduk arzu ettiğimiz mekânı.

Üstadımızın tefekkür ve tenezzüh mekânlarından bir bölümüne “Bediüzzaman Evi”ni inşâ etmiş Belediye Başkanlığı. Evin tıpa tıp aynısı yapılmış. Bahçesinde de bir mescid. İçimiz burkularak gezdik mekânı. Bir delikanlı Nur Talebesi bize nezaret etti. Emirdağlı Nur Talebesi teyzeler ile karşılaştık. Üstadı gördüklerini ifade ettiler. Bizleri kırk yıllık dost gibi karşılayıp ağırlamak istediler. Teşekkürlerimizi ileterek merhum Ceylan Ağabeyin kabrini ziyarete giderken Emirdağ sokaklarında Emirdağ hatıraları bir bir hayalimizde canlanıyordu.

İşte Ceylan Ağabeyin kabrinin başındayız.
Kahraman insan. Cevval ve faal Nur Talebesi. Allah mekânını cennet eylesin.
Ver elini Barla…
İlk konaklama mekânımız Yeni Asya Sosyal Tesisleri. Bu mekân yapılmadan önce Barla’da adeta yetim gibi kalırdık. Çam Dağı’nda sabahladık birkaç defa…

Sağ olsun, Şerafettin Bey karşıladı bizi. O gece öyle geçti. Ertesi gün Barla’nın malûm mekânlarını hanım ile birlikte bir bir Üstadın ve mümtaz talebelerinin hatıralarını anarak ve hatırlayarak gezdik. Hemşehrim Serkan kardeşimin evini ziyaret ederek, mekânında misafirperverlik manzaraları yaşamış olduk. Bu vesileyle teşekkür ve tebriklerimizi iletiyoruz.

O akşam tesisler tıklım tıklım dolmuştu. Bir çok dost ile muhabbet ettik. Bursalılar, İzmirliler, Düzceliler, Yalovalılar, Karamürselliler, Kastamonulular, Tireliler, Ödemişliler, Erzincanlılar ve daha niceleri… Barla günden güne Türkiyeleşiyor. Yeni mekânlar, yeni çevreler…

Ve Çamdağı…

Yolu kilit taşı ile güzelleşmiş… Nerede ise bitmek üzere. Duyarlı insanlar bu mekânı insanların ihtiyaçlarına elverişli hâle getirmek için çırpınıyor. Su ve tuvalet ihtiyacı karşılanmış, mescid ve şadırvan inşâ ediliyor. Her tarafı Nurlar ile ilgili mekân…

“Çam dağından esen yeller,
Zikir arkadaşı dallar,
Üstada muntazır yollar,
Gelecek deyu Barla’da”

Merhum Hilmi Doğan Ağabeyin bestelediği dillerde yıllarca dolaştığı bu şiiri…

“Mümkün olsa kalacaktım,
Bir ömür boyu Barla’da”
Ahhh hayat şartları… Ahhh o engellerimiz…

Zirvede İzmirliler ile buluşup ders yaptık. Sabahın seherinde, cıvıldaşan kuş sesleri arasında.

Ve Isparta’dayız.

İlk hedef, Üstadın 1950’lerden sonra kaldığı, şimdi müze hâlindeki evindeyiz. Adeta insan seli… Yapılan istatistiklere göre, yılda bir milyon insan bu mekânları geziyor.

Eşyaları, otomobili ve bir çok hatıraya sahne olan dershanesi… Keşke zaman dursa, her şey yaşandığı gibi kalsa? Ama ne gezer?

Bir rüzgâr gibi akıp giden zaman seylinde bizler de bu akışın içinde akıp gidiyoruz.

Ve mevlid…
Şehir mevlidin atmosferinde o an. Ispartalı Nur Talebeleri gereken her hazırlığı yapmışlar. Kermesi ve ziyaretçileri… Ankara’nın en kara hâlet-i ruhiyesinden sıyrılıp gelen bahtiyarlar… Eskiler ve yeniler… Ablalar ve bacılar, delikanlılar ve ihtiyarlar… O zaman Isparta yeniden ruhaniyat ve hayat sahipleri ile şenlenmişti. Ülkemizin her şehrinden simaları görmek mümkün idi… Aydın’dan Karadeniz’e, Antalya’dan İstanbul’a, Şanlıurfa’dan Çorum’a… Burada ayrılık ve gayrılık yok. Herkes aynı ideali paylaşıyor. “Euro Nur” ekibi bu güzel manzarayı kayda alıyor.

Böylece unutamayacağımız bir bayram havasını yaşadık. Emeği geçen bütün ehl-i hamiyet insanları tebrik ediyoruz. Darısı gelecek yıllara inşaallah.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*