Erdoğan’dan ‘dün dündür’ itirafı

Kuruluş gâyesi demokratları bölmek ve oy devşirmek olan, dini siyasete alet eden AKP zihniyeti, fırsat buldukça bir kaç elâstikî kelâmı önüne arkasına bakmadan servis etmeyi marifet bilir.

Onlardan biri de merhum Demirel’in “dün dündür” olan meşhur sözü.

Bu sözü, güyâ Demirel her gün değişen bir siyaset yapmış gibi, yermek için kullandılar da kullandılar.

Hâlbuki işin aslı; 12 Mart muhtırasının verdiği güçle askerlerin, 1973 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Faruk Gürler’i seçtirmek adına baskılara, askerî vesayete karşı bir tepkiydi. Nitekim dönemin iki büyük partisinin genel başkanları Demirel ile Ecevit’in anlaşarak Fahri Korutürk’ü Cumhurbaşkanı seçmişlerdi. Orada Genelkurmay başkanı Semih Sancar ile Demirel’in görüşüp görüşmediklerine dair bir polemik idi ki, Demirel siyaset aklıyla devletin selâmeti için basını geçiştirmişti. Yoksa şimdiki gibi bu gün başka yarın başka bir siyaset yolu değildi.

Demirel’i yerden yere vuran ve oradan oy çıkartmak için o sözü her fırsatta kullanan AKP zihniyeti, şu son beş on senede neler söylemiş, neler yapmış bir bakalım:

Erdoğan, Davos’ta Şimon Perez’e “one minute” dedikten bir saat sonra düzenlediği basın toplantısında; “Herhangi bir şekilde ne İsrail halkını ne İsrail Cumhurbaşkanı Perez’i ne de Musevi halkını hedef aldım. Benim buradaki tavrım moderatöre olmuştur” demişti.

Mavi Marmara gemisine insanları doldurup bile bile ölüme gönderirken gelen ikâzlara; “Otoriteden izin almalılardı. Otorite kim? Güneydeki sevdikleri mi yoksa biz mi? Eğer otorite Türkiye’de bizsek zaten izni verdik! size mi danışacağız” deyip, 11 şehit verildikten sonra “Bana mı danıştınız da gittiniz” diye İHH’yı, yüzlerce aktivisti ve şehitleri 20 milyon dolara sahipsiz bıraktı.

Ocak 2018’de Rahip Brunson hakkında, “Kusura bakma sen bizden herhangi bir teröristi istediğin zaman bu fakir bu görevde olduğu sürece alamazsın” diyerek Trump’a kafa tuttu ama dokuz ay sonra bir mesajla Brunson serbest bırakıldı ve bir uçağa bindirilip Amerika’ya gönderildi.

“Kaşıkçı, konsoloslukta alçakça şehit edildi” diyen Erdoğan, “Kaşıkçı cinayetinde Suudi Arabistan bizden belgeleri almak istedi. Belgeleri dinletiriz ama vermeyiz, bir de bunları yok mu edeceksiniz. Ses kaydında üst düzey asker açıkça ‘Ben kesmeyi iyi bilirim’ diyor. Bunlar dünyayı enayi zannediyor, insanları enayi zannediyor. Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir” ifadelerini kullanmıştı. Sonra ne mi oldu? Savcının talebi, Adalet Bakanlığı’nın olumlu görüşü sonrası cinayet davası dosyası Suudi Arabistan’a devredildi.

Ve en son; “Eyy İsveç… Eyy Finlandiya!.. Ben başta olduğum müddetçe İsveç ve Finlandiya NATO’ya giremez’’ dedikten kısa bir zaman sonra, Madrid’deki NATO Zirvesi’nin bitiminde basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliği konusunda “Diplomatik zafer” dedi.

Yine aynı zirve için; Erdoğan, “Biden daha önce sizi kızdıracak sözler söyledi. Şimdi ise arkadaş gibisiniz. Ne değişti?” sorusuna, “Siyasette dün dündür, bugün bugündür. Siyasette 24 saatte çok şey değişebilir” şeklinde cevap verdi.

Yani senelerdir üzerinde tepinilen “dün dündür” adresini buldu ve elli senelik malzeme de gitti böylece!

Devlet adamlığı, devlet gibi adamları ister. İşte Demirel tam da buydu..

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*