Erdoğan’ın dili sür(ç)ttü

Türkiye, siyasetle tanıştığından beri, seçmeni konsolide etmek ve duygularını okşamak için rakip siyasetçilerle karşılıklı sataşmalar, suçlamalar, küfre varan çeşitli ifadeler kullanılmıştır.

Ancak, devleti temsil noktasında bir araya geldiklerinde nezaketlerinden hiç bir şey kaybetmediler.

Özellikle, kendisini karikatürize edenlere ve her türlü eleştiriye karşı hoş görüyle yaklaşan ve onların tiyatrolarına gidip üstüne ödül veren bir Demirel vardı.

Vatandaşın eleştiri ve hakaretlerine neredeyse onları haklı gören beyanları bile var. (Bkz. Yaşar Topçu hatıraları)

Seçilmiş Cumhurbaşkanı Özal, Demirel ve Sezer, Erdoğan’la kıyaslandığında devede kulak misali davalar açmış. Çoğuna da ceza verilmemiş.

Rakamlara göz atacak olursak; Abdullah Gül: 848, Kenan Evren: 340, Turgut Özal: 207, Ahmet Necdet Sezer: 163, Süleyman Demirel: 158

Bu güne kadar rakiplerine her türlü sözü siyaset çerçevesinde söyleyen hiçbir siyasetçi, millete ve muhalif seçmene herhangi bir nezaketsizlik ifade eden sözler sarf etmedi.

Erdoğan’sa; 160.169 soruşturma açmış, görülen 38 bin 581 dava var. Bunlar içinde 1107 çocuk yargılanıp 10’u hapis cezası almış.

Erdoğan; siyasî rakiplerine her türlü hakareti sayıp, kendisine azıcık dokunan gazeteci, TV yorumcusu, vatandaş, sanatçı ve siyasetçiye yargıyı manipüle ederek dava açıyor, kimini hapse yollarken kimine de ağır para cezaları verdirtiyor. Fakat kendisi siyasetçi kimliğini bir yana bırakıp dokunulmazlık zırhıyla herkese en ağır hakareti yapabiliyor. Ona dava açmak ise yargıdan geri dönüyor.

Tabii siyasetçinin kullandığı üslup yukarıdan aşağıya toplumu tetikler. Gerginlikler, küfürleşmeler toplumda da karşılık bulur.

Her şey bir yana millete karşı hakaret dili ilk defa vuku buluyor.

Erdoğan epey zamandır kutuplaşma dilini kullanarak eriyen oylarına çare arıyor, yetmezse hakaret ederek bazı toplulukları seçmenin önüne atıp, gerginlikten prim aramakta. Öyle ki bu prim hırsı millete de yansıdı.

Erdoğan’ın çesitli zamanlarda ifade ettiği sözleri HDP İstanbul milletvekili Av. Filiz Kerestecioğlu Meclis kürsüsünden de dile getirdi;

‘Alçaklar, zalimler’, ‘kadın mı kız mı bilemediğim’, ‘mert değil namertsin’, ‘artistlik yapma’, ‘ananı da al git’, ‘Haşhaşiler’, ‘nebbaşlar’, ‘mezarlık soyguncusu’, ‘sapıklar’, ‘Niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü?’, ‘Haddini bil edepsiz kadın’, ‘Aydın müsveddeleri, karanlıksınız’ vs.

Erdoğan son günlerin gündemini meşgul eden “Gezi olayları” yıldönümünde bu defa oraya katılanlar için “s..t.k” ifadesini kullandı. Dil sürçmesi mi diye düşünürken, tekrarında sözüne sahip çıktı. Tabiî siyaset, basın ve ilmî çevrelerde bu, infiale sebep oldu ve günlerdir bu mevzu tartışılıyor. Bu infial sokaklara, hatta okullara bile yansıdı.

Bu küfür millete iner mi derken, korkulan oldu. Bir lisede öğretmenler odasında “s.. küfrü” tartışılırken öğretmenler birbirine girdi ki, ilçe şube müdürü de olaya katıldı.

Bir küfür denilip üstünde durmamak, büyütmemek denilebilir, ancak siyaset bilimciler seçime doğru tansiyonun giyyikçe yükseleceği, kutuplaşmanın artacağı ikazını yaparken, Erdoğan’ın buradan nemalanacağı, seçmenini konsolide edeceğini ekliyorlar.

Görünen o ki; Sadat’dı, sedat’dı, sandıktı derken, seçime kadar bizi sıcak günler bekliyor.

Ancak her ne olursa olsun bu millet kutuplaşmaktan bıktı. Huzurun, barışın, demokrasinin gelmesini hasretle bekliyor. Böyle gitmez elbet, “sandıkta görüşülecek.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*