Bu bir feryattır.
Bu bir feverandır.
Bu bir isyandır.
Bu bir baş kaldırıdır.
“Senin en zararlı düşmanın nefsindir” demişti İki Cihan Serveri (asm).
O bizim tâ içimizde.
Adına “lümme-i şeytaniye” denildi.
Daima kalp üstünde.
Her zaman insanın aleyhinde çalışır.
Bu bir feverandır.
Bu bir isyandır.
Bu bir baş kaldırıdır.
“Senin en zararlı düşmanın nefsindir” demişti İki Cihan Serveri (asm).
O bizim tâ içimizde.
Adına “lümme-i şeytaniye” denildi.
Daima kalp üstünde.
Her zaman insanın aleyhinde çalışır.
Bediüzzaman birçok bahsin başında “Ey nefis!”, “Ey nefsim!”, “Ey bedbaht nefsim!” vs. hitabında bulunur.
“Ey nefsim! Deme ‘Zaman değişmiş, asır başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder.’ Zira ölüm değişmiyor, hayat başkalaşmıyor, acz-i beşeri ve fakr-ı insânî ziyadeleşiyor.”
Her ehl-i kemal nefisten şikâyetlerde bulunmuştur.
“Nefis kusurları kendine almaz, avukat gibi kendini müdafaa eder”, “tezkiye-yi nefs etmemek” gibi birçok hakikat nefsin unutulmaz bahisleridir.
“Ey iman edenler! Siz kendinize bakın (nefsinizi ıslâh edin). Siz doğru yolda oldukça, sapıtmış olanlar size zarar veremez” (Maide: 105) âyetinde emir buyurulur.
“En büyük düşmanın, içinde bulunan nefsindir” (Beyhaki)
“Gerçek mücahid, nefsi ile mücadele edendir” (Tirmizî)
Uhud Savaşından dönerken “Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz” demişti Fahr-i Kâinat Efendimiz (asm).
Nizâmî ise şöyle seslenmiş:
“Kendi nefsine galip gelen, bütün âlemi emri altına alır.”
Laedri ise bu meseleye şu pencereden bakar:
“Haricî hasmı, helâk etmek değildir erlik,
Vur nefs-i ejderini Rüstem isen, budur mertlik”
“Adavet kılma kimseye, sana nefsin yeter düşman,
Ki, zira senden ayrılmaz, ömür âhir olunca taaa”
Ve atasözünde şöyle dillendirilir:
“Kendine hükmedemeyen uşak alır”
La Fontaine ise buna başka bir pencereden bakar:
“Köleliğin en kötüsü, kendi nefsine köle olmaktır.”
Yunus feryad eder:
“Aklı olan korkmak gerek; nefs elinden, hırs elinden”
“Nefstir seni yola koyan; yolda kalır nefse uyan”
Ve Ziya Paşa seslenir:
“Avrat gibi mağlûb-u hevâ olma; er ol er,
Nefsin seni râm etmeye, sen nefsini râm et”
Ferîdüddîn-i Attâr buna şu sözleri ekler:
“Nefsi kulluk vazifesine çağırdı mı, ayak sürür.”
Abdurrahim Karakoç ise şu beyitleri ile seslenir:
“Kul odur ki nefsini yular ile güde, / Mal o ki, bekçisini muazzez ede,
Dil o ki, her yerde hakkı konuşa, / Yol o ki, dostoğru Hakka gide.”
Zalimdir, gaddardır, sefihtir ve şeytandan ders alır nefs-i emmâre.
Bu asırda bir sel hâlinde insanları günahların peşinde sürüklemektedir.
Nefsi ıslâh etmeden başkalarına söz anlatmak mümkün değildir.
Önce nefsim, önce nefsim…
“Ey nefsim! Deme ‘Zaman değişmiş, asır başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder.’ Zira ölüm değişmiyor, hayat başkalaşmıyor, acz-i beşeri ve fakr-ı insânî ziyadeleşiyor.”
Her ehl-i kemal nefisten şikâyetlerde bulunmuştur.
“Nefis kusurları kendine almaz, avukat gibi kendini müdafaa eder”, “tezkiye-yi nefs etmemek” gibi birçok hakikat nefsin unutulmaz bahisleridir.
“Ey iman edenler! Siz kendinize bakın (nefsinizi ıslâh edin). Siz doğru yolda oldukça, sapıtmış olanlar size zarar veremez” (Maide: 105) âyetinde emir buyurulur.
“En büyük düşmanın, içinde bulunan nefsindir” (Beyhaki)
“Gerçek mücahid, nefsi ile mücadele edendir” (Tirmizî)
Uhud Savaşından dönerken “Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz” demişti Fahr-i Kâinat Efendimiz (asm).
Nizâmî ise şöyle seslenmiş:
“Kendi nefsine galip gelen, bütün âlemi emri altına alır.”
Laedri ise bu meseleye şu pencereden bakar:
“Haricî hasmı, helâk etmek değildir erlik,
Vur nefs-i ejderini Rüstem isen, budur mertlik”
“Adavet kılma kimseye, sana nefsin yeter düşman,
Ki, zira senden ayrılmaz, ömür âhir olunca taaa”
Ve atasözünde şöyle dillendirilir:
“Kendine hükmedemeyen uşak alır”
La Fontaine ise buna başka bir pencereden bakar:
“Köleliğin en kötüsü, kendi nefsine köle olmaktır.”
Yunus feryad eder:
“Aklı olan korkmak gerek; nefs elinden, hırs elinden”
“Nefstir seni yola koyan; yolda kalır nefse uyan”
Ve Ziya Paşa seslenir:
“Avrat gibi mağlûb-u hevâ olma; er ol er,
Nefsin seni râm etmeye, sen nefsini râm et”
Ferîdüddîn-i Attâr buna şu sözleri ekler:
“Nefsi kulluk vazifesine çağırdı mı, ayak sürür.”
Abdurrahim Karakoç ise şu beyitleri ile seslenir:
“Kul odur ki nefsini yular ile güde, / Mal o ki, bekçisini muazzez ede,
Dil o ki, her yerde hakkı konuşa, / Yol o ki, dostoğru Hakka gide.”
Zalimdir, gaddardır, sefihtir ve şeytandan ders alır nefs-i emmâre.
Bu asırda bir sel hâlinde insanları günahların peşinde sürüklemektedir.
Nefsi ıslâh etmeden başkalarına söz anlatmak mümkün değildir.
Önce nefsim, önce nefsim…
Benzer konuda makaleler:
- Nefs-i emmârenin mâhiyeti
- Bediüzzaman önce kendi nefsine hitap eder
- Büyük cihad nefisle
- Nefis ile enâniyet arasında
- Nefsi terbiye etmek
- Risâle-i Nur’da nefsin dört hatvesi
- Ramazan ayında günah işlemek
- Nefis mü’min midir, kâfir midir?
- Mecazi nefs-i emmare kavramı
- Nefisperestlik marazına tedavi
İlk yorum yapan olun