Ey vicdan, durma, bir ses ver,
Aratma daha fazla, söyle nerdesin?
Yanan şu sinelere bir nefes ver,
Bilinmez diyarda, kafeste misin?
Kır artık zincirini, geçit verme zalime,
Kefen biçilir olmuş, sanma ki gömlektesin,
Kör gözünle bak hele, şu perişan halime,
Sanki yolların yokuş, çok yavaş gelmektesin.
Daha dokunamadan mis kokan bebişine,
O kelepçe takılan bükülmez bilektesin.
İlk odunu sen atma, Cehennem ateşine,
Semalarda yollanan doyulmaz dilektesin.
Kimine uğramamış, sözleri yazılmamış,
Belki de duyulmamış, bir yabancı bestesin.
Rengârenk bir tabloda, siyahlara boyanmış,
Üç papatya taşıyan, o minik yürektesin.
ErkanGüzel
Benzer konuda makaleler:
- Vicdan üzerine bir mütalâa
- “Nur” kavramı nedir?
- “Sıcağın şiddeti, Cehennemin hararetindendir”
- Başkasının günahını taşıyan adam
- Sırat köprüsü ve dipole yolculuk
- Terörün çözümü Bediüzzaman’da
- Vicdan