Fevzi Paşa’dan Erdoğan’a

Yaklaşık 22 senedir hemen her vesileyle yazıp anlatmaya çalıştığımız önemli bir husus var.

O da özetle şudur: Erdoğan liderliğinde kurulan ve 21 senedir ülkenin mukadderatına hükmeden AKP’nin temsil etmiş olduğu siyasî yapı, 1948’de Fevzi Paşa liderliğinde kurulan ve 1950 seçimlerine Millet Partisi ismiyle iştirak eden siyasî yapının günümüz versiyonudur.

Millî Görüş ile Türk Milliyetçiliğini aynı çatı altında birleştirerek iktidarı hedefleyen bu yapı, bazen zayıflayıp bazen kuvvetlenerek günümüze kadar geldi. Günümüzde iktidar blokunu oluşturan bu yapının bariz özelliklerine baktığımızda, bunun 1950’deki Millet Partisinin temel özellikleriyle büyük ölçüde benzerlik arz ettiğini görüyoruz.

Bizim baktığımız gibi bakmayanlar, haliyle gördüğümüzü de göremiyor. Göremediği için de, çok zayıf, sathi ve temelsiz bazı delillere sarılarak habbeyi kubbe gibi görüp göstermeye çalışıyor. Bu durum karşısında vazifemiz, inandığımız doğruları anlatmaya devam etmek.

*

Evet, hiç tereddüt etmeden diyebiliriz ki, bugün AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın başında bulunduğu “siyasî temsil” hareketinin öncüsü ve fahrî kurucusu Fevzi Paşa’dır.

Evet, Cumhuriyet tarihinin eli kanlı üst kademedeki şahıslardan biri olan Fevzi Paşa, 1948-50 tarihleri arasında hem “Türkçüler”in, hem de “Siyasî İslâmcı” olarak isimlendirilen kesimin fahri başkanı konumundaydı.

Fevzi Paşa, o iki siyasî cereyanı ilk birleştiren ve Demokratlara karşı onların ittifakını ilk sağlayan kişidir, aynı zamanda.

Fevzi Paşa, Türkçüleri Osman Bölükbaşı, Siyasî İslâmcıları ise Cevat Rıfat Atilhan ile kontrol altında tutarak aynı siyasî organizasyona dahil etmişti.

İşte, tam da bu tarihî gerçeklikten yola çıkarak diyoruz ki: Son dönemde ülke idaresine hâkim olan “militarist siyaset”, 70-75 yıl önce başını Mareşal Fevzi Çakmak’ın çekmiş olduğu “Milletçiler bloku” ile büyük ölçüde benzerlikler arz ediyor.

*

11 Kasım 1938’de M. Kemal’in yerine İsmet Paşa’yı seçtiren Fevzi Paşa, 5-6 yıl sonra, hiç olmazsa bir dönemliğine de olsa CB makamına geçmek isterken, “Kurt politikacı İsmet”in fena halde oyununa geldi.

Partili CB olan İnönü, 1944’te Meclis’ten geçirttiği “Yaş haddinden emeklilik kànunu” ile 1876 doğumlu Mareşal Çakmak’ı diskalifiye etti. Onu hem ordunun başından ayırdı, hem de pasifize etmiş oldu.

Bundan sonra, tam da iki yıllık periyotlar halinde, Fevzi Paşa’nın hayatında önemli değişiklikler meydana geldi: Emekliliğinin ikinci senesinde, çok partili siyasî hayata geçildiği süreçte Demokrat Parti (DP, 1946) listesinden bağımsız aday olarak seçilerek Meclis’e giren Mareşal Paşa, aynı sene içinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimine de yine DP’nin adayı olarak katıldı, ancak kazanamadı.

Meclis’te 61 vekile sahip olan DP’nin, onun için kendini iki kez riske atmış olduğu Fevzi Paşa, 1948’de Demokrat Parti’yi adeta ortadan ikiye bölerek, 28 milletvekilini Fahrî Başkanlığını yaptığı Millet Partisine transfer ederek MP’ye Meclis’te grup kurdurdu.

Milletçiler’in o iki sacayağı, o zamandan günümüze kadar isim değiştirerek (MHP, MSP, RP, AKP) ve bazen ayrılıp bazen birleşerek geldi. Şimdi beraber ve aynı siyasî ittifakın içindeler.

*

Fevzi Paşa, zâhiren dindardı. Ne var ki, dindarların anasını ağlatan da o oldu: Hilâfetin ilga edilmesi, Medreselerin kapatılmasına, Ezanın, Kurân’ın ve her türlü İslâmî şeâirin yasaklanmasına ses çıkarmayan Mareşal Paşa, 1946’da başlayan ilk demokrasi denemesine ilk darbeyi vurmaktan da geri durmadı.

Velhasıl, günümüzün hâkim siyaseti, birçok yönüyle, ama bilhassa “dindar-milliyetçi” ittifakının patentini taşıyan “Milletçiler siyaseti” ile 1940-50’lerdeki Fevzi Paşa’nın başını çektiği siyasî yapıyı birebir andırıyor. Paşa’nın çok isteyip yapamadığını da, günümüzün sivil paşaları yapmaya çalışıyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*