Filistin meselesine, Said Nursî gibi bakmak…

Risale-i Nur’da, Filistin meselesi var mı? Evet var, hem de en güzel ve muvazeneli bir şekilde.

Nur’un kahraman kumandanlarından, Yüzbaşı Re’fet Ağabeyin bir suali üzerine, Üstadın verdiği cevap ile bizler o meseleyi öğreniyoruz.

Şuâlar’da geçen bahis şöyle:

“Aziz Nur kumandanı ve Kur’ân’ın hâdimi kardeşim Refet Bey;

Yahudi milleti hubb-u hayat (hayat sevgisi) ve dünyaperestlikte (dünyaya tapma) ifrat ettikleri için, her asırda zillet (alçalma) ve meskenet (miskinlik) tokadını yemeye müstehak olmuşlar.

Fakat bu Filistin meselesinde; hubb-u hayat ve dünyaperestlik hissi değil, belki enbiya-yı Benî İsrailiye’nin (İsrailoğullarına gönderilen Peygamberlerin) mezaristanı olan Filistin, o eski peygamberlerin kendi milliyetlerinden bulunması cihetiyle, bir cihette bir ehemmiyetli hiss-i millî ve dinî olmasından, çabuk tokat yemiyorlar. Yoksa, koca Arabistan’da az bir zümre hiç dayanamayacaktı, çabuk meskenete girecekti.”

Üstadın bu güzel ifadelerine göre hareket edip, Filistin meselesine siyâsî bir göz ile değil de dinî zaviyeden bakılırsa, bu iş daha kolay anlaşılır ve çözülür.

Hepsini aynı kefeye koyarak umumîleştirmesek de Yahudiler, çok fesad, fitne ve karıştırıcıdır. Bugün yeryüzünde meydana gelen karışıklıkların çoğunun altında Yahudi ve İngiliz yatmaktadır.

Kendilerini zulümlerden, sefil hayatlardan kurtaran kendi peygamberlerine isyan eden, başkaldıran ve öldüren (öldürdüğünü zanneden) Allah’ın verdiği, gökten indirdiği nimetlere nankörlük eden ve (hâşâ) Allah’a da kafa tutmaya çalışan Yahudiler, geçen zaman içerisinde kendi Başbakanlarını da öldürmüştür.

Osmanlı Sultanı, 2. Bayezid zamanında, İspanya’da uğradıkları zulümlerden dolayı, Padişahın gemilerle getirtip, ağırlıklı olarak Selânik ve diğer yerlere yerleştirdiği Siyonistler, Osmanlıya da hıyanet ederek, Selânik kaynaklı fitne hareketiyle, Osmanlıyı arkadan hançerleyip, yıkılmasının en büyük âmillerinden olmuştur.

Üstadın saydığı kötü vasıflarından dolayı, dünyada belli bir devleti olmayan bu millet, o zamanki dünyanın âhvali arasında, Filistin’de İsrail devletini te’sis etmiş, işte Re’fet Ağabeyin o günlerde sorup, Üstadın verdiği cevaptaki gibi, Filistinlileri mağlûp edip devletleşmişlerdir.

Tabiî, bu mağlûbiyetin altında yatan sebep, yine Üstadın ifadelerinde kendisini bulmaktadır. Filistin’deki Araplar, Yahudilerle münasebet ve mücadelesinde yanlış yolları seçmiş ve o yüzden de mağlûp olmuşlardır. Yahudiler, dinî ve millî hissiyatla hareket ettikleri hâlde, maalesef Filistin’deki o zamanın Arapları; Yaser Arafat, Leyla Halid v.s.nin de içinde olduğu Filistin Kurtuluş Teşkilâtı gibi bir komünist Sovyet destekli, anarşist merkezi (bizdeki 68 kuşağı denilen kimi anarşistler olmak üzere, bir çok anarşist, gerilla eğitim ve hareketlerini, o kamplarda almıştır.) marifetiyle, İslâm’ın tasvip etmediği metodlarla hareket ettiklerinden, boyuna patinaj yapmış ve muvaffak olamamışladır. Daha sonra bu işin yanlışlığını anlayıp, akl-ı selim yolu tercih etmeye başlasalar da onların o zamanlar yaptığı yanlış hareketlerini, bugünkü nesil çekmektedir.

Evet, bu ifadelerimizden sonra, bugünlerde Filistin’de Yahudilerin yaptığı alçakça fiillerin ise, hiçbir şekilde tasvip edilir tarafı yoktur. Beşikteki bebekten, yataktaki yatalak ihtiyara kadar, acımasızca yapılan katliâmların müsebbipleri, bugün olmasa da elbet bir gün, yaptıklarının cezasını çekeceklerdir.

Bu arada, dünyada, akl-ı selim Yahudiler başta olmak üzere, bir çok yerden tepkiler de geliyor. Tabiî, yapılan bu infiallerde de samimî olmak lâzım. Bir taraftan “hop, noluyor kardeşim, bir dakika” deyip, arka taraftan da tersi hareketlerle bu işte samimiyet olmuyor.

Ne diyelim? Rabbimiz, Filistinli kardeşlerimize yardım etsin. Dünya Müslümanları da samimî ve akıllıca bir Filistin çözümü için gayret eder de dinî bakımdan, üç din mensuplarının da dinî hissiyatlarının rencide edilmeyip, ortak bir noktada birleşmesi için harekete geçer.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*