Filistin: Ümidimiz Türkiye

El Kafarna, Türkiye’den daha fazla yardım ve destek beklediklerini belirterek, “Mavi Marmara’da bizim için kanınızı feda ettiniz. O, bir dönüm noktasıdır. Bu uğurda kan feda edilmesi, Arapları utandırdı. Halk uyandı. Şimdi ümidimiz yine Türkiye’de” diye konuştu.

BEYT HANUN BELEDİYE BAŞKANI MUHAMMED NAZİK EL KAFARNA, YENİ ASYA’YA KONUŞTU

Beyt Hanun’daki kadın doğum hastanesi
Gazze’nin Beyt Hanun bölgesindeki tek kadın doğum hastanesinin açılışı 09 Mayıs 2011 tarihinde gerçekleştirildi. Hastanenin açılışını yapan Filistin Başbakanı İsmail Heniye, hastanenin içerisindeki bütün malzemelerin masraflarını karşılayan İHH İnsanî Yardım Vakfı ve Türkiyeli Müslümanlara desteklerinden dolayı teşekkür etti.

Türkiye’den daha fazla yardım ve destek bekliyoruz

Beyt Hanun Belediye Başkanı Muhammed Nazik El Kafarna, üniversite eğitimini Mısır’da yapmış. Endülüs Edebiyatı  konusunda doktorası var. 5 yıl önce tayinle değil, seçilerek belediye başkanı olmuş. 3 yıl boyunca İsrail  hapishanelerinde işkence görmüş. Dizleri ve boynunda bu sebeple problemler var. Türkiye’de tedavi olduğu doktoru, “Dizlerin, 70 yaşındaki insanın dizleri gibi. Çok tahrip olmuş” diye teşhis koymuş. Bunun sebebi, İsrail zindanlarında gördüğü işkencelermiş. Kafarna, aynı zamanda Gazze İslâm Ünivertisesinde öğretim üyeliği yapıyor ve Beyt  Hanun’un da hatibi, imamı.

Hem tedavi olmak hem de yardım taleplerini duyurmak için geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gelen Beyt Hanun Belediye Başkanı Muhammed Nazek El Kafarna ile Fatih’te görüşme imkânı bulduk. Görüşmeyi, El Kafarna’nın danışmanı, üniversite eğitimini Türkiye’de yapan Mahir Abu Amsha Türkçe’ye çevirdi.

Beyt Hanun Belediye Başkanı Muhammed Nazik El Kafarna’ya Türkiye’ye hoş geldiniz diyor ve Beyt Hanun Belediyesinde hayat nasıl sürüyor diye soruyoruz.

“Bismillahirrahmanirrahim” diyerek söze başlayan El Kafarna, şunları anlattı: “Öncelikle bu fırsatı bize verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Beyt Hanun Belediyesi, Gazze Şeridinde, en Kuzeyde bir belediyedir. 1967’de tesbit edilen Yeşil Hattayız. Beyt Hanun 12 bin dönümlük bir büyüklüğe ve 50 bin nüfusa sahiptir.

Beyt Hanun, sahip olduğu bu coğrafi şartlar sebebiyle her an İsrail’in baskısı altında. İsrail, ne zaman Gazze’ye bir taarruz etse Beyt Hanun’dan geçmek durumunda. Bu sebeple bizi her zaman bombalıyor ve taciz ediyorlar. Çünkü Gazze’ye Beyt Hanun üzerinden giriyor.

Gazze’nin en eski kasabasıyız. Beyt Hanun’da Sultan Abdülhamid’in adıyla anılan cadde var, halen aynı adı taşıyor. Osmanlı Köprüsü var. Beyt Hanun vadisi üzerinden geçen tren yolu için yapılmış. Beyt Hanun’da Nasır Camii var. Hicri 637’de yapılmış. Beyt Hanun kasabası, Kudüs Camii’ne gidenlerin de konak yeridir. Hanun kelimesi oradan geliyor.

Sultan Abdülhamid’in torunlarıyız biz. İsrail, 2006’da “Ehlül Cenne Savaşı”nda Gazze’ye saldırdığında bizim tarihî Nasır Camii’ni de bombaladı ve yerle bir etti. Halen yıkık vaziyettedir. Ama Malezyalı kardeşlerimiz onu tamir etmeye başladılar. Daha bitmedi, ama tamir ediyorlar. İsrail askerleri Abdülhamid Caddesini de hem bombaladılar hem de kepçelerle kazdılar, tahrip ettiler. Osmanlı köprüsünü de bombaladırlar. Köprü ve cadde halen yıkık vaziyette duruyor.

Beyt Hanun, ziraatle geçinen bir yer. Ama İsrailliler bütün ağaçlarımızı da kesiyor. Özellikle 2006 ve 2009 savaşında Beyt Hanun baştan sona tahrip edildi. 200 ev tamamen yıkıldı. 400’den fazla ev de tahrip edildi. Şahsen benim evim de yıkıldı ve halen çadırda yaşıyoruz.

Tabiî ki Beyt Hanun, bütün Gazze’nin sebze deposudur. İsrailliler bütün meyve ağaçlarını kesiyorlar, etraf görünsün, birileri İsrail’e saldırır da ağaçlar altında gizlenir diye bahane uyduruyorlar. Beyt Hanun halkı çok zor durumda. Portakal, limon ağaçlarımız var. Verimli bir toprak, ama İsrailliler buğdaylar bile 50 cm yükselince gelip makinalarla biçiyor, eziyorlar. Otların arasından ‘terörist’ gelir diyerek!

Bu durum Beyt Hanun halkını zayıflaştırdı, fakirleştirdi. Yani belediye olarak biz ne yapabiliriz ki? Çok zor durumda kaldık. Belediye halka hizmet etmeli, ama nasıl?

Beyt Hanun’daki durum bizi cidden çok rahatsız ediyor. Biz belediye olarak hizmet edemiyoruz, imkânımız yok. Allah, Türkiye halkından razı olsun. Bazı projelerimiz var, onları yaptırmak için Türkiye’den destek istedik. Öncelikle İHH, Deniz Feneri, Kimse Yok Mu?, Yardımeli gibi derneklerden kurbanlık ve benzeri yardımlar da alıyoruz, Allah razı olsun.

DAHA FAZLA YARDIM BEKLİYORUZ

Amacımız daha fazla destek almak. Çünkü ihtiyaç çok. Altyapımız tahrip edilmiş durumda. İçilebilir temiz su yok.  Suyumuz tuzlu, deniz suyu. Bombalama neticesinde içme suyu ile kanalizasyon birbirine karışıyor. İsrailliler temiz içme sularını çekiyor, deniz kıyısında olduğumuz için sularımız tuzlanıyor. Beyt Hanun halkını rahatlatacak projeler lâzım. Bu konuda Zeytinburnu Belediyesiyle kardeş olduk, ama resmî prosedür gereği onlar da doğrudan yardım  edemiyorlar. Yardımlar, ya Kızılay ya da TİKA vasıtasıyla olabilir. Onun da çok zorlukları var. Bu çalışmalar da yetmiyor. Onun için Konya Selçuklu Belediyesiyle işbirliği yapmak istiyoruz.

Ama bizim umudumuz daha fazla. Türkiye’den daha fazla yardım ve destek umuyor ve bekliyoruz. Gerçekten ihtiyaçlarımız çok. Ama önemli olanları söylüyor ve istiyoruz. İsrail tankları bütün altyapımızı tahrip etti. İçme suyu tuzlu… Arıtma imkânımız yok. Bunun için yeni kuyular açmaya çalışıyoruz. Bunlar bizim için çok önemlidir. Halkımızdan sadece su ve temizlik parası almaya çalışıyoruz. Onu da sadece memurlardan alabiliyoruz. Çalışamayanlardan nasıl para alalım? Gelirlerimiz çok düşük. Bu sebeple belediye çalışanlarına da maaş veremiyoruz. Şehrin elektriği belediyenin elinde değil, Arafat döneminde özel firmalara verildi ve öyle kaldı. 3 aydır  çalışana maaş veremedik.

ÇÖP KAMYONUMUZ DA YOK

Kepçe, çöp kamyonu gibi vasıtalarımız da yok. Bizim çöplerimizi, eşek arabalarıyla toplayabiliyoruz. Bu da çok zor oluyor tabiî. İsrail böyle araçları temin etmemize izin vermediği gibi, eski araçlar için parça alma imkânı da tanımıyor.

Gerçekten çok ihtiyacımız var. Biz Türkiye’ye geldik. İHH’nın da desteğiyle iftihar ettiğimiz bir Kadın Doğum Hastanesi açabildik. Doğum hastanesi büyük ihtiyaçtı. Beyt Hanun’daki bir hastayı Gazze’deki bir hastaneye götürmek için dört yerden izin almak lâzım. Çok zor.

KADINLAR, DOĞUM YAPARKEN ÖLDÜ

Beyt Hanun’da hastane yokken, savaş zamanında çok sayıda doğum hastası, imkânsızlık sebebiyle doğum esnasında vefat etti. Şükür olsun, şimdi bir doğum hastanemiz var ve buna çok seviniyoruz. Ama yine derdimiz vardır. Bu hastahanenin çalışanlarının maaşlarını ödemekte zorlanıyoruz. Bunun için de hastaneye gelir getirecek yeni ekler, meselâ göz hastanesi bölümü ve böbrek taşı kırma makinası almak istiyoruz. Bunun için hastaneye ikinci kat  ilâve etmek için çalışıyoruz. Hastane 2 yıl önce hizmete germişti. Bu hastahane ile iftihar ediyoruz. Bunun için İHH’nın çok desteği oldu. Her zaman yardım ve destek istememek için kalıcı gelir kaynakları hazırlamak istiyoruz.  İnsanlarımız fakir, ödeme imkânları yok. Meselâ, bir düğün salonu açmak istiyoruz, hastaneye gelir olsun diye. Hiç değilse, imkânı olanlardan alacağımız para ile hastaneye destek olunur. Spor salonu lâzım. Ama bizim spor salonlarında çocuklarımız hem Kur’ân okuyor, hem de hafızlık yapıyorlar. Adı spor salonu, ama biz o salonları ilâve olarak eğitim için kullanıyoruz.”

ÜMİDİMİZ YİNE TÜRKİYE’DE

Beyt Hanun Belediye Başkanı Muhammed Nazik El Kafarna, Türkiye’ye mesajını  şöyle özetliyor: “Gerçekten Türkiye’ye çok teşekkür ediyoruz. Türkiye’deki bütün insanlara, bakanlıklara çok teşekkür ediyoruz. Onlar bizi yalnız bırakmadılar. Ama ihtiyaçlarımız çok fazla. Biz Sultan Abdülhamid’in evlâtlarıyız. Yani biz, aynı zamanda sizin din kardeşleriniz. Kesinlikle bizi bırakamazsınız. Bizim ümitlerimiz çok büyük. Siz, bizim arkamızda durmanız gerekir, çünkü Sultan Abdülhamid bizi bırakmadı. Siz de bizi bırakamazsınız. Biliyoruz, kanımız birbirine karışmış. Mavi Marmara’da bizim için kanınızı feda ettiniz. O, bir dönüş noktasıdır. ‘Arap Baharı’ Mavi Marmara’dan oluştu. Arap dünyası bu fedakârlığı görünce uyandı. Gerçekten… Çünkü, Filistin’i yalnız bırakmadınız ve bu Arap ülkelerine de örnek oldu. Bu uğurda kan feda edilmesi, Arapları utandırdı. Halk uyandı. Şimdi ümidimiz yine Türkiye’de. Biz sizin evlâtlarınız, kardeşleriniziz. Sizden çok memnunuz, Allah razı olsun.”

Beyt Hanun Belediye Başkanı Muhammed Nazik El Kafarna’nın bu duâsına amin diyor ve “İnşallah, Filistin bu sıkıntıları aşacak. Ümitvarız” diyoruz. O da bunu tasdik ediyor ve “Biz de hiçbir zaman ümitsiz olmadık zaten…” şeklinde konuşuyor.

Hem tedavi olmak hem de yardım taleplerini duyurmak için geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gelen Beyt Hanun Belediye Başkanı Muhammed Nazik El Kafarna ile Fatih’te görüşme imkânı bulduk. Görüşmeyi, El Kafarna’nın danışmanı,  üniversite eğitimini Türkiye’de yapan Mahir Abu Amsha, Türkçe’ye çevirdi.

İsrail, 2008-2009 yıllarında Gazze’ye düzenlediği Dökme Kurşun Operasyonu’nda El-Takva Camii’ni yerlebir etmişti.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*