Gayb âlemdeki sesleri işitmek

“Binlerce kilometre uzaktaki sesleri, herhangi bir alıcı veya verici olmaksızın işitmek mümkün mü?” sorusunu biraz daha genişçe ele almakta fayda mülâhaza ediyoruz. Bu sırrı çözebilmek için, ses ve işitmeyle ilgili birtakım ön bilgilere ihtiyacımız vardır.

Aslında işitmenin fiziği veya kimyası ile ilgili çözümlenmiş pek çok yön bulunduğu gibi, çözülememiş pek çok hayret verici sır vardır. Ses fizikî, işitme “psikofizyolojik” bir hadisedir. Ses, maddî ortamın, meselâ havanın titreşmesi ve titreşimin madde içinde nakledilmesidir. İşitme, bu titreşimin kulak tarafından alınarak idrak edilmesidir. Kulağın ve işitmenin fizikî yapısı, uzmanlar tarafından şöyle izah edilir:

Kulağımızın içindeki koklen bölgesi sıvıyla dolu. Ses titreşimleri bu sıvı içindeki tüyleri titreştirir. Meydana gelen elektrik akımı, her insanda 25-30 bini bulan sinir liflerine intikal eder. Buradan da beyne iletilir. Genç bir insan kulağı, saniyede 16 ila 20 bin arasındaki titreşimleri duyabilir. Normalde kulaklarımız, bu rakamların altı ve üstündeki sesleri duymayacak şekilde dizayn edilmiştir.

Bazı hayvanların işitme duyarlılıkları bizden farklıdır. Meselâ akrep, her türlü hareketi, sesi ve titreşimi ayaklarındaki alıcılarla “görür!” Alıcıları o kadar hassas ki, yakınındaki bir canlının kumda sebep olduğu titreşimleri saniyenin 1/1000’i bir sürede “algılar.” Deve, 60 kilometre mesafeden, “bad-ı semun” denen zehirli çöl fırtınasını anlar. Kedi, köpek, tavuk gibi evcil hayvanlar, depremin titreşimlerini alarak haber verirler. Kedi, baykuş, yılan gibi birçok hayvan, karanlıkta görebilecek bir özellikte yaratıldığından, gece avlanır. Ruhanîlerin gözleri, metafizik âlemi görecek şekilde dizayn edilmiştir…

İşte, ruhumuz, kâinattaki bütün varlıkların duyarlılıklarını potansiyel olarak taşıyan bir yapıda yaratılmış, bütün enerji boyutlarıyla bağlantılı bir santraldir. Kim ruh/duygu ve bedenindeki bu potansiyelleri ortaya çıkarır, enerji boyutlarını yoğunlaştırıp yönlendirirse, TV/radyo/telsiz/telefon gibi cihazlardan daha harika alıcı verici olan kalbi, hatta göz ve kulağı ile de gayb/melekûti, maddeötesi / metafizik âlemdeki görüntü ve sesleri algılayabilir.

İşte, riyazet, tefekkür, (meditasyon), zikir, vecd gibi antrenmanlarla ruhunu tekâmül ettiren veliler veya medyumlar, aradaki (nefsî) parazitleri kaldırıp alıcı vericilerini açığa çıkardıkları nispette, hava aynasında görünüp sesleri duyabilirler.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*