Gaylan bin Seleme (?-644)

    Sahabenin önemli simalarından bir tanesidir ve şairdir. İnsanlar arasındaki anlaşmazlıkları çözen, savaşlarda komutanlık yapan, etkili ve özlü sözleriyle çok yönlü bir insan olarak dikkatleri üzerine çekmiştir. Cahiliye döneminde, Sakif Kabilesinin önde gelenleri arasında yer almıştır. Taif’in fethinden sonra iman etmiştir. Peygamber Efendimizin (asm) son yıllarını yaşadığı zamanlarda Müslüman olduğu halde, büyük mucizelere şahit olma bahtiyarlığını yaşamış ve ünlü ağaç mucizelerini görme şerefine nail olmuştur.

Risâle-i Nur’da; Peygamber Efendimizin (asm) büyük mucizelerin-den olan ağacın emrine itaat etmesi hadisesine şahit olanlardan biri olarak ismi zikredilmiştir. Künyesi Gaylan ibn Seleme bin Muattib es-Sakafî şeklindedir.

Peygamber Efendimizin ünlü sahabelerinden biri olan Gaylan’ın doğum tarihi bilinmemektedir. Babası Seleme bin Muattib’dir. Dedesinin adı bazı kaynaklarda Mugis, bazılarında da Şurahbil olmak üzere farklı şekillerde geçmektedir.

Gaylan’ın çocukluğu ile ilgi de fazla bir bilgi yoktur. Ancak zamanla kabilesi içinde dikkat çekmeye başladığı ve kabilenin ileri gelenleri arasında yer aldığı anlaşılmakta, İslâmiyet’ten önce kavminin önemli kişileri arasında bulunduğu görülmektedir.

Mensubu bulunduğu Sakif Kabilesinin önemli şahsiyetlerinden biri olan Gaylan, gerek işlerinde, gerekse insanlarla olan diyaloglarında sistemli çalışmasıyla dikkat çekti. İlgilendiği iş ve konuları belli bir düzene sokarak bunlar için farklı zamanlar tahsis etti. Zamanın önemli şairlerinden biri olup, bu iş için haftanın bir gününü ayırdı ve şiirle ilgilendi. Haftanın bir günü de kavmine mensup insanlar arasında cereyan eden hadiselere baktı. Kendisine gelen insanların davalarıyla ilgilendi. Haftanın bir gününü ise kendi özel işlerine tahsis etti. Söz konusu günde develeriyle ilgilendi.

Yazdığı şiirleriyle, baktığı dâvâlarla ve yaptığı düzenli işlerle dikkat çeken Gaylan bin Seleme’nin önemli bir özelliği de liderlik ve komutanlık vasfı idi. Cahiliye döneminde Arap Yarımadasında eksik olmayan olaylardan en çok cereyan edenlerin başında kabileler arasındaki kavga ve çatışmalar gelirdi. Gaylan’ın mensubu bulunduğu Sakif Kabilesi ile Benî Amir bin Sa’saa Kabilesi birbirlerine hasım kabileler olup, aralarında çatışmalar çıkmaktaydı. Bu çatışmalardan bir tanesi Taif’te vuku buldu. Taraflar arasında savaş meydana geldi ve bu savaşta Gaylan, Sakif kuvvetlerine komutanlık yaparak galip gelmeye muvaffak oldu. Böylece kabilesi Gaylan sayesinde savaşı kazandı.

Gaylan bin Seleme, bazı ticaret seferlerinde kervanların idaresini de üstlendi. Bunlardan birisi, o zaman İran’ın egemenliği altında bulunan Irak’a doğru idi. Kervanda ünlü Ebu Süfyan da yer almaktaydı. Tüccar ekibini kabul eden İran Kisra’sı kendileriyle görüştü. Bu görüşmede heyetin sözcülüğünü Gaylan yaptı. Verdiği cevaplar ve kullandığı hikmetli sözlerle dikkat çekti. Bu tavırlarıyla aynı zamanda iyi bir diplomat olduğunu da gösterdi. Aslında yaptıkları ticaret seferi izinsiz gerçekleşmişti ve cezalandırılmaları gerekmekteydi. Ancak Gaylan etkili konuşması ve sözleriyle Kisra’yı etkileyerek ceza almaktan kurtulmayı sağladı. Ayrıca, Kisra’dan kendilerine bir mimar verilmesi ricasında bulundu. Gaylan’ın ricasını kabul eden İran hükümdarı kendileriyle bir mimar yolladı. Bu mimarın çalışmalarıyla Taif’te ilk defa olmak üzere bir kale inşa ettirildi. Bu girişimi ve aldığı netice Gaylan’ın gerçekten önemli bir yeteneğe sahip olduğunun göstergesiydi.

Gaylan’ın iki oğlu kendisinden evvel İslâmiyet ile şereflenmişlerdi. Kendisi ise, Taif’in 630 yılındaki fethinden sonra Müslüman oldu. Cahiliye devrinin önemli özelliklerinden biri de çok eşlilik olup nerede ise bunun sınırı yoktu. Müslüman olan Gaylan’ın da o sırada on eşi mevcuttu. Oysa ki, İslâmiyet bu yanlış uygulamanın önünü almak için en fazla ve bazı özel şartlar dahilinde dörde kadar eş almaya izin vermekte idi. Peygamber Efendimiz de (asm), iman eden Gaylan’ın bu kurala ve emre uymasını istedi. Peygamber Efendimizin (asm) buyruğu üzerine Gaylan, altı hanımını boşadı.

İslâmiyet’i kabul eden Gaylan bin Seleme’den sonra iki çocuğu daha Müslüman oldu. Peygamber Efendimizin vefatına yakın bir zamanda iman etmesine rağmen çok önemli ve büyük mucizeleri görüp şahit olma şerefine nail oldu ve bunları nakletti. Risâle-i Nur’da, Peygamber Efendimizin önemli mucizelerinden olan, ağaçların emrine itaat edip boyun eğerek mucizeye masadak olmaları hadisesi üzerinde önemle durulmakta ve bunlardan birkaç örnek verilmektedir. Ağaçların yerlerini terk edip Peygamber Efendimizin yanına gelmeleri ve buyruklarını yerine getirmeleri şeklinde vuku bulan mucizeler Hazreti Ali, İbn Abbas, İbn Ömer, İbn Mesud ve daha bir çok büyük sahabe tarafından nakledilmiş ve bu nakilleri büyük İslâm âlimleri tarafından kayda geçirilerek, şahitleriyle birlikte günümüze kadar ulaşmaları sağlanmıştır. İşte bu büyük mucizelere şahit olan ve nakilde bulunan Gaylan’ın nakilcileri arasında bulunduğu şu mucize Risâle-i Nur’da da yer almıştır:

Peygamber Efendimizin cesur komutanlarından biri olan Üsame bin Zeyd diyor ki; “Bir seferde, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ile beraberdik. Kaza-yı hacet için, hâli, settareli bir yer bulunmuyordu. Ferman etti ki: ‘Bir hurma ağacı veya bir taş görüyor musun?’ Dedim: ‘Evet, var.’ Emretti ve dedi: ‘Ağaçlara de ki: ‘Resulullahın haceti için birleşiniz.’ Ve taşlara da de: ‘Duvar gibi toplanınız.’ Ben gittim, söyledim. Kasem ediyorum ki, ağaçlar birleştiler ve taşlar duvar oldular. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, hacetinden sonra yine emretti: ‘Ayrılmalarını söyle.’ Benim nefsim kabza-i kudretinde olan Zât-ı Zülcelâle kasem ederim, ağaçlar ve taşlar ayrılıp yerlerine gittiler.” (Mektubat, 1997, s. 127-128).

Gaylan bin Seleme’nin yazmış olduğu şiirlerinden bir kısmı zamanımıza kadar ulaşmış ve bazı divan eserlerine nakil yoluyla alıntıları yapılmıştır. “Hamd olsun, ben ne facir elbisesi giydim ne de bir leke ile maskelenirim” mealindeki şiiri örnek gösterilerek, mânevî temizlik ve ahlâk güzelliğine sahip olduğuna hükmedilmiş ve Kur’ân-ı Kerim’in, “Elbiseni temiz tut” (Müddesir, 4. âyet) mealindeki âyetine güzel bir örnek teşkil ettiğine hükmedilmiştir. Gaylan Müslüman olduktan sonra Taif’te yaşamaya devam etmiş ve 644 yılında vefat etmiştir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*