GDO’lu zehir: Soya lesitini

Dünyanın en yaygın GDO’lu gıda katkı maddesi soya lesitini’dir. Kodu E322’dir. Emülgatördür. Yani, yağ ve su gibi birbiri ile karışmayan maddelerin birbirine karışması yani emilimi için kullanılır.

Soya lesitini olmayan bir madde bulmak neredeyse imkânsızdır. Bisküviler, sakızlar, çikolatalar, şekerler, etler, mamalar, kekler, ekmekler, baklavalar, yoğurtlar, peynirler, dondurmalar, kremalar, salamlar, sucuklar, ketçaplar, mayonezler ve daha binlerce ürün soya lesitini içerir.

Bu kadar yaygın kullanılması elbette tesadüf değildir. Ucuz hammadde kaynağı olması ve dünya çapında tesirli bir reklam kampanyası uygulanması yaygınlaşmasında başrolü oynamıştır. Akademik camianın, FAO (Dünya Gıda ve Tarım Örgütü) ve WHO (Dünya Sağlık Örgütü) gibi kuruluşların desteğini de not düşmek gerekir.

Yapılan araştırmalar çok sayıda zararını ortaya koymuştur. Öncelikle genel etkilerini özetle hatırlamaya çalışalım:

Soya lesitini vücudun yaşlanmasını hızlandırır. Ciltte döküntüler ortaya çıkar. Beynin işlevlerini bozar ve hafıza problemi yaşatır. Metabolik reaksiyonlarda aksama meydana getirir. Karaciğer ve böbrekleri büyütür. Kilo kaybına neden olur. Tiroid bezlerinde arızalara yol açar. Kronik aşamaya kadar amino asitlerin asimilasyonunu kötüleştirir. Mide ağrısı ve mide bulantısı görülür.

Pankreasın doğal çalışmasını engelleyip, kansere neden olabildiği görülmüştür. Bağışıklık sistemine zarar verir. Kalsiyum, magnezyum, çinko, bakır ve demir gibi önemli minarellerin vücut tarafından emilmesini engelleyebilir.

Erkeklerde sperm sayısını ortalama yüzde otuz ikiye kadar azaltabildiğini Harvard Üniversitesinin araştırmaları ortaya koymuştur. Fare, inek ve domuzda yapılan deneyler kısırlığa sebep olduğunu göstermiştir.

Kadınlar için de yıkıcı etkileri söz konusudur. Kadınların üç kat daha fazla düşük yapması, gebe kalmayı zorlaştırması ve erken doğum riskini artırması ilk akla gelenlerdir. Embriyonun beynini olumsuz etkilemesi nedeniyle hamile kadınlar soya lesitininden uzak durmalıdır. Öldürücü vajina kanserine yakalanma ihtimallerinin daha yüksek olduğu anlaşılmıştır.

Soya ile ilgili yaygın en yaygın endişelerden biri, izoflavon ya da fitoöstrojen gibi östrojenik bileşikler içermesidir. İzoflavonlar, östrojen hormonuna benzer kimyasal bir yapıya sahiptir, bu nedenle östrojen reseptörlerine bağlanabilir ve vücutta östrojen benzeri etkilere sebep olabilirler.

Soya lesitini vücudun endokrin sistemi üzerinde iç karartıcı bir etkiye sahiptir. Özellikle onunla birlikte yemek yiyen çocuklar bundan etkilenir. Küçük çocuklarda alerjiye, tiroid hastalığına sebep olabilir. Bu nedenle, üç yaşın altındaki çocuklara soya lesitinli ürünlerin tüketilmemesi hususunda azami hassasiyet gösterilmelidir.

Tüm bu zararlarına rağmen soya lesitinin Türkiye’de organik etiketli ürünlerde bile kullanımına izin verildiğini biliyor muydunuz?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*