Geldiğiniz nokta

İnsan ömrü, kâinat misali vazifelerini yerine getirerek giden bütün yaratılmışlar içinde şuurluların timsalidir.

Ömür ve hayat içinde acılı, tatlı, inişli, yokuşlu bir akış… Dünyaya hükmetmeye azimli bir ömür içinde bulunmak veya dünyanın meşakkat ve zahmetlerini daha yaşamadan pes etmek… Her ikiside yaratılmış biz insanların maruz ve mazharı oldukları hallerdir.

 

Elbette ki dünyaya hükmetmek, hayata ve mükevvenata hükmetmek babından, Allah’a mahsustur. İnsan hırs ve kanaatsizlik ile vazifesini ve hedefini şaşırarak böyle bir fiili yapmaya yeltenir.
Hayatın içinde, yine hayata kendi nefsimiz, amellerimiz noktasından Allah’a abd, kul olarak yönelebilirsek, bu pencereyi kendimize açabilirsek durum tamamen farklı olacaktır.
Düşünelim ki Allah’ın rızasına erişmiş, onun emir ve yasakları noktasından hareket edebilmiş bir insan hakkıyla kul olmuştur. Bunun aksi ise dünyaya hükmetme ütopyasının açılımları içinde kaybolmak olmuştur.
Kur’ân ve sünnet kaynaklı bir hayat tarzı ve yaşayışı bizleri daima onun rızası çerçevesinde hareket ettirebilir. Eğer Kur’ân ve sünnetin dışında yollara tevessül edilirse insanlar hem şahıslarında, hem de topyekûn insanlık adına zulümlere ve isyanlara girebilirler.
Dünyada insanların geldiği nokta; zahmetsiz ve meşakkatsiz bir hayatın bu dünyada olmayacağının anlaşıldığı, anlaşılmaya ve derk edilmeye başlandığı noktadır. Bu noktadan hareketle insanlık bu dünyada bulamayacağı rahatı ve huzuru başka bir dünyada aramaya ve bunu anlamaya çalışmaktadır.
İslâmiyet hakkıyla bu arayışın ve hedefin cevap veren tek adresi ve müracaat noktası olmuştur. Birazcık uyanan Avrupa ve şimdilerde tam uyanmaya başlayan Asya insanları bu düşünce ve fikir atmosferi içirişinde yerini almaktadırlar. İnsan kâinat içindeki seçilmiş varlık olma noktasındaki kendi huzur hakkını vermek istiyorsa şuurunun gereklerini yapmak zorundadır.
İnsanlık şuurunun en iyi planlandığı ve fayda eksenli hesaplandığı adres ise Kur’ân ve iman atmosferi içindeki İslâmiyet adresidir.
İnsanlık adres sormakla ve aramakla fazla meşgul olmamalı yoksa tren kaçar. Öyle ya her şeyin bir ömrü var, dünyanın da bir ömrü var… Geç kalmak hatadır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*