Milletin sermayesi: Gençlik
Gençlik, gerek kişinin kendisi için gerekse içinde bulunduğu toplum için son derece önemli bir potansiyeldir. En güçlü, en hareketli olduğumuz dönemdir. Bu dönem bir çok beceri ve yeteneğin en etkin ve aktif kullanıldığı dönemdir. Yeter ki gençlerin yetenekleri keşfedilsin, onlara yardımcı olunsun, sorumluluklar verilsin.
İslamiyet Gençlerin omuzlarında yükselmiştir
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in gençliği bize en güzel, en üstün model teşkil eder. Ahlak, edep, haya, dürüstlük ve güvenilirliği ile daha genç yaşta iken herkesin muhabbet ve ilgi odağı olmuş, “el- emin” olarak anılmıştır. Her zaman her yerde zulme ve haksızlığa karşı koymuştur.
Peygamberimiz (s.a.v)’in ashabının büyük çoğunluğu gençlerden meydana gelmiştir. Mekke’de Onu ilk destekleyenler gençler olmuştur. Bedir ve Uhud ashabı genellikle genç mücahitlerden meydana gelmiştir. Hazreti Ali, Müslüman olduğunda on yaşlarında bir çocuktu. Kırkıncı müslüman Hz. Ömer (r.a), İslâm’la şereflendiğinde 27 yaşındaydı. Sahabe arasında Hadis, Fıkıh ve Tefsir alanındaki derinlikleriyle temayüz eden Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Zübeyr, Abdullah b. Amr b. s (r.a) genç alimlerdi. Medine’li Ensar arasında kendilerine Kurra Hafızlar denilen 70 genç vardı.
Bilâl, Ammar, Yasir, Habbab, Mus’ab (r.a) gibi çilekeş ve cefakâr gençler, iman mücadelesinde sergiledikleri azim ve kararlılıkla, gösterdikleri sabır ve tahammülle, gaddar zalimlere karşı şanlı direnişleriyle Allah yolunun şerefli mücahidleri olarak isimlerini tarihe altın harflerle yazdırmışlardır.
Peygamberimiz (s.a.v), Mescid-i Nebevî’de kurduğu “Sahabe” dediğimiz seçkin müslüman gençlerden meydana gelen bir okulun yanı sıra, mescidin hemen yanı başında bulunan ve ilk yatılı okul olarak tarihe geçen Suffe’de kalan genç, yoksul talebelere özel ders veriyor, onları genç İslâm devletinin güzide elemanları olacak tarzda en güzel şekilde özel olarak yetiştiriyordu. Efendimiz (s.a.v), Medine dışında görevlendireceği vali ve diğer yöneticileri, elçi ve temsilcileri, irşad ve davet erbabını, rehber ve eğitimcileri, zekât memurlarını kendisinden manevî terbiye ve özel eğitim alan bu genç ve dinamik Suffe Ashabı arasından seçiyordu. (1)
İslam tarihinin tozlu yapraklarının hangisini aralasak bir çok kahraman gence rastlayacağızdır.Bir çağı kapatıp bir çağı açan, İstanbul’u fetheden Fatih çok genç bir padişah ve kumandandı. Çanakkale’de şehit ve gazi olanların yaş ortalaması 15 ila 18’dir.
Bir milletin savaşta olsun, barışta olsun, en büyük gücünü, o milletin gençliği teşkil eder. Gençler, milletlerin en büyük güvencesidir. Onlar iyi yetişir, çağdaş ilimler, güzel ahlak ve yüksek karakterle donanımlı olarak yetişirlerse, o milleti medeniyet ve kalkınma yolunda kimse geçemez. Bu yüzden düşman ülkeler, öncelikle gençlere el atarlar. Onların beden ve ruh sağlığını bozacak, onların hamiyet duygularını ortadan kaldıracak faaliyetlere önem verirler. Zira gençliği elden ettikten sonra başka şeyleri elde etmek daha kolay olacaktır.
Gençlik ve Darbeler:
Ülkemizin kalkınmasını, huzur ve saadetini istemeyen şer güçler, menhus ellerini gençlerimizin üzerinden hiç çekmiyorlar. Onları devamlı bir çekişme ve çatışma içinde tutmak, gençliğin gücünü ve enerjisini bu şekilde kullanmak suretiyle milletimizi en büyük gücünden mahrum etmek istiyorlar.
27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerini biz yaşamadık ama yakınen yaşayan büyüklerimizden çok dinledik. Çıkan çatışmalar hep gençler arasında olmuş ve yaralananlar, hayatını kaybedenler yine hep gençler olmuş. 28 şubat 1997 postmodern darbesini ise az çok hatırlarız. Hatırlamayanlarımız da devam eden etkilerinden anlar ki, bu darbenin darbesini yiyen yine en çok gençler olmuştur.
Son günlerde yaşadığımız üniversite olayları da yine ülkemizde huzuru ve asayişi bozmak isteyenlerin haince planlarından biridir. Gençler oyuna gelmemeli ve uyanık olmalıdır.
Çare :
Rabbimizin bize “örnek insan” olarak gönderdiği Peygamber Efendimiz Aleyhisselatü vesselamın ahlakı ile ahlaklanmak, bu uğurda çaba sarfetmek gençleri tüm kötülüklerden koruyabilecek en önemli kalkandır. Allah Kuran’da Peygamberimizin büyük bir ahlak üzerinde olduğunu haber vermiş (2) ve tüm insanları O’na uymakla sorumlu tutmuştur. O yalnızca kendi döneminin değil, günümüzün ve tüm zamanların insanlarına aklıyla, yüksek karakteri ve güzel ahlakıyla büyük bir örnektir. Daha sonra Peygamber Efendimiz’in de “Ashabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız selamete kavuşursunuz” mealindeki hadis-i şeriflerinde dediği gibi, sahabelerin ve islam alimlerinin her biri bize en güzel örnektir. Nitekim yine hadis-i şerifte “Alimler peygamberlerin varisidir” buyurulmaktadır.
Asrımızın alimi Bediüzzaman Said Nursi de gençlere olan özel ilgi ve şefkatiyle dikkat çeker. Bu zamanımıza hitap eden modern tefsiriyle daha çok tahsil gören gençlerin ilim ve fenden gelen soru ve şüphelerini izale etmiş, asrımızın gençliğinin yaşadığı tehlike ve sıkıntılara karşı gençlere bir rehber armağan etmiştir. Her gencin ihtiyacı olan “Gençlik Rehberi” bugün imanını kurtarmak ve iman hizmetinin bir kahramanı olmak isteyen şuurlu gençler arasında elden ele dolaşmaktadır. Bu vatan gençlerini zehirlemeye çalıştıkları bir zamanda Gençlik Rehberi bir panzehir olarak imdada yetişmiş, bu gün de aynı tazeliği ile gençlik his ve hevesatından gelen bütün sorunlarımıza çare ve şifa olmaktadır.
Daima manevi bir pencere ile gelecekteki gençlere de hitap eden Bediüzzaman Said Nursi bugün ellerimizin altında olan rehber ile bizim ile konuşuyor ve bize danışmanlık yapıyor.
Başta Peygamber Efendimiz Aleyhisselatüvesselam olmak üzere, sahabeler, evliyalar, şehitler, alimler gibi arkamızda o kadar yüksek bir manevi güç var ki, biz manevi değerlerimize sahip çıktığımız sürece bize hiçbir menhus plan zarar veremez inşallah.
Dipnot:
1. Peygamberimiz ve Gençlik-Dr. H.İbrahim Kutlay
2. Kalem suresi 4
Benzer konuda makaleler:
- Önce gönüller fethedildi, sonra Mekke!
- İrhasat
- “Yaratan Rabbının adıyla oku!”
- Abdullah bin Cahş (?-624)
- Afla gelen bir fetih: Mekke’nin Fethi
- Risale-i Nur velâyet-i kübra yolunu açıyor
- Fütüvvet ruhu ve biz
- Abdurrahman bin Zeyd (626?-690)
- Abdullah ibn-i Cafer
- Gençlik ve ahlâk
Mehtap hanım yazılarınızı bu platformda görmek çok güzel. Yazılarınızı gazetede olduğu gibi burada da takip edeceğiz inş.