Gençleri anlamak

Gençler; müthiş bir fikir, tecrübe, bilgi açlığı içindedir. Aç olan, midesini doyurmak için çareler arayacaktır. Bunu meşrû yoldan gerçekleştiremezse; gayr-i meşrû yola müracaat edecektir. İşte burada devreye girip onları yanlış yollara düşmekten kurtarmanın yollarını mutlaka bulmalıyız.

* Öncelikle gençleri anlamak ve problemlerine çare üretmek durumundayız. Şuûrlu bir empatiyle bunu başarabiliriz. Empati; bir insanın kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun düşüncelerini doğru olarak anlama, duygularını hissetme ve bu anlayışını ona sözlü ya da beden diliyle (lisan-ı hâl ile) anlatma sürecidir.

* Ergenlik çağındakiler, farklı arayışlara girer. Anlaşılmak ister. Hayatını anlamlandırmak ister. Eğer siz anlamazsanız, anlamlandırmazsanız, birileri onları anlayacak ve nasıl anlamlandıracağını söyleyecektir.

* Onlarla değerlerimizi, duygularımızı, sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, beklentilerimizi, sırlarımızı, hattâ yiyeceklerimizi paylaşmak zorundayız. Eğer biz paylaşmazsak, başkaları paylaşacaktır.

* Gençlere uygulayacağınız baskı, şiddet, sindirme, korkutma ters teper; size isyan olarak döner. O takdirde de onların bu isyan duygularını okşayanlara yaklaşacaklardır.

Aidiyet kimliğini yitirmiş veya kazanamamış; âileleri, çevreleri, toplumları, kültürleri, değerleri, dinlerinden kopmuş gençler yanlış yollara meyyaldir. Özellikle, 12-20 yaşları arasında ve bilhassa başıboş kalan, kültür değerlerine yabancılaşan gençleri birileri dolduracaktır. Çünkü, en enerjik, en heyecanlı, duygularının en çok bağımlı oldukları ve isyan duygularının zirvede olduğu dönemlerindeler.

İfsat şebekeleri; kitleleri ve özellikle gençleri, “Gücü engellediği için bütün aldanma ve yalanları reddet. Sana kendini sakınmayı değil, istediğini yapma özgürlüğünü; sana ruhsal boş umutlar, hayaller yerine hayatî varoluşu; iki yüzlü bir şekilde kendini aldatmak yerine, saf aklı sunarız” gibi cazip felsefi sözlerle etkilemeye çalışırlar.

* Hastalığın tedâvisinin yarısı doğru teşhistir. Hepimizi ve gençleri de inançları ve düşünceleri yönetir, yöneltir. Düşüncelerini anlamalı, teşhis etmeli; kafalarındaki yanlış fikirlerin yerine doğrusunu yerleştirmenin yolunu bulmalıyız.

Unutmayın, insan beyni, hafızası boş bir testidir, bir hardisktir. Siz meşrû şeyler doldurmazsanız; başkası boş ve zararlı unsurlarla dolduracaktır. Meselâ, eğer gençler; müzikten zevk alıyorlarsa, bilhassa sert müzikten hoşlanıyorlarsa; bu ihtiyaçlarını meşrû müzikle karşılamalısınız. Çünkü, insan hakikate muhtaç olduğu gibi, bazı keyifli hevesata/eğlenceye de ihtiyacı var. Fakat bu keyifli hevesat, beşte birisi olmalı…1

* Gençler, özel semboller/simgeler kullanıyorlarsa; siz de kültür değerlerimizin sembolleriyle haşir neşir olmalarını sağlamalısınız.

* Saldırgan eğilimleri varsa; bu negatif duygularını; başta nefislerine, kâfirlere, zalimlere, haksızlara, diktatörlere, canavarlara karşı yöneltmelerini sağlamalısınız.

* Muhakkak bir arkadaş çevresi edineceklerdir. Ahlâk dışı çevrelerle arkadaşlık kurmalarını değil; meşrû eğlenceyi esas alan, araştırma ve ilmî çalışmalar yapan gruplara katmalı veya öyle gruplar teşkil etmelisiniz.

* Geçler üretmek, öğrenmek, kabiliyetlerini geliştirmek gibi inanılmaz bir enerji ile yüklüdürler. Bu enerjilerini mecraına akıtmalısınız. Doğruya, iyiye, güzele, meşru olana yönlendirmezseniz; zıtlarına yöneleceklerdir.

Dipnot:

1- Emirdağ Lâhikası, s. 307.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*