“Gerçek bayram” müjdesi

Zâlim güçlerin hâkimiyet ve hırs uğruna bütün dünyayı, topyekûn insanlığı, hususan İslâm âlemini ateşe verdiği dehşetli devirde, Bediüzzaman, “Rahmet-i İlâhiyeden ümidinizi kesmeyiniz” âyetiyle başlayan Hutbe-i Şâmiye’nin başında Kur’ânî müjdeleri verir.

Peygamberî mesajlar ışığında, “milyonlarla mâsumların kanlarıyla yoğrulmuş” zulmün âbâd olmayacağını; mazlumlar ve mâsumlar hakkında rahmet olduğunu mânâsını tefsir eder.

“Leyle-i Kadir’de kalbe gelen pek uzun ve geniş bir hakîkate pek kısaca işâret”te ise, “Nev-i beşer, [insanlık] bu son Harb-i Umumînin eşedd-i zulüm [çok şiddetli zulüm] ve istibdâdıyla ve merhametsiz tahribâtıyla ve bir düşman yüzünden yüzer mâsumu perişan etmesiyle ve mağlupların dehşetli me’yusiyetleriyle [ümitsizlikleriyle] ve gâliplerin dehşetli telâş ve hâkimiyetlerini muhâfaza ve büyük tahribatlarını tâmir edememelerinden gelen dehşetli vicdan azaplarıyla…”  duçar olduğu maddî ve mânevî peşin azâba dikkat çeker. (Sünûhat, 110)

“Sefâhette ve dalâlette bozulmuş ve İsevî dininden uzaklaşmış, Deccal gibi bir tek gözü taşıyan, kör dehâsı ile rûh-u beşere cehennemî bir hâleti hediye eden” inkârcı ve maddeci Batı’nın dinsiz felsefesi güdümündeki “ikinci Avrupa”nın, büyümüşlük ve gelişmişlik nîmetine şükretmeyip “Karun gibi şirke düşen” akıbetini haber verir. Bugün “ikinci Avrupa” işlevini üstlenmiş İsrail’in kurucusu ve hâmisi Yahudi ifsad şebekleri güdümündeki cebbar İngiliz ve Amerika başta olmak üzere, küresel zâlim güçlerin Osmanlıya ve İslâm âlemine ettikleri “ihânetin cezâsı”nı çekeceklerini bildirir. (Kastamonu Lâhikası, 17)

İSLÂMIN MÂNÂ VE MESAJIYLA…

Tablo şu ki, insanlığı hasîs ve pis menfaatleri için ateşe veren uluslararası ifsad şebekeleri emrindeki küresel güçler, dünya siyasî arenasında çıkarlarına aykırı herkesi “terörist” olarak damgalayıp saldırdılar. “Bin çoluk, çocuk, hasta, ihtiyar bulunan bir yerde, bir iki düşman [muhalifi-direnişçi] asker bulunması bahanesiyle bombalarla mahvettiler.” Hiçbir adâlete, hukuka ve insanî kurala uymayan canavarca tahriplerle milyonlarca mâsumun kanını heder etme pahasına hegemonyalarını sürdürdüler. (Kastamon Lâhikası, 160-2)

İfsad komitelerinin telkin ettiği politikalarla, “kim güçlü ise o haklıdır” zulümlü zihniyetle yine kendi eserleri olan ve teröre kodladıkları “birkaç yanlışçı” yüzünden İslâm itham edildi.

Dahası “Müslümanların özgürleştirilmesi” uydurmasıyla zâlimlerin projelerine ve hesâplarına göre “terbiye” edip “ehlileştirme”ye kalkıştı. Bediüzzaman’ın tespitiyle, “beşer siyasetinin bu zâlimâne düsturu”yla, dehşetli cinâyetler işlendi, işleniyor.

“Fazilet ve hüda [hidâyet)] üstüne tesis edilmeyen, heves, hevâ, rekabet, menfaat ve tahakküm üzerine bina edilen ve insanlığı helâk eden, mânen çöküşe ve çürüyüşe iten bu felâkete karşı, -başında çabuk maddî ve mânevî bir kıyamet kopmazsa- insanlığın İslâmın mânâ ve medeniyetinin yeryüzünü temizleyeceğini ve dünya barışını temin etmeye vesile olacağını belirtir…

ZULÜM SÜPRÜNTÜLERİNİN TEMİZLENDİĞİ…

Bunun içindir ki, Osmanlının parça parça edildiği, İslâm dünyasının ecnebi sömürgesi haline getirildiği en kara ve karanlık devirde Bediüzzaman, “âlem-i İslâmın büyük bayramı”nı müjdeler. “Büyük bir mânevî buhran geçiren” ve hakikati arayan insanlığın Kur’ân’ın selâm ikliminde hakikî bayramlara ulaşacağını haber verir.
Bunun içindir ki, Rus polisinin “İslâm’ın parça parça olmuş” istihzasına karşı, “Tahsile gitmişler” diye mukabele eder.

Yine bunun içindir ki, Şam Emeviye Camiinde, “Ey İslâm cemaati, müjde veriyorum ki: Şimdiki âlem-i İslâmın saadet-i dünyeviyesi, bâhusus Osmanlıların saadeti ve bilhassa İslâmın terakkisi onların intibahıyla olan Arabın saadetinin fecr-i sâdıkının [gerçek şafağının] emâreleri inkişafa başlıyor. Ve saadet güneşinin de çıkması yakınlaşmış. Ye’sin [ümitsizliğin] burnunun rağmına olarak ben dünyaya işittirecek derecede kanaat-i kat’iyemle derim: İstikbâl, yalnız ve yalnız İslâmiyetin olacak. Ve hâkim, hakaik-i Kur’âniye ve imaniye olacak” hakikatini haber verir.

İnsanlığın aklını başına almasıyla İslâm âleminin bu gerçek bayrama kavuşacağını bildirir. Ortalığın zulüm ve çirkinliklerin, işgal kirlerinin zulüm süprüntülerinin süpürüldüğü, maddî ve mânevî nezâfetle Müslümanlar üzerindeki kara bulutların temizlendiği, insanlığın inkârcı ve maddeci tortulardan pâklandığı gerçek bayramı müjdeler…

“YE’SİN RAĞMINA…”

Hakikat şu ki, camileri topa tutup ateşe veren zâlimlerin zulümlerinin engellendiği, “canavar hayvan” hükmüne geçen, gözünü kırpmadan çocukları, mâsum insanları katleden katillerin bertaraf edildiğinde gerçek tertemiz mânevî baharlara ve bayramlara zemin hazırlanacaktır.

Yeryüzünün zulüm ve zulmetlerden arındığı, “ahlâkta ve hayatta zulmetli [karanlıklı, inkârcı] bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizliğin fesada ve ifsadı”nın mânevî tâmiratla ıslâh edildiği bayramlar gerçek bayram olacaktır.  İslâm âlemine, mâsum ve mazlumların hakkına göz diken, her türlü mukaddesi ve insanlığı pis çıkarlarına kurban eden sinsî zâlimlerin zulümlerinin yeryüzünden silinmesiyle,  zemin yüzü pisliklerden temizlenecek, insanlık gerçek bayramlara kavuşacaktır.

O zaman, “Her kıştan sonra bir bahar ve her geceden sonra bir nehâr [gündüz] olduğu gibi nev’i beşerin [insanlığın] dahi bir sabahı, bir baharı olacak inşaâllah!” duâsının mânâsı tahakkuk edecektir. (Hutbe-i Şâmiye, 43)

İlâhî rahmette lâyık maddî ve mânevî dirilişle, insanlığı madden ve mânen boğan, bunaltan ve bulandıran, inançsızlığın, ahlâksızlığın, kanlı zulüm müzehrâfatının istihâlesiyle gerçek bayram gelecektir.

İşte o zaman, ilimlerin ikazıyla insanlık artık uyanan insanlık, hakikati derk edecek; Bediüzzaman’ın “ye’sin [ümitsizliğin] rağmına olarak bütün dünyaya işittirecek derecede kat’î kanaatle müjdelediği, ‘İstikbâlin kıt’alarında hakîkî ve mânevî hâkim olacak ve beşeri dünyevî ve uhrevî saadete sevk edecek yalnız İslâmiyettir” ve “İstikbâl, yalnız ve yalnız İslâmiyetin olacak. Ve hâkim, hakaik-i Kur’âniye ve imaniye olacaktır.”

Not:
Bayramınızı tebrik eder, İslâm âleminin ve insanlığın maddî ve mânevî gerçek bayramlarına öncü olmasını dilerim.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*