Gilbert’in tarihî mektubu

Gazze’de Şifa Hastanesi’nde gönüllü olarak çalışan Norveç’li Profesörün yazdığı mektup tarihe bir dipnot düştü.

Kuzey Avrupa’dan gelen ve gönüllü olarak sürekli bombardıman tehlikesi altında bulunan hastanede görev yapan eli öpülesi profesör, minicik kopan bedenleri onarmaya çalışırken, şehit düşen bebekleri öperek uğurluyor.

Prof. Dr. Mads Gilbert’in yazdığı mektubun muhatabının Obama olması başka bir yönüyle ilginç bir özelliğe sahip.

O Obama ki, sadece ABD Başkanı değil. Aynı zamanda köken itibariyle ataları kölelikten gelen bir siyahî…

Bir zamanlar Obama’nın ataları da eziliyor, horlanıyor, kırbaçlanıyor ve öldürülüyordu.

1729 ve 1800’lü yılları arasında 8 yıl boyunca 450 siyah kölenin inşa ettiği Beyaz Saray’ın en mutena tepesinde oturuyor şimdi. Dünya politikasına Oval Ofis’te yön veriyor.

Ama bu gün bile dünya hâlâ ırkçılık meselesini halledemedi ve dinler arası vandalizm bütün şiddetiyle ortalığı kasıp kavururken…

Obama, Filistin meselesinde adeta atalarının yaşadıklarını inkâr edercesine terörist İsrail devletine destek vermekten çekinmiyor. Üstelik bunu altını çizerek söylüyor.

Derisinin rengi, ona ezilmiş, horlanmış ve katledilmiş halkları hatırlatmıyor artık… Belki, Filistin’de kıyıma uğrayan mazlûm çocukların çektiklerini içselleştirmeliydi.
Ama hayır, Obama’nın kulakları bu çığlıkları duymuyor. Derisinin rengini atalarından devralmasına rağmen artık onun için bir anlam ifade etmiyor. Vicdanı İsrail’in kontrolünde…. İki-üç İsrail askeri için başsağlığı dilerken, kana bulanmış minicik bedenleri göremeyecek kadar kör…

Başkanlık koltuğunda oturuyor olması aslında hiçbir şeyi değiştirmemiş. Obama genlerinden gelen “kölelik” duygusuyla “neocon”lara gönüllü hizmet etmekten çekinmiyor.
*
Bir diğer profile de bakalım; Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon.

Moon köken itibariyle Güney Koreli… Ufak sefil bir köyde gözlerini dünyaya açarken, ülkesi Japon egemenliği altındaydı. Çocukluğu sıkıntılar içinde geçti…

Ortaokulda İngilizce’deki başarısından dolayı sınıfı tarafından zamanın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne mektup atması istenmiş, mektup yerine ulaştı mı bilinmez, ama Kızılhaç tarafından düzenlenen bir kompozisyon yarışmasında birinci olmuş. Ödül olarak ailesiyle San Francisco’da tatil yapma imkânı kazanmış. John F. Kenedy ile burada tanışmış. Bir gazetecinin “büyüyünce ne olmak istersin” sorusuna “Ben diplomat olmak istiyorum” diyerek cevaplandırmış.

Güney ve Kuzey Kore savaşını bizzat yaşayan Ban Ki Moon’un yokluk içinden gelip Birleşmiş Milletler koltuğuna oturuyor olması, terörist İsrail devletinin işlediği kanlı infaz görüntülerinden sonra derhal harekete geçmesi beklenirdi.

Ama hayır! İsrail’in güvenliğinin “önemini” vurguluyor, sözde “Hamas’ın saldırılarına” dur denmesini istiyor. Çeşitli teviller getirerek, resmen kıvırıyor.
*
Görünen o ki, gerek Obama ve gerekse Ban Ki Moon, birileri tarafından o koltuklara getirilmiş dev projelerin ürünü.

Her ikisi, “imajmaker”ler tarafından; geçmişinde yoksulluk hikâyeleri barındıran ve gelecekte başarılarından dolayı yüksek yerlere getirilmiş rol-model tasarımlarından ibaret.

“Birileri” tarafından getirildiği için hiçbir zaman “inisiyatif”lerini kullanma hakkına haiz değil. Tam tersi, görevlerinin sonuna kadar kendilerini o noktalara getiren “efendi”lerinin hizmetinde kalarak ömür boyu minnet altında yaşayacaklar.

Bu bakımdan Prof. Dr. Mads Gilbert’in sergilediği kahramanlıklar ise tarih boyunca hep minnetle yadedilecek!..
*
Not: Dost uğurlamak ne kadar zor… Ne kadar acı… İçimizden birisi oluvermişti Ramazan… Alışmıştık… Rahmete vesile idi… Mağfiretin ta kendisi… Şefkatin timsali idi… Allah’ın nazarını üzerimize çekti sayısız defa… Bu vesileyle okurlarımızın Ramazan Bayramınızı tebrik eder, İslâm âleminde hayırlara vesile olmasını dileriz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*