Global Ahlâksızlık

Sizi de globalleşmenin ya karşısına veya yanına zorluyorlar mı? Çevrenizde gelişen hadiseler, küresel olayların dünyanıza yansımaları; sizi bu istikàmetteki tercihlere götürebilir.

Global düşünce; himmetini bütüne hasretme, umumun fayda – zararını kendisiyle özdeşleştirme olduğu halde, şerrin küresel tarruz ve işgali karşısında globalleşmeyi reddeden o kadar insan var ki…

Geçmiş çağlarda iyinin de, kötünün de coğrafî olarak sınırlı kalması, cemaat yerine ferdin öne çıkması birazcıkta şartlara bağlıdır. Bu çerçevede tarihe baktığımızda günümüzün umumî ahlâksızlık cereyanları yerine, mahallî hareketler ve bu hareketleri organize eden belli şahıslar göze çarpıyor. Semavî kitapların haber verdiği felâketler ve Kur´ân´da detaylıca anlatılan kavimlerin cezalandırlması bu çerçevede değerlendirilebilir. Mazinin derelerinde hâlâ sözü edilen mezdekîlik, haşşaşin, sebataycılık, güney Avrupa ve Orta Doğu´daki Lûtilik gibi meşhur hadiseler her ne kadar cereyan tarzında görünseler de; failleri de, coğrafyaları da mahduddu. Geçen asrın ve asrımızda öne çıkan cinsel devrimler, serbest beden kültürleri, eş cinsellikler ve hazzcılık geçmiş zamanların ahlaksızlıklarıyla ne coğrafî alan itabiriyle ve ne de insanlığın beyin ve vicdanını kemiren dehşetli hastalıklarıyla mukayese edilmeyecek düzeydedir.

Bediüzzaman Hazretleri, medeniyetin kötülükleri iyiliklerine galip gelmekle insanlığın; fakir, sefil, tembel ve bulaşıcı hastalıklara maruz kaldığını bir çok mektubunda vurguluyor. Daha doğrusu medeniyet ve teknolojinin kötülerce ele geçirilmesiyle insanlığın global ahlâksızlığa maruz kaldığını ve bu ahlâksızlığın dünyamızı tıknefes ettiğini de söyleyebiliriz.

Global ahlâksızlık; ahlâksızlığın organizeli biçimde sistemleştirilmesi olarak da anlaşılabilinir. Dünya servetinin gayr-ı ahlâkî yollarla belli sınıf ve şahısların eline geçmesi ve bu servetle idare edilen “global Medya” ve bu medyanın gözü – kulağı durumundaki mahallî icraacıları, “global ahlâksızlığı” dünyamızı ve insanlığı tehditeden başunsurlar konumuna yükseltmiştir. Global ahlaksızlığın organizesinde sarfedilen yüzmilyarlar doların nerelerden elde edilip, hangi metodlarla toplumun en ücra ferdine ve cemiyetin çekirdeğine akıtıldığı da en önemli hususlardan birisidir ki, müslümanlar bu hususları öğrenmekden değil, henüz düşünmeden bile uzak diyarlarda dolaşıyorlar, kanaatindeyiz.

Ekspress gazetesi, Avrupa kamuoyu para sihirbazlarına ateş püskürdüğünü yazıyordu… Varili yirmi dolar olan petrol altmış doların üzerine çıkmıştı… Varil başına aradaki kırk dolar kimin cebine giriyordu… “Para sihirbazları” kelimesiyle gerçi adresi de veriyorlardı. Bu sihirbazların global düzeydeki “yerel bankaları” da insanımızın cebine ellerini koyarak önce o­nları sefih ve sonra da fakir ve perişan ediyorlardı… Türkiye´nin kamu oyu olarak maruz kaldığı “cehalet gayya”sı da global ahlaksızlığın bir neticesiydi. Kemalistlerin yardımıyla ele geçirilen medya ile cehaletimizin ayarı yapılırken, insanımızın eline tutuşturulmuş “cazibedar hevesatı teşvik eden müfsid aletlerle” de milletin uykusu derinleştirildi.

Hem global ahlaksızlıkta, hem de mahallî ve ferdî ahlaksızlıkta kadının rolü inkâr edilemiyor. Peygamberimiz kadının bu sahadaki istismarına karşı ümmetini ve tüm insanlığı şiddetle uyarmış. Akşam ve sabah namazlarındaki tesbihatın manâsına dikkat ettiğimizde de aynı vurguyu görüyoruz. Fakat global ahlaksızlıkta kadın genel olarak tüm değerlerinden adeta izole ediliyor. İstismarda o kadar ileri gidilmiş ki; reklamda kullanıldığı malın madununa düşürülmüş. Cep telefonundan arabaya kadar kadın reklamın istismar aracı…Zavallı kadın… Para sihirbazlarının, kalpazanların, kavvadların ve modern tüccarların elindeki kadını düşündükçe, kadının insanlık çerçevesinin dışındaki vahşi kullanımının dehşetini yaşıyoruz. Renkli büyük gazetelerin adi bahanelerle kadını bir zevk aracı olarak sunmalarının iğrençliği sahifelerinde zaten görünüyor. İnsanın ellerini ve gözlerini kirleten bu gazetelerde çalışan hamiyetli insanları bu iğrençliğe karşı teşvik etmek gerekiyor. Türkiye´miz sözkonusu neşriyatta maalesef Amerika´yı da sollamış. “Plaj voleybolu” adı altında türk kızlarını Amerika´da teşhir edenler, amerikalılarca haşlanınca cevabları manidar olmuş: “Biz Atatürk´ün çocuklarıyız…” Sefahet ve rezalette Avrupa´nın önüne geçmiş bir Türkiye´de elbetteki iktidarların da hissesi olacaktır.

Bu arada teşkilatlanmış ahlaksızların kadını global olarak temel insanî değerleri çökertmedeki kullanımlarına da dikkatinizi çekmek istiyoruz. Ekonomik bağımsızlık safsatasıyla evinden ve ailesinden koparılan kadının düşürüldüğü çukurların dehşetini seyretmek istiyenler, göz uçlarıyla Türkiye ve dünya medyasına bakabilirler. Parçalanmış aile, nesilsizlik, iş gücü kaybı, israf ve kriminelliği netice veren “ekonomik bağımsıklık ve hürriyet safsatasının” yanlızca bir oyun olduğunu insanlık gecikmeli de olsa öğreniyor. Fakat bildiğiniz gibi; Basra harap olduktan sonra… Global ahlaksızlığa “semavî din düşmanlarının” dünya çapındaki organizeli cemaatî çalışması olarak da bakabiliríz. Hayatımıza ve hatta gözümüzün içine sokulan ahlaksızlığa adi bir hadise olarak bakıp, ferd ve cemaat olarak cevap vermeyen müslümanların tutundukları zeminin kaydığını düşünüyoruz. Aile reislerinin bireylerini teker – teker bu dehşetli sele kaptıracaklarından korkuyoruz. Zira bu şartlarda Allah´ın yardım ve himayesinin üzerimizden teğet geçeceğinden endişeleniyoruz. Kur´ân´ın bu hususdaki; ilmî, mantıkî, örfî ve insanî derslerini bizden bekleyen batı toplumuna da zulmettiğimizi kabul etmemiz gerekiyor. Global ahlâksızlık denildiğinde New York´dan Selaniğe, Paris´ten İstanbul´a ve hatta tüm Orta Doğu´ya uzanan coğrafyalardaki musibetzede insalığı toptan düşünmemiz gerekiyor. Çözümün Kur´ân´da olduğunu kabul edenler pratiğe geçmedikçe Wolfowitz, Soroz ve Sarkozy gibilerin dünya köyünü hâlâ bekçisiz zannedecekler. Halbuki Avrupa efkâr-ı âmmesi nazarını Şark´a çevirmiş ve kaybolan nesilleri için yardım bekliyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*