Gözümüzün vazifesi

Gözümüz ruhun dünyaya açılan bir penceresi. Ruh göz vesilesiyle lezzetlere kabil, veya göz sebebiyle elemlere giriftar. Peki bunu nasıl anlayabiliriz ?

Risale-i Nur, Lem’alar eserinde “Meselâ senin gözünde bir zerre, gözün hücresinde ve gözde ve asab-ı vechiyede ve bedenin şerayin tabir edilen damarlarında birer nispeti ve o nisbete göre vazifesi ve o vazifeye göre birer faydası vardır.”

İşte buradan anlıyoruz ki, gözümüz damarlar yoluyla bütün vücutla irtibat içinde. Gözümüz her harama iliştiğinde sadece o uzvumuz değil, belki bütün vücudumuz ondan zarar görüyor. Vücudumuzla beraber gözümüz, ruhumuzun penceresi olduğundan, ruhun aldığı tahribatı da ayrıca bir düşünelim. Bununla beraber haram nazara iliştiğinde kuvve-i hafızamızda etkileniyor. İmam-ı Şafii Hazretleri’nin “Harama bakmak nisyan verir” sözünü söylemesi de yorumumuza destek veriyor. Zamanın marazı olan unutkanlık, hatta hafızların kalplerinden Kur’ân’ın çıkması da buna en büyük delil mahiyetinde.

Yine Lem’alarda “Hem senin mahiyetine öyle manevî cihazat ve lâtifeler vermiş ki; bazıları dünyayı yutsa tok olmaz. Bazıları bir zerreyi kendinde yerleştiremiyor. Baş, bir batman taşı kaldırdığı halde; göz, bir saçı kaldıramadığı gibi; o lâtife, bir saç kadar bir sıkleti, yani gaflet ve dalâletten gelen küçük bir halete dayanamıyor. Hattâ bazan söner ve ölür. Madem öyledir; hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a, bir işarette, bir öpmekte batma! Dünyayı yutan büyük letaiflerini onda batırma.”

Lâtifelerimizin hakikaten harama tahammülü yok. O fıtratta halk olunmadıklarından yaratılışına ters hareket olan gaflet, dalâlet ve haramla zarara uğrayabiliyorlar. Zararla kalmayıp, sönüp, belkide ölebiliyor. Bizler de dünyayı yutabilecek kabiliyette olan lâtifelerimizi bir haram nazarla batırmayalım inşallah.

Hatıralardan da işittiğimiz üzere Zübeyir Gündüzalp Ağabey talebelerin çarşıdan geçerken vitrinlere bakmalarına müsaade etmezmiş. Bu demek oluyor ki gözümüz fâniyata, harama ve menfi hallere baktıkça hasiyetini kaybedebiliyor. Ruh ve kalbde bundan azab çekiyor.

Aslında dünyaya yönelmemek en başta gözlerimizde.

İmanımızı daima diri tutmak ve hoş ve helâl manzaralarla göz hassemizi neşelendirmek duâsıyla.

Zeynep Kütük

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*