Gülen Çehreler ve Gül-i Muhammedi

Sonsuz cemal ve kemal idrak edicilerin ve şuur sahiplerinin yokluğunda gizlenmişken varlığı kuşatma istidadındaki sınırsız muhabbetin içinde yer aldığı ilk atom tohumu büyük bir patlama ile çatladı ve o muhabbet bin bir yapraklı bir gül goncası gibi asırlara yayılan serüven içinde açmaya başladı. Âlemleri kuşatan rahmet bir gülün güzelliğinde, bir böceğin süslerle bezenmiş elbisesinde, varlık âleminde güzellik ve estetik anlamında ne varsa hepsinde ve en önemlisi gül-i Muhammedi’de (a.s.m.) tecessüm etti.

Âlemdeki bütün güzellikler estetik kavramının oluşmasına hizmet eden her türlü incelikler aynı Şems-i Ezeli’nin rahmet tarzında yansımasından eşya gerisinde gizli bin bir isimden rahmet ve cemale ayineliğinden kaynaklandı.

İlk patlama belki de en önemli boyutu ile kabına sığmayan önündeki yokluk setlerini yıkarak taşan ve maddî âlem içinde çağlayan sonsuz bir rahmetin açığa çıkşının ta o zamanlardan günümüze kadar yankılanan sesiydi. O patlama içinde milyarlarca yıl sonrasının kafataslarını saran lâtif örtülerde binlerce kasla buluşup yüzlerde rahmetin yansımasına asırlarca öncesinden varlığın en ulvi gayesi olan rahmete ve sevgiye ayinelik için kasılacak ve gevşeyecek olan kaslarla buluşacak mineraller kalsiyumlar, sodyumlar ve potasyumlar gizliydi. Uzayın sonsuz gibi gözüken boşluğunda savrulup uçuşarak o ana, kasların kafa taslarının, ve onları şekillendirecek merkezi mekanizma olan beyinlerin buluşmak için sabırsızlıkla beklediği niyet ile buluşmak üzere milyarlarca yıl öncesinden ve kâinatın çok uzak mesafelerinden koşarak geldiler. Bütün bu işleyişlerin niyet ile buluşmasının ardından yüzlere yansıyan muhteşem bir manzara varlığı kuşatan sonsuz rahmetin çehrelerde tebessüm gülleri şeklinde açması ve maddî âlemi kuşatan sevginin cesedin işleyişi ile buluşması anlamında muhteşem bir manzara ortaya çıkacaktır. O manzara hem yansıdığı cesede hem de sonsuz rahmeti yansıttığı şuurlara tarif edilmez bir huzur kaynağı ve kâinatı kuşatan sevgi ile bütünleşmekten ve varlığın ahengi ile uyum içinde olmaktan dolayı ruhlarda büyük bir sükûn sebebi olacaktır.

Dünyamızı şenlendirmek ve sosyal ahenk ve refah için satın alabileceğimiz en ucuz şeylerden biri, yüzlerimizde sonsuz rahmetin tebessüm şeklinde yansıması olmalıdır. Hem tebessüm edenin hem de o tebessüme gözleri ile tanık olanın ruhlarına ılık bir meltem serinliği, ruhlarda lezzeti tarif edilmez bir huzur ve varlığın genel ritmini yakalamış olmanın verdiği bir dinginlik ortaya çıkacaktır. Bu, ilk patlamanın en önemli sebeplerinden olması muhteme mukaddes bir sevgiden güneşe, güllere ve âlemin en güzide gülü Hz. Muhammed’in (a.s.m.) yüzüne ve ruhuna yansıyan bir güzellik ve sevgi seliyle bütünleşmek anlamına gelecek ve karşı çehreleri de aynı bütünlüğe dâvet edecek tahrik edici bir dâvet olacaktır.

Yaşadığımız âlemi daha mutlu hâle getirmenin en etkili yollarından biri ve belki de en önemlisi varlığın genel ritmine uyum sağlamak ve olabildiğince mümkün olan her fırsatta tebessüm etmektir. Yüz kaslarının çoğunun tebessüm için kullanılmak üzere verildiğine dair fizyolojik veri de fıtratın bu tezimizi doğrulaması şeklinde algılanabilir. Yine her tebessümde mutluluğun bedendeki maddî boyutunu ifade eden seretoninde artışa yol açması aynı teze fıtratın vurduğu başka bir damga olarak kabul edilebilir. Asık suratlar, somurtganlıklar abus çehreler fıtratın aleyhine işleyen âlemin genel ritmi içindeki çatlak sesler.

Gül benzetmesi o zata (a.s.m.) çok yakışıyor. Çünkü gülde fıtri bir tebessüm var ve herkese sıcak gelen bir yön var. Onunla (a.s.m.) ilgili anlatılanlar pek çok. En çok vurgu yapılan yönlerinden biri de tebessüm eksik olmayan çehresi. Kendi iç dünyasına ve çevreye hep sıcaklık, muhabbet ve pozitif enerji yayıyor olması. Özellikle bu günlerde onu (a.s.m.) daha çok anıyorken yüzümüzde zorlama ile olsa da sırf ona benzemek için tebessüm etmeye çalışalım. Hiç değilse camiden çıkarken o mânevî atmosferde suratlarımız asık olmasın. Birbirimize gülerek her fırsatta selamlaşarak Hz. Muhammed’in (a.s.m.) eşyayı kuşatan nurunu açığa çıkaracağımızı unutmayalım.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*