İktidar cephesi tam bir güncelleme üstadı.
Sürekli kendilerini yeniliyorlar…
Hem de çok hızlı, hızlarına yetişilmiyor bile.
Sürekli kendilerini güncelliyorlar…
Fikren, zikren, amelden ve fiilen…
Hatta şeklen de…
El hareketlerine bir dikkat ediniz.
İlk önceleri Erbakan Hocanın el işareti vardı gündemde.
O zaman milli görüş gömleği giyiliyordu.
Bu nedenle,
Başparmaklar yukarıda okey işareti ile mesaj veriliyordu.
Sonra Ortadoğu kahramanlığı niyetleri ile…
O meşhur Rabia işareti geldi.
Ardından baktılar ki bu da işe yaramaz oldu.
Hemen yeni bir güncelleme sürümü devreye girdi.
“Milli görüş gömleği” çıkartılıp “kurt gömleği” giyildi.
Rabianın iki parmağı yere indirildi.
Bu sefer de “dik kulaklı kurt işareti” meydanları şenlendirdi.
İşte son güncelleme bu.
Bu işte de başarılı olunmaz ise bundan sonra nasıl bir el kol hareketi olur bilinmez.
Ama bilinen bir şey var ki, iktidar bu konuda çok hızlı.
Öyle ki,
Bu sefer de “İslam’ı güncelleyelim” deniliverdi.
8 Mart kadınlar gününde, birçok kadının huzurunda…
Bazıları zannetti ki:
Bu sözler öyle söyleniverdi, demek istenen reform filan değildi, güncelleme diyerek fıkıh ve amelî konuları kastedildi..
Bu düşüncede haklılık payı olabilir.
Çünkü,
bizzat söylenen tarafından tevil edildi bu sözler.
Hem de çok geçmeden, ertesi gün.
Ancak olayın bir de görünenden öte hedefleri var.
Gördüğümüz kadarıyla,
İktidar cephesi bazı dindar çevreler ile arasına mesafe koymaya çalışıyor.
Kemalizm’e sahip çıkma olayını bir hatırlayın.
O zaman laik kesime mesaj vermeye çalışılıyordu.
Şimdi de aynısını yapılmak isteniyor gibi.
Çünkü,
15 Temmuz sonrası “cemaat ve dindarlık” kavramları çok yıprandı.
Bu kavramların siyasi bir getirisi yok artık.
Bu nedenle, İktidar da bazı cemaat çevreleri ile arayı açmak istiyor.
Bakın Sayın Erdoğan bazı hocaları tenkit ederek bu konuda ne diyor:
“Yani bunlar ya bu asırda yaşamıyorlar, çok farklı bir dünyada zamanda yaşıyorlar. Çünkü İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. Siz İslam’ı 14-15 asır öncesi hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız. Böyle bir şey yok.”
Ardından hemen o tahrik dolu ifadeye geçiyor:
“Şimdi bir çok hoca efendi beni tefe koyacak.”
İşte hedefi yine kendi tayin ediyor.
Yani,
“Beni tefe koyun, bana hücum edin, bana ağır laflar edin ki ben de sizinle aramı açayım, bunu topluma ilan edeyim” demek istiyor.
Yeni bir mücadele ve çatışma alanı açıyor.
Önümüzdeki seçimlerde kullanmak üzere.
Bazı çevreler ise hemen balıklama daldılar işe.
Necip Fazıl’dan örnekler vererek yüksek perdeden ikaz ettiler.
Hatta,
Tefe koymaktan öte ağır laflar söylediler.
Bu kesimler Akit ve Milli Görüş gibi zaten aranın açılmak istendiği kesimlerdi.
Bu noktada maksat hasıl oldu gibi.
Ancak bir de Avrupa’daki mühim bir cepheden bir itiraz geldi.
Güncelleme meselesine bir makale ile ciddi bir cevap verildi.
Bu makale tamamen ilmi bir cevap mahiyetinde idi.
Velakin,
İktidarın derdi ilim falan değil.
Onların derdi filim…
Önümüzdeki iki seçimin sonunda mutlu sona ulaşmak istiyorlar.
Yani,
2019 seçim filminin o bitiş sahnesinde “SON” yerine, “İşte başkan” yazısını görmek istiyor iktidar.
Evet…
2019 veya daha erken bir seçimde ne olur?
Bu filmin bitiş sahnesinde “SON” mu yazar?
Yoksa “İşte ilk başkan” mı yazar?
Bu soruların cevaplarını bekleyip göreceğiz.
Benzer konuda makaleler:
- Yeni Bir Muhalefet Hareketi mi?
- Çarpık Düzen ve Millet
- Fal ve tefe’ül (iyiye, hayra yormak)
- Akşener, DP ve ittifaklar
- Erdoğan seçimle gitmez mi?
- Son Sefer
- Muhalefetin “ince” taktikleri
- Anketler mi, gerçekler mi?
- İslam güncellenir mi?
- Avrupa’dan gelen dip dalga
Hakkın hatırı âlîdir; hiçbir hatıra feda edilmez!
İlk yorum yapan olun