Güneydoğu’da Nurlu hizmetler ve yoğun Bediüzzaman mesaisi

Image
Üç günlük muhteşem bir Şam gezisinden sonra güzel Anadolu’nun Güneydoğu bölgesinde Nur sevdalılarının arasında sıcak ve samimî yüzlerin, içten ve hasbî insanların arasındayım.
Sebeb-i ziyaretimiz ise peygamberler diyarı Şanlıurfa’daki dostların dâvetidir.

Ekim ve Kasım 2010 aylarında, değerli ilim ve dâvâ adamı muhterem Prof. Dr. Süleyman Kurter Ağabeyle yaptığımız ve yirmi ili kapsayan “Yurt dışı ve özellikle de Amerika’daki Risâle-i Nur Hizmetleri” seri konferanslarında, o zaman Şanlıurfalı dostlarımızın dâvetlerine icabet edememiştik. Daha sonraki bir zaman diliminde müsait olmamız hâlinde bunu telâfi edebileceğimize söz vermiştik. Sağ olsunlar onlar dâvetlerini yaptılar. Biz de bu dâveti, buradaki vefalı Nur hadimlerinin bu nezâketine cevap vermek üzere bir ay önceden sözleşerek kabul etmiştik. Tarihini de birlikte 25 Mart olarak tesbit etmiştik.

Şam seyahati dönüşü, dört gün için Antalya’ya tekrar gidip gelmektense birkaç yıldır gelemediğimiz bu bölgeyi fırsattan istifade bir gezip görelim dedik. Şam kafilesinde ve bu kudsî, manevî cihadda beraber olduğumuz vefakâr, cefakâr dostlarımızla birlikte kısa zamanda bir program yaptık.
İlk durak yerimiz Gaziantep’ti. Pazartesi günü bu güzel ilimizde ders olmadığını öğrenince hemen Adıyaman’daki dostlarla irtibat kurarak rotamızı o ilimize çevirdik. Şam gezisinde aynı kafilede olduğumuz muhterem insan, İzmir 19. Dönem Milletvekili Mehmet Özkan ve eşi ve yine Yeni Asya yazarlarından Osman Zengin Beyle birlikte dört kişi olarak Adıyaman’a yola çıktık. İki buçuk saatlik yolda, minibüs içerisinde yolcularla yaptığımız sohbet ve diyaloğu değerli dostum muhterem Osman Zengin’e bırakıyorum. İnşâallah o güzel anıları sizinle paylaşır. Hakikaten unutulmaz bir yolculuk oldu.
Adıyaman’daki ağabey ve özellikle genç kardeşlerimizin samimiyetlerini, gayretlerini, azim, aşk ve şevklerini tebrik ediyoruz. Hususan altı sene önce inşaat halindeyken gördüğüm ve şu anda Kur’ân dâvâsına ve bu toprakların insanına hizmet eden harika hizmet merkezilerini tebrik ediyorum. Allah emeği geçen, katkıda bulunan herkesten razı olsun. Birkaç yıl öncesine kadar hasretini çektiğimiz bu tür hizmet mekânlarını “şahs-ı manevînin” meşveretleri, duâları, himmet ve gayretleriyle birçok ilimizde Allah bize nasip etti. Gün geçtikçe de bu tür merkezlerin sayısı ve kalitesi artarak devam ediyor. Biz samimiyet ve istikametten sapmadığımız müddetçe de Cenâb-ı Hakk’ın ihsan etmeye devam edeceğine inanıyoruz.

Türkiye’nin manevî çehre ve yapısının yanında büyük ölçüde fizikî çehresinin de değiştiğinin güzel bir örneği Adıyaman ili olduğunu söylesem haksızlık etmemiş olurum sanırım. Yıllarını bu hizmete vermiş değerli eğitimci Hüseyin Özbey Ağabeyimizin oradaki cemaat adına bizi karşılamasından sonra, yine aşk, heyecan ve gayreti ile yıllardan beri tanıdığımız, dâvâsı uğruna fahrî temsilcilik yapan Nureddin Gürsoy Ağabeyin rehberliğinde yaptığımız mini şehir turunda, camiler başta olmak üzere çarşı ve bedestenleriyle asırlar öncesinin mânevî yapısını bu zamanın modernliğiyle bağdaştıran bir il olarak karşımıza çıktı Adıyaman.
O çok güzel ve mânâsı, havası hoş olan hizmet merkezimizin önemli bir bölümünü de bacılarımızın kullandığını belirtelim. Ders günü olmamasına rağmen o akşam dershanemize gelip bizimle beraber olan dostlarla yılların hasretini giderdik. Başlarında Yeni Asya Vakıf temsilcisi fedakâr kardeşimiz Bilâl olmak üzere cıvıl cıvıl gençlerin parıldayan gözleri, aktif halleri Risâle-i Nur’un Anadolu’da kökleştiğinin ve mânevî hâkimiyetinin en güzel delilleriydi!
Buradan güzel hatıralarla Şanlıurfa üzerinden Viranşehir’e geçtik. Çoktan beri gitmeyi arzu ettiğim mübarek mekânların bulunduğu bu güzel ilçemizdeki fevkalâde hizmetler beni cidden çok duygulandırdı. Bilhassa genç ve dinamik eğitimci kardeşlerimin enerji dolu hâlleri, Güneydoğu insanına yakışır terbiye ve nezaketleri, dâvâlarına ve birbirlerine karşı saygı dolu vakarlı tavırları Risâle-i Nurların bu topraklara ne kadar değerli kabiliyetleri yetiştirip hediye ettiğinin en güzel örneklerini teşkil ediyordu.
Sabır kahramanı Hz. Eyyub (as) ile, Hz. İlyas (as) Peygamberlerin kabirlerinin burada olduğunu daha önce duymuştum. Onları ziyaret edip Fatihalar okuduk. Bu türbelerin etrafı çok mükemmel düzenlenmiş ve ağaçlandırılmış. İmanlı idarecilerin bu ülkeye ne kadar hizmet edebileceğinin en güzel örneğini bir defa daha görmüş olduk. Çünkü bu güzel mekânlar, şu anda Tekirdağ milletvekili ve TBMM İçişleri Komisyon Başkanı olan, yakın dostumuz Ziyaeddin Akbulut Beyefendi tarafından Şanlıurfa Valiliği esnasında yaptırılmıştı. Hem Şanlıurfa’nın simgesi olan Balıklı Göl projesine hem de Viranşehir’deki Eyyûb Nebi Projesi çevre düzenlemesine büyük önem vererek buraları imar etmiş, ülke hizmetine kazandırmış olan Ziyaeddin Akbulut beyefendi olmak üzere bu projelerde katkısı bulunan herkesi tebrik ediyor, böyle güzel hizmetlerin devamını diliyoruz. Tertemiz yeşillenmiş bu kudsî mekânlar inanç kültürümüzün yüz akıdırlar.
Yalnız Viranşehirlilerin, bağlı bulundukları Şanlıurfa iline bir serzenişleri var. “Hz. Eyyûb’un (as) makamı Şanlıurfa’da, kabri ise burada, bizim ilçemizdedir. Urfalılar Hz. Eyyûb’un (as) makamına daha çok sahip çıkıyorlar. Hâlbuki asıl mezarına sahip çıkılmalıdır. Gölgede kalmamalıdır. Bunu halkın bilmesi lâzım” diyorlar. Biz de yetkililere ve ilgililere duyuruyoruz.

Viranşehir’de dikkat çeken bir başka hizmet tatbikatı ise “Bediüzzaman Haftası” münasebetiyle yapılan hazırlık faaliyetiydi. Hummâlı bir gayret ve çalışmaya şahit olduk. Megalight (Megalayt) denilen büyük ışıklı reklâm levhaları başta olmak üzere hemen hemen önemli her mağazanın vitrini “Bediüzzaman Haftası Posterleri” ile donatılmıştı. 23 Mart günü yüzlerce Yeni Asya’nın, başta eğitimci kardeşlerimiz olmak üzere buradaki bütün cemaat tarafından halka tanıtım amaçlı dağıtıldığına bizzat şahit olduk.
Viranşehir’deki akşam sohbetin ve muhabbetinde ise Risâle-i Nurların derin, ince, müdakkik iman meseleleri kaynağından okunarak gülden bir demet olarak paylaşıldı.
Ertesi günü güzergâhımız Mardin’di. Burada bizi hiç yalnız bırakmayan çok değerli idareci ve eğitimci üç arkadaşımızla birlikte öğle namazından sonra Mardin’e doğru yola çıktık ve bir saat içinde Mardin’e vâsıl olduk. Yılların hizmetkârı, Yönetim Kurulu Eski Üyemiz, çok değerli ağabeyimiz Derviş Nurdağ’ın güzel, hoş ve nezih evinde ağırlandık. İkramdan sonra mânevî sofranın ince meselelerini kaynağından birlikte müzakere ettik. Daha sonra Mardin temsilcimiz, değerli dostum Selim Parlakoğlu ve üniversiteden bir diğer değerli arkadaşımızla dünyada örneği az bulunan Mardin ilinin çok farklı ve orijinal tarihî yerlerini ziyaret ettik. Burada Peygamberimizin (asm) postacısı Hz. Abdullah Bin Enes El Cüheyni (ra) ve düğmecisi Hz. Zırrar’ın (ra) mezarlarının olduğunu öğrendik. Birini ziyaret edip, diğerinin uzaktan ruhuna Fatiha okuduk.

Akşam da yine Derviş Ağabeyin evinde muhabbet edip, hizmete nasıl katkıda bulunup nasıl istikamet, sabır, ihlâs ve sadakatle dâvâmıza hizmet edebileceğimizin derdiyle dertlendik. Onları da mâşâallah 23 Mart münasebetiyle; mümkün olan her şahsa gazetemizi ulaştırmanın gayret ve faaliyeti içerisinde gördük. Gayretlerini ve hizmetlerini tebrik ediyoruz.
Daha fazla dikkat, daha fazla irtibat, daha fazla ihlâs, daha fazla gayret etmemizin, meşveretimize ve dâvâmıza gönülden sahip çıkıp yanlışlara düşmeden, incinmeden, incitmeden hata ve kusurların düzeltilmesi yoluna gidilmesinin gerekliliğini paylaşıp tezekkür ettik.
Çeşitli sebeplerle bu bölgeye gelmeyi epey zamandan beri istediğim halde nasip olmamıştı. Şam gezisi ve Şanlıurfa dâveti buna vesile oldu. Sebep olanlardan Allah razı olsun. Çok büyük keyif aldım. Çok memnun oldum. Dâvâm, cemaatim, Üstadım ve Risâle-i Nur’la bir defa daha iftihar ettim.
Yeni mekânlar ve hizmetlerde buluşmak dilek ve temennisiyle….

 

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*